IX

2.4K 133 33
                                    

~

Son nedir bilmeyen parti devam ederken, Taehyung'ın dışarıda canı sıkıldığından eve gizlice girmeyi hatta direk içeri dalıp partiyi mahvetmeyi bile düşünmüştü. Yakın arkadaşı Jimin tıpkı bunun gibi önceden bir parti düzenlemişti, Jimin Taehyung'a sorma zahmetinde bulunmamış kafasına estiği gibi hareket etmişti.

Ve Taehyung ondan habersiz bir partinin verildiğini duyduğunda... konuklar ve özellikle de Jimin için işler pek iyi gitmemişti-
Burayı direk keselim derim.

Ama bu onun için farklı bir şeydi, mantık yürütemiyordu. Anlayamadığı bir duygu onu bugünü mahvetmekten alı koyuyordu.
'Siktir et.' Diye iç çekmesiyle arabasını hızla girişinin yanına park etti ve büyük girişten içeri girdi. Malikaneden yayılan yüksek sesler burnundan solumasına neden oldu, şu an kendini kendisine ait bir yerden kovulmuş gibi hissediyordu ki bir an için düşünecek olursa, aynen öyle olmuştu saatler önce. 

Sanki onun varlığını  duyacaklarmış hissiyle kapıyı yavaşça arkasından kapattı içeri adımını attıktan sonra. Parti odasına baktığında birkaçının çılgınlar gibi dans ederken bazıları birbiriyle kahkahalar atarak konuşuyordu.
'Sarhoş olmalılar. ' Taehyung'ın düşünceleri gözlerinin salonun ortasında yerde oturmuş hediyelerine bir bir bakarak kendince gülümseyen küçüğe takılmasıyla uçup gitti.
'Bu şapşal yalnız başına sarhoş pisliklerin arasında neden oturuyor? Ya cidden kaçmak aklından geçemeyecek kadar aptal ya da cidden anlamayacak kadar masum.'  Taehyung ardından içecek standının yanında dikilmiş yerdeki oğlana gözlerini tıpkı kendisi gibi dikmiş adamı fark etti, bu adam Yoongi'den başka kimse değildi. Diğerleri Taehyung'ın ruhunun kapıdan içeri girdiğini fark edecek kadar sarhoşlardı ki varsayımına göre kendinden başka sarhoş olmayan bir de Jungkook vardı, o şu an kendi dünyasındaydı.

Taehyung sesleri duymazdan gelmeyi çalışıp üst kata gidip kurtulmak istiyordu ancak Yoongi'nin bir kez bile kırpmadan Jungkook'tan ayrılmayan gözleri odadan çıkmasına engel oluyordu.
Aslında tek odadan ayrılmasına engel olmuyordu, hatta onun küçüğü koltukaltlarından kavrayıp hızla odadan dışarı sürüklemeye kalkışmasına da neden olmuştu. 
Taehyung Jungkook'u ayaklarının üstüne kaldırdığında Jungkook onu kimin tuttuğuna bakmadan kıvranmaya başladı kollarını tutan ellerden kurtulmaya çalışıyordu.
Tam kafasını kaldırıp onu yerinde sabit tutan adama bakmıştı ki, yine o kahve gözlerle buluşmuştu gözleri. İçlerine bakıp dalmayı hayal ederken sezdiği duyguları birbirine birleştiremiyordu ve kafası karışmıştı, yine ne istiyordu?  Kafa karışıklığı hiçbir zaman ona yardımcı olamamıştı zaten, tepkisi sadece nefesinin titremesi oldu.

"E-efendim? B-burda ne yapıyorsunuz? S-sizin dışarıda olduğunuzu sanıyordum b-ben..."
Ve o meşhur kekelemesi bir kez daha sahne almıştı, harika cidden harikaydı. Diline âdeta yapışı  veriyordu büyüğü gördüğünde.
Taehyung bir iç çekip küçüğün kulağına eğildi, bir eli yapboz parçası gibi ince beline tam oturmuştu, minik bedeni kendi göğsüne doğru geçti.  
"Beni takip et."
"A-ama efendim y-yapamam..."
Taehyung, Jungkook'un reddetmesine bir kaşını kaldırdı.
"Peki nedenmiş o tavşan, hm?"
ince pürüzsüz beli eliyle sıktığında bir kez daha cevap olarak titrek bir nefes kazanmıştı, sadece büyüğün duyabileceği yükseklikte.
"Sadece beni takip etmeni söyledim anladın mı beni? Bu sürtüklerin seni burada bir çırpıda becermesini istemiyorum." 
"B-becermek?"
Taehyung bir daha derin bir soluk verdi ve sorusuna açıklama yapmadan Jungkook'u odadan çıkardı.
"Sen cidden çok masumsun öyle değil mi?"
"S-sanırsam öyle yani, arkadaşlarım bana dedikleri şeyi anlamadığım zaman hep böyle derlerdi ama hepsi geçmişte kaldı... her neyse." Taehyung küçüğün son kelimeleri ile kafa yorarken pekte tuhaf olmayan bir sessizlikle üst kata çıktılar.

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Where stories live. Discover now