XXIII

642 36 18
                                    

~

Taehyung sersemlemiş, gözleri genişlemiş, dudaklarını aralayabilse bile adamın sözlerine ne söyleyeceğini bilemiyordu. Taehyung, bu soruyu ona sormadan hatta onunla en ufak bir 'para sıkıntısı' hakkında  konuşmada bulunmadan ailesinin Bay Chung'un teklifini bu kadar çabuk nasıl kabul edebildiklerine inanamadı. Kaşlarını çattı ve başını tekrar önüne doğru çevirdi, Bay Chung'un yüzündeki şeytani gülümsemeye daha fazla şahit olmak istemiyordu. Nefes alması daha da hızlanırken, birikmekten artık taşacak duruma gelen öfkesini dindirmek amacıyla dilini ısırıyordu. Koltuktan kalktı ve tekrar Bay Chung ile buluşturdu kararan gözlerini, artık adam da ciddi bir ifadeyle ona bakıyordu, sonra o da  Taehyung gibi ayağa kalktı ve şimdi ikisinin de gözleri aynı seviyeye gelmişti. "Her ne kadar ben de bu evlilik olayından nefret etsem de, kızımın üzülmesine izin veremem, Bay ve Bayan Kim'le de bir anlaşma yaptım, iyi bir anlaşma, bu yüzden o kadar kolay iptal edilmesine izin vermeyeceğim. Taehyung'ın elleri yumruk olu verdi, kollarındaki damarlar kendilerini yine belli etmeye başlamıştı bile.

Çok geçmeden iki adam da odanın girişinden gelen narin bir ses duydu. İkisi de aynı anda sesin geldiği yöne döndüklerinde gelen kişinin genç bir kadın olduğunu gördüler, gelen kişi HyeHwa'ydı. Bir çift koyu kahverengi göz, uzun dalgalı kahverengi saçlar, kullandığı rujdan dolayı dudakları kırmızımsı, porselen gibi beyaz bir tene sahipti. Uzun pembe bir elbise giyiyordu, etekleri dizlerine kadar uzanıyordu ve işte yine o babasına meraklı bir ifadeyle bakıyordu, her canlı onun masum ve kibar bir insan olduğunu düşünürdü, ama ah tabii keşke herkes,  Taehyung gibi HyeHwa'nın gerçekte nasıl biri olduğunu görseydi, ondan hemen uzaklaşırlardı. HyeHwa babasının ardında kimin durduğunu görmek için başını yana yatırınca gördüğü kişiyle dudaklarını bir gülümseme yerleştiri verdi. Bir anda içini kaplayan heyecanla içeri girdi, Taehyung'ın daha önceden buraya kendine başına uğradığına hiç şahit olmadığından bir anda onları ziyaret etmeye karar vereceği asla aklından geçmemişti.

"Ah Taehyung sen gelmişsin! Aww seni çok özledim! Bir gün buraya geleceğini hiç düşünmemiştim. "

Elini Taehyung'ın omzuna koymak üzereyken, Taehyung her zaman yaptığı gibi boş bir ifadeyle ona ters ters bakarak kendisinden uzaklaştırdı.

"Bana dokunmaya sakın kalkışma bundan ne kadar nefret ettiğimi biliyorsun."
 
Baba ve kızının etrafından dolanıp kapıya doğru yürüdü. Odadan ayrılmadan kapının eşiğinde durdu, Bay Chung'a bakmak için arkasını döndü. "Bay Chung bu iş burada bitmedi, bekleyin ve göreceksiniz buna bizzat kendim engel olacağım. Siz bitiremiyorsanız ben bitireceğim "

Adam yüzündeki gülümsemesiyle başını salladı. "Bunun için dört gözle bekliyorum Taehyung..."

~

"Biri Taehyung'ı tekrar arasın!" JN

"Hyung zaten yüz kere denedik! Açmayacak belli. " NJ

"Sadece... tekrar deneyin işte!"JN

"Üf aman be tamam... hayır, hala bir cevap yok." JM

Jungkook, arka planda konuşan arkadaşlarını dinlerken alnını masaya koydu.

Taehyung'ın anne ve babasının peşinden ayrılmasından bu yana saatler geçmişti, kimsenin nerede olabileceği konusunda tek bir fikri dahi yoktu, bu yüzden tek seçeneğe sahiplerdi o da genç adamı aramaktı ama çağrıları sürekli reddediyordu.

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin