AK/9

80.6K 4K 1.4K
                                    

yebeye heegee

...

Kafamın içinde dönüp duran düşünceler beni deli ediyordu. Sanki Ateş kafamdaki tilkilerin hepsinin kuyruklarını birbirine dolamıştı ve gülerek bu manzarayı izliyordu. Ondan nefret ediyordum. Ondan nefret etmeliydim. Çünkü artık onunla olamazdım. Bu basit bir abi meselesi değildi. Karan, bu konuda çok hassastı. Bu bana kar kalmalı mıydı?

Altı yıldır ona platonik aşıktım. Bu altı yılın belli bir süresinden beri o Karan'ın arkadaşıydı ve bense bunu bilmeyen bir aptaldım. Hiçbir boktan haberim olmadan ona daha çok aşık olmaya kendimi itmiştim. Onu hep çocukluğum, ergenliğim, olgunluğum diye adlandırmıştım. Tüm dönemlerimin kocaman bir parçasıydı. Onu tüm bu benliğimden çıkarıp atmak bana geçmişimi unutturacak gibi geliyordu. Ancak yapacaktım. Korkusuz olmak bana verilmiş bir yetenekti. Ve bununla övünmekten geri kalmazdım. Hiçbir zaman.

Dudağıma sürdüğüm ruj ile makyajımı bitirdim. Oturduğum yerden uzandığım takı kutumdan halka küpelerimi çıkardım. Onları kulağıma yerleştirdikten hemen sonra güzel bulduğum bir yüzüğü de işaret parmağıma taktım. Hazırdım. Masadan kalkıp parfümümden birkaç kez sıktıktan sonra şişeyi kol çantama attım.

Bugün Yade ile buluşup alışveriş yapacaktık. Yaz tatilinin ilk ayının son haftalarındaydık ve birkaç ay sonra üniversite bizden sorulur halde olacaktı. Bu yüzden şimdiden kıyafet depoluyorduk. Tabi yaşadığın şehirde üniversite okumak ne kadar eğlenceli olurdu bilmiyordum ancak bu üniversite benim için çok önemliydi. Yaşadığım şehirde olması umurumda bile değildi.

Koç üniversitesinde %75 burs kazanmak benim şu ana kadar yapmış olduğum en büyük başarımdı. Yerleştirmeler henüz açıklanmadıysa da ben emindim. Puanım yeterliydi. Ve o okul benim olacaktı. Çünkü bende o okulda olmak zorundaydım. Odamdan çıkarken düşüncelerimi orada bırakmıştım.

Uzun koridoru aşıp merdivenlerin az ilerisinde kalan Karan'ın odasının önüne geldim. Kapıyı itinayla tıklamadan içeri girdiğimde yatağında giyinik halde uzandığını gördüm. Telefonunda olan gözleri bana döndüğünde "nihayet" demişti. Sanırım bir saate yakın süredir beni bekliyordu. Odasından çıkıp alt kata inen merdivenlere yöneldim. Ondan Yade ile beni alışveriş merkezine götürmesini istemiştim. O da prenses kardeşini kırmamıştı. Hiçbir zaman yapmazdı bunu. Her ne kadar dün kavga etmiş olsak da sabah bir şey olmamış gibi davranmakda bizden sorulan bir işti.

Evden çıkıp Karan'ın arabasına bindiğimizde Yade'ye yola çıktığımıza dair bir mesaj atmış ardından radyoya doğru uzanıp sevdiğim bir şarkı açmıştım. Karan'ın harika yavaş sürücülüğü ile normalinden iki kat uzun bir yolculukla Yade'nin evine ulaşmış kapıda bekleyen Yade'yi de arabaya dahil edip alışveriş merkezine yönelmiştik. Yolda giderken Yade ile muhabbet etmiştik ancak Karan sanki inadına yapıyormuş gibi muhabbete hiç dahil olmamıştı.

Yade. O benim kader ortağımdı. Çünkü o da çocukluğumuzdan beri gerizekalı abime aşıktı. Karan ise bunu özellikle fark etmiyordu. Çünkü saftı. Evet hem de çok saf. Yapılan imaları anlamazdı. Ne bakışlardan bir anlam çıkarabilirdi ne de sözlerden.

Ona göre her şey basit ilerlerdi. Birinin onu sevebileceği ihtimalini pek düşünmezdi. Yade'nin yaklaşımını da bu yüzden göremiyordu. Onun için her şey basit düşünülmeliydi. Bu kurama göre Yade onun için sadece Gece'nin arkadaşıydı. Bu yüzden Yade Karan'ın da arkadaşı demek oluyordu onun mantığına göre. Değişik biri gibi görünürdü ama değildi. Dümdüz bir mantığa sahipti Karan.

Yine uzun süren bir yolun ardından ki uzun sürmesinin nedeni Karan'dı, alışveriş merkezine ulaşıştık. Yade ile arabadan inip Karan'la vedalaşacakken o da arabadan inince istemsizce kaşlarımı çattım. "Sen nereye?" diye sorduğumda elinde ki anahtar ile arabasını kilitleyip bana baktı.

Yanımıza doğru ilerlerken "bizim tayfa ile AVM'nin üst katında oturacağız isterseniz işiniz bittikten sonra yanımıza uğrarsınız" deyince göz devirdim. "Buluşacak yer mi yoktu başka?" diye hayıflandım bu kez. Elini omzuma atarken "sabahtan beri buluşmak için bir kül kedisinin prenses olmasını bekliyorduk ya, kusura bakma" deyince gülümsemiş ve kolunu ittirmiştim. Yade de halimize gülerken onun koluna girmiştim. Üçümüz birlikte dönen kapıdan içeri girdik. Karan bizden ayrılıp direkt en üst kata çıktığında baş başa kalan biz, birer birer sırayla her bir mağazaya girmeye karar vermiştik.

Babamı uzun uğraşlar sonucunda kartımı limitsiz yapmasına ikna ettiğim için bugün rahattım. Büyük bir alışveriş bizi bekliyordu. Girdiğimiz mağazada Yade de ben de birkaç parça beğenince birlikte kabinlere ilerledik. Alışveriş yapmaya bayılırdım ancak kıyafet deneme işi beni bitiriyordu. Boş olan kabine önce Yade'yi sokup kendi beğendiklerimi de oradaki askılığa asmıştım.

Yade giydiği pantolonu ve mavi bluzu almaya karar kıldıktan sonra deneme sırası bendeydi. Daha maratonun başındaydım. Başlamadan pes etmek Gece kanunlarına aykırıydı! Kabine girip ilk eteğimi ve ona kombin ettiğim üstü giydim. Zaten bugün bir etek ve dizime kadar çıkan siyah çizmelerimi giymiştim. İyi şans.

Botlarımla çok güzel uyan kombini Yade'ye gösterdiğim ilk an almaya karar vermiştik. Diğer eteği denemeye bile gerek yoktu. Bu nedenle kabine döndüğümde kendi kıyafetlerimi giyer giymez dendiklerimizi almak adına kasaya gitmiştik. Bugünün yarısından fazlası kasa önlerinde geçecekti.

Karnımda hissettiğim gurultu ile kadının uzattığı poşeti kaptığım gibi dışarı çıktım. Sabahtan beri bir an bile oturmadan neredeyse tüm alışveriş merkezini talan etmiştik. Ve ben acayip acıkmıştım. Yade'ye dönüp "Karan'lar neredeyse oraya gidelim kurt gibi açım" dediğimde gözeleri ona kanserin tedavisini sunmuşum gibi parladı ve cevap vermeye gerek duymadan yürüyen merdivenlere ilerledi. Karan'ın nerede olduğunu öğrensem iyi olurdu.

Gece: Nerdesiniz? Geliyoruz

Karabasan: Kafe Trend'deyiz

Gece: Oky

Kafelerin bulunduğu en üst kata ulaştığımız da ve biraz ilerlediğimizde Karan'ın bulunduğu kafeyi bulmuştuk. İçeri girdiğimizde gözlerimle Karan'ı bulmaya çalıştım.

"Ordalar."

Yade koluma dokunup konuştuktan sonra kafası ile Karan'ların oturduğu masayı işaret etti. Ve o yöne doğru ilerlemeye başladı bende onu takip ettim. Karan'ı görünce adımlarımı hızlandırdım. Karan geleceğimiz için masaya fazladan iki sandalye koydurtmuştu. Vefakar abim..

Masaya ulaştığımızda topluca bir selam verdim. Bir kaç kişiyle birlikte oturuyordu. Elimde tonla poşet vardı. Poşetleri sandalyenin yanına koyup oturmak adına bir adım attığım anda masada ki yüzleri inceleme fırsatım olmuştu.

Siktir!

Büyük siktir!

Birkaç gün öncesinde bir arkadaşının kardeşinden mesajlar alan Ateş Soylu tam da Karan'ın kardeşi olarak oturacağım masada oturmaktaydı. Bir bana bir Yade'ye baktı. İkimizle de ilk defa aynı ortama girecekti. Ve beni eskiden tanıdığını hiç hatırlamayacağına emin olduğum Ateş durumu anlayabilirdi.

Çünkü ona sürekli hakaret edip geri zekalı olduğunu söylememe rağmen o çok zeki biriydi.

Yani ziyadesiyle; sıçmıştım.

..

Sizce masada neler olacak?

Abimin Kankası || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin