XVIII

850 48 0
                                    

~

Bay Kim

Evlat annen ve ben iki gün içinde orada olacağız.

Seni çok özledik.

~

Gelmelerine bir gün kalmıştı, yirmi dört saat olarak bakınca sanki daha fazla zamanları varmış gibi geliyordu Taehyung'a. Tabi bu haber bazıları için heyecan verici olabilir ne de olsa aileniz geliyordu ancak aynı şey Taehyung için geçerli değildi. Ona sorarsanız, ailesinden tabi ki nefret etmiyordu bunun sebebi onların onun ailesi olması değildi asıl nedeni doğumundan bu yana kadar ona bakmalarıydı istediği her şeyi anında verirlerdi ona. Onlara bu konuda ne kadar minnet duysa da, onlara yakın olmaktan nefret ediyordu. Onun ne yapacağını ne yapması gerektiğini ona sormadan önce kararlaştırırlardı, artık onlarla yaşamamasına rağmen  aslında hala özellikle babası mesaj ve e-posta aracılığıyla işine burnunu sokmaktaydı. Derin bir iç çekti, vardıklarında kaldıkları süreçte olabilecekleri düşündükçe hissettiği endişe de artmaya başladı. Daha onların kaç gün hatta kaç hafta kalacakları hakkında en ufak bir fikri bile yoktu! Homurdandı, tek düşünebileceği şu anda geldiklerinde etraflarında saçma şeyler yapmamalarını dilemekti, özellikle Jungkook'un etrafında. Jungkook'tan bahsetmişken, kahretsin ki Jungkook ile birlikte olduklarını ve ailesinin aynı cinsiyetten oluşan ilişkilerden NEFRET ettiği aklından uçup gitmişti. Eğer nefret ediyorlarsa neden bu tür çiftlerden uzaklaşmadıklarına anlam veremiyordu, kendi başına gidip nedenini sormaya cesareti de yoktu. Belki gerçekleri değil ama yaşadığı o olaydan sonra yüzeyini kestirebilmişti az çok, sonsuza dek unutmak istediği bir anı... her neyse bunu geçelim, bunun hakkında zaten düşünmesi ve konuşması gerektiğinden gereksiz derecede fazlasını yapmıştı, yaşadıkları tekrardan aklına geldikçe başı daha çok ağrımaya başlıyordu.

Yattığı yerden doğruldu ve olduğu yerde oturdu, Jungkook hala yanı başında uyuyordu. Geceleyin başını Taehyung'ın koynuna koymuştu ama Taehyung ses çıkarmadan kalkmaya çalıştığında miniğin başı yastıkla buluştu ancak kolları hala Taehyung'ın sol koluna dolanmış duruyordu. Taehyung eliyle saçını hafifçe düzelttikten sonra avucuyla bir gözünü kapatıp ovuşturdu, güzel bir uyku çekmişti ancak hala yorgun hissediyordu. Vücudunun üst kısmını sola doğru çevirip yavaşça eğildi ve küçüğünün alnına minik bir öpücük kondurup yavaşça oturduğu yerden kalkıp odasına bağlı olan banyoya doğru ilerledi. Duş almak, dişlerini fırçalamak gibi günlük rutinini tamamladıktan sonra tekrar gerisin geri odasına girdi, girdiği gibi gözleri yatakta yattığı yerden kıpırdamamış sanki o anda banyodan çıkacağını adı gibi biliyormuş gibi gözlerini banyo kapısına dikmiş, minik kiraz rengi dudaklarına bir gülümseme yerleştirmiş bekleyen miniğinin uyandığını fark etti. "Görünüşe göre uyanmışsın, rahat uyuyabildin mi bebeğim?" Taehyung tekrardan oturduğu yere yaklaştı ve yerleşti. Jungkook başıyla onayladı ve uzanıp kollarını Taehyung'ın beline sardı ardından yüzünü Taehyung'ın karın bölgesine bastırdı. "Evet ama hala yorgun hissediyorum." Taehyung küçüğünün sözlerine güldü. "Ben de öyle ama kalkmak zorundayız." Jungkook yüzünü gömdüğü yerden yüzünü çekip yukarı, Taehyung'a baktı, dudakları bükmüş bir vaziyette.
Taehyung yüzündeki gördüğü ifadeyle onu yataktan çıkarmak için daha çok çaba sarf etmesi gerektiğini anladı. "Ama neden? En azından beş dakika daha yatakta kalamaz mıyız?" Taehyung Jungkook'un saçlarında elini gezdirdi ve başını olumsuz şekilde salladı. "Aslında kalabiliriz ama sana ve Jin hyung'a çok önemli bir şey söylemem gerekiyor. Hadi gidip kahvaltı yapalım, ben de o arada size ne olduğunu açıklayacağım." Jungkook iç çekti ve yattığı yerden doğrulup kollarını iki yanına doğru gerdirdi ve esnedi. "Tamam gidelim, zaten acıkmaya başlamıştım." Taehyung gözlerini devirdi ve yine ayağa  kalktı. Jungkook kendi odasına kıyafetlerini değiştirmek için gittiğinde siyah bir tişört geçirdi üstüne fakat siyah eşofmanını değiştirmedi ve odasından çıktı. Merdivenlerden aşağı inerken ortalıkta gezen hizmetlilere selam verip mutfağın yolunu tuttu. Mutfağa yaklaştıkça burnuna pankeklerin kokusu daha da çok ulaşmaya başladı, yaklaştıkça hissetmeye başladığı açlıkta artmaya başladı. Mutfağa girdiğinde Jin dışında diğerlerinin de orda olduğunu fark etti, her zaman ki gibi, ama bunun hakkında şikayet etmiyordu.
Aslında bu şekilde daha iyiydi, böylelikle herkese tek seferde
ailesi hakkında ki haberi  söyleyebilecekti. "Ah Taehyung sonunda uyanmışsın!" Taehyung'ın mutfağa girdiğini fark edince ona karşı gülümsedi. Diğerleri de Jimin'in baktığı tarafa doğru döndüler ve Taehyung'ı gördüklerinde hepsi aynı anda 'günaydın.' dediler ve hepsine karşılık verdi. "Jungkook nerede?"
Jin sordu, ardından hemen arkasını döndü ve kahvaltıyı hazırlamaya devam etti pankeklerin yanıp kömür parçalarına dönmelerini istemiyordu. "Odasına dönüp üstünü değiştirmeye gitti, birazdan burada olur." "Pekala oturup gelmesini bekleyelim o zaman, bu arada..." Hoseok son bir kez portakal suyundan yudumladıktan sonra Taehyung ile göz göze geldi, kırmızımsı dudaklarında bir sırıtma kendini belli etti.
"...siz ikiniz arasında neler dönüyor?" Duyduğu soruyla, Jimin'in gözleri tekrardan Taehyung'ı buldu. Küçüğün diyeceklerini sormaya gerek duymadan kendisinden duymak istiyordu o yüzden ses etmedi.
Taehyung bir an affalladığından sadece birkaç defa gözlerini kırpıştırdı, hafif bir kızarma yanaklarında belirdi. "H-hiçbir şey?..." Taehyung'ın gözleri kendisinkileri bulduğunda Namjoon bir kaşını kaldırdı.
"Uydurmayı bırak Tae." Ardından Jin'in sesini duydu ama sırtı hala onlara dönüktü. Taehyung gerçeği duymadan konuyu es geçmeyeceklerinden adı gibi emindi o yüzden uzatmadan doğruyu söylemeye karar verdi.
"Tamam pekala siz kazandınız, birlikteyiz çıkıyoruz. Rahatladınız mı?" Taehyung'ın dediklerini duyduğu gibi Jimin ayağa bir anda kalkınca herkesin irkilmesine hatta Hoseok'un tezgahtan kıçının üstüne düşmesine neden oldu.
"Ayy! Jimin-ah niye durduk yere böyle kalkıyorsun? Ölüyordum ağzına sıçayım!" Jimin yerde eli kıçını ovuşturan hyung'ına bakıp kıkırdadı. "Ah üzgünüm hyung... ha bu arada İKİNİZE DE TEBRİKLER!"

"Ne oluyor burada?..." Jungkook tam da zamanında mutfağa eli yumruk haline gelmiş gözlerini ovuştura ovuştura girdi, diğerlerinin de şirin duruşuna gülümsemelerine sebep oldu.
"Onlara aramızda ne olduğunu söyledim..." Jungkook duyduğuyla ne yapıyorsa durdu ve gözleri büyümüş bir şekilde ona bakakaldı, sanki gözleri yuvarlarından düşecek gibiydi. "Bekle, SÖYLEDİN Mİ?! BEN OLMADAN?" Yüzü kıpkırmızı kesildi ve Taehyung'ın omzuna ardarda yumruklar geçirdi. "Ah dur! Zorunda kaldım dur lütfen Jungkook!"
"Tamam ikiniz de kesin şunu, şimdi kahvaltımızı yapalım ardından birbirinizi istediğiniz kadar yumruklayabilirsiniz umrumda değil aslında durup durmamanız ancak şimdi olmaz." Jin masaya son tabakları da yerleştirip Namjoon ile Taehyung'ın arasındaki sandalyeye oturdu.
Jungkook Taehyung'ın bir diğer yanına oturdu ve göğsünün  önünde kollarını kavuşturdu ve başını başka yöne çevirdi, Taehyung'ı takmıyormuş gibi gözükmeye çalışıyordu. Kollarını kavuşturduğu anda Taehyung ona doğru başını çevirip hızla miniğinin yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve kulağına 'affet beni.' Diye fısıldadıktan hemen sonra önüne dönüp önündeki pankekleri soğumadan ve en tehlikesi diğerleri kendisininkilere yumulmadan yemeye başladı.
Jungkook elini Taehyung'ın öpücük bıraktığı yanağına yerleştirip kızarıklığı dindirmeye çalıştı ama işe yaramıyordu. Umursamamaya çalışarak o da kahvaltısını etmeye başladı, hiçte mutlu olmayan bir ifadeyle üstüne dikilmiş gözleri fark etmeyerek.


Bir süre sonra, Taehyung'ın önemli haberini hatırlayınca Jungkook omzundan birkaç kere dürttü ve dikkatini çekmeyi başardı. Küçüğünün ne istediğini anlamaya çalışarak Taehyung meraklı gözlerle ona baktı. Jungkook kulağına doğru eğildi ve fısıldadı.
"Söylemek istediğin haberi hatırlıyor musun? Şimdi söylemenin tam zamanı." Jungkook geri çekilip gözlerini devirdikten sonra önüne geri döndü. Ne kadar unutkan olabilirdi ki? Ve önemli bir şey olduğunu söylemişti.
Taehyung hatırlayınca dudakları 'O' şeklini aldı, ardından iç çekti söylemeye hazırdı.
"Ah... çocuklar, hepinize bir şey söylemem gerekiyor, önemli bir şey." Herkesin gözleri üstünde durdu, bazıları aralarındaki sohbeti bırakarak. "Evet Tae? ne söyleyeceksin?" Jin sordu. Taehyung boğazını temizledi ve ağzından hiç çıkmasını istemediği sözcükler dudaklarından ayrıldı.

'Ailem' sözcüğünü duydukları gibi yüzlerindeki şaşkınlığa şahit oldu.


"Ailem şu iki gün içinde ziyaret etmeye geliyorlar..."








~

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Where stories live. Discover now