IV

4K 202 82
                                    


~

Tamda Taehyung'ın istediği gibi, Jungkook duşunu almış yeni bir kıyafet giymişti. Farklı bir şey yoktu giymek için, o yüzden sadece dizlerine bile ulaşmayan koyu kırmızı bir elbise seçti. Doğrusu, elbisenin içinde güzel hissediyordu hem de çok.

Şu anda yatağın üstünde oturuyordu, yatağın ucundan yavaşça bacaklarını sallandırarak.
Hiçbir ses çıkarmadan, sessizce yüzünde tek bir duygu belirtisi olmadan oturuyordu. Aklı bir çok düşünce ile kaplıydı, çoğu şu 'arkadaşları' ile ilgiliydi.
Kendini rahatlattıktan sonra son bir kez daha aramayı denedi fakat önceden olduğu gibi hiçbiri cevap vermedi, sonuç olarakta vazgeçti.

Kapıdan gelen tıkırtıyla başını kaldırdı. "Jungkookie, hazır mısın? Akşam yemeği hazır hepimiz senin için bekliyoruz." Gelen kişi Jin'di, ancak 'hepimiz' derken neyi kastetmişti ki? 
"Evet hazırım." Kapıyı açmasıyla karşısında manyak gibi gülümseyen hyung'ının yüzü ile buluştu. "Güzel gidelim o halde, varsayıyorum ki yemek odasının neresi olduğunu bilmiyorsun." Cümlesini hafif bir kıkırdama ile sonlandırdı. "Evet haklısın... ve 'hepimiz' derken neyi kastettin? Sadece ben, sen ve... e-efendim olmayacak mı?" Lanet girsin şu adama 'efendim' demek Jungkook'u çok utandırıyordu anlamadığı bir nedenden dolayı. Jin'in onla bu 'efendim' mevzusu ile ilgili dalga geçmemesini umdu ve şansına böyle bir şey hiç olmadı... derken hayat Jungkook'u çok çok sevdiğini söyledi.
"V bugün akşam yemeğine bir kaç konuk çağırdı, ki hepsi arkadaşları. Ve bu arada senin de onlarla tanışmanı istediğini söyledi." Kafasını sallamasıyla aklına bir başka soru takıldı.
"Neden ona Taehyung demiyoruz? Bu 'V' ne anlama geliyor?" Tekrardan Jin'e baktı.

"Burda ona adıyla değil 'V' olarak hitap etmemizi istiyor, ve yanlış hatırlamıyorsam V  'Victory' den geliyor."

"Victory mi? Neden ki ama?"
"Çünkü o ne isterse kazanıyor."

~

"Sen gir içeri, ben hemen geri geleceğim tamam mı?" Jin bir cevap beklemeden o devasa mutfağının yolunu tuttu. Jungkook derin bir nefes aldı ve kapının altın kulbunu kavradı. Elleri titremeye başladı, soğuk ter damlaları alnından aşağı süzülmeye çoktan başlamıştı bile.
'Her şey yolunda Jungkook kes şunu! Zamanında gelmeyi başardın değil mi? Gir içeri işte.'
Kapıya hafifçe vurdu, içerdeki boğuk konuşma sesleri bir anda durdu ki bu hiçte rahatlamasına yardımcı olmuyordu. İçerden kalın bir sesin 'içeri gelin.' Dediğini duydu. Sesin Taehyung'a ait olduğunu anladığı anda kapıyı açtı.

İlk başta içeri giremedi, içeride sadece bir başka kişi yoktu, Taehyung ile birlikte üç tane daha adam vardı.
"Ah Jungkook! Gel yanıma otur lütfen arkadaşlarımla tanışmadı istiyorum." Jungkook yavaşça utana utana yanına oturdu. Terli avuç içleriyle dizlerini kavradı.
"Hepiniz bir bir tanıtmamı ister misiniz? Yoksa kendi başınıza mı yapmak ister siniz?" Taehyung cidden nazikçe mi sormuştu yoksa içine alayı da mı katıyordu, hiçbir fikri yoktu.

"Öyleyse ilk ben başlayayım. Merhaba Jungkook adım Kim Namjoon, Taehyung'ın çalışanlarından biriyim." Tokalaştılar, Jungkook elinin bu sefer titrememesine şükretti.

"İkinci benim! Merhaba Jungkookie! Seninle tanıştığıma memnun oldum benim adım Jung Hoseok ama istersen sen bana Jhope veya Hobi diyebilirsin, hepsi kabulümdür!" Namjoon'la olduğu gibi onlarda tokalaştılar. Bu adam etrafına neşe saçıyordu, Jungkook şimdiden Hobi'yi sevmişti.

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Where stories live. Discover now