VI

3.5K 152 106
                                    


Napıyorsunuz ? Iyi misiniz? Benim canım sıkılıyor lshfelgnd

~

Ertesi sabah Jungkook alt bölgesinde bir acı ile uyandı. Yataktan kalkıp yürümeyi denedi fakat acı buna hiç izin vermiyordu. Jungkook denedi ve denedi, gece neler olduğunu düşünürken ve o an fark etti ki Taehyung odada değildi.
Kafasını çevirdi ve etrafa bakındı evet orada değildi. Doğruyu söylemek gerekirse, büyüğün orda olmaması şu an alt bölgesinde onu rahat bırakmayan ağrıdan daha çok acıtmaya başlamıştı.
Onun en azından yanında olup, ona yardım edeceğini düşünmüştü.
Belki hala burdadır diye dışarıya seslenmeyi, bağırmayı denedi fakat onu duyup koridorda âdeta depar atarak odaya dalan kişi Jin olmuştu. Karşılaştığı görüntü Jin'in paniklemesine neden oldu, Jungkook'un bacağını burktuğunu hatta kırdığını sandı, ancak bilmiyordu ki asıl neden küçüğünün anlayamadığı derecede beterdi.

"Aman Tanrım!  Yerde ne yapıyorsun Jungkook?! Bacağını mı incittin ne oldu?!" Jin titreyen elleriyle Jungkook'un kollarının altından onu kavradığı gibi tekrardan yatağa yerleştirdi. "Endişelenme Jin hyung, sadece k-kalkmaya çalışırken düştüm hepsi bu kadar..." Jungkook gerçekten yalan söylediği için çok kötü hissetmişti fakat o anda sadece bunu yapabilirdi, şimdi gerçek nedeni söylemeyi düşünmek utanç vericiydi.

Jin bu sefer de rahatlıkla derin bir iç çekti ve küçüğün yanına oturdu.
"Beni çok korkuttun lütfen dikkatli ol tamam mı?" Jungkook gülümsedi, onun bu nazik tavırlarına bayılıyordu, sevildiğini hissettiriyordu nedense.
"Tamam hyung, sen hiç merak etme."  Jungkook hemen ardından kıkırdadı. "Bu arada, sen daha demin Taehyung'a mı sesleniyordun?" Jin dediği gibi kendisininkinden küçük olan elleri avuç içlerine aldı. "A-ah... şey b-bilmiyorum, bana sabahtan burada olacağını söylemişti de, bende ilk beni duyor diye ilk ona seslenmiştim işte."  Jin başta biraz durdu ve sessizce gözlerini onunkilere dikti, birkaç dakika sonra omuz silkti ve yüzünde bir tebessüm belirdi. "Peki o halde, ama o erkenden ayrıldı akşam 10'dan önce burda olmaz."
"Ha... tamam o zaman."
Jin ardından kalkıp Jungkook'u da ayaklarının üstüne dikti, Jungkook'unda ağzından tuhaf bir ses çıkı verdi.

"Git ve duş al sonra da hazırlan olur mu? Ben aşağıda olacağım. Hazır kahvaltı için geç olduğundan birlikte bir şeyler pişirmeye nedersin?"  "Tabii neden olmasın, beni bekle lütfen lütfen!" Jungkook bir kulağından öbür kulağına kadar gülümsedi ve minik bir çocuk gibi ellerini hafifçe çırptı, tavşana benzetilme nedeni olan o dişlerini sunuyordu. Düşmeden banyoya ilerlerken paytak paytak yürümesini gizlemeye çalıştı.

"Cidden şirin minik bir tavşan..."
Jin Jungkook'un gidişini izlerken gülümsemeye devam ediyordu, küçüğün şansına paytak yürüyüşlerini tuhaf bulmamıştı ve odadan ayrıldı.

~

"Ne demek senden kaçmadı?"

"Bilmiyorum hyung! Onun ilki olduğunu biliyordum ve o bir kere bile geri çekilmeye çalışmadı! İlk defa böyle bir şey oluyor..." Taehyung eliyle saçını karıştırdı, geçen akşam o küçük tavşan ile yaşadıkları aklında, tuhaf bir hisle kafası karışık bir şekilde oturuyordu. Neden bu kadar çok minik oğlan için endişeleniyordu, o apayrı bir şeydi.

Yanında tuttuğu hiç kimse ile böyle bir şey yaşamamıştı. Gözlemlediği üzerine, başta hepsi böyle sakin sessiz olurlardı, dediği her şeyi eksiksiz yaparlardı. Ama işler ceza noktasına geldiğinde, ondan kaçmaya çalışır bağırıp çağırırlardı, bir delinin akıl hastanesinde olması gibi düşünebiliriz bunu. Biri ardından biri, hepsi Taehyung'ın zaman geçtikçe sinirlerini bozmaya başlıyordu. Onlara işkence edeceği konusunda tehdit ediyordu sonunda, bazıları çenelerini kaparlardı, bazıları ise günün sonunda bu dünyadan ayrılırlardı.

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Where stories live. Discover now