AK/41

50.7K 2.8K 1.9K
                                    

Selam.

40. Bölümü dün yayımladım bugün 41 i yazmaya başlıyorum kdjfkdkdkkd

Bu bölümün sonunu kötü bitirmem inş diyerek bölümü yazmaya başlıyor size de daha yazmadığım bölüm için iyi okumalar diliyorum efenim dnxnmdmd

(Not: Ben hep burayı bölümü yazmadan yazıyor bölümü atamadan önce de bi kaç şey ekliyom o yüzden burayı okurken bunu bilip okuyun jdjcjdks)

...

Nefes seslerim.

Duyduğum, algılayabildiğim tek şey. Kendi nefes seslerim. Ve koşmaktan, merdivenlerin basamaklarını ikişer ikişer çıkmaktan tükenen ciğerlerim. Ama yinede durduramadığım ayaklarım.

"Gece. Yavaşla düşeceksin."

Arkamdan koşan, bana göre daha insani bir şekilde koşan, Ateş'in sesini yarım yamalak duymuş gibiydim.

Aklımda dolanan tek şey 'Yalçın..3. kat..Yoğun bakım ünitesi..' gibi kelimelerdi.

Sonunda ulaştığım üçüncü kata adımımı attığım gibi kafamı bir sağa bir sola çevirerek yoğun bakım ünitesini aradım. Ancak gözlerim kocaman yazıyı görmeden başka bir yere takıldı.

İçime çektiğim derin ve kesintili soluklarla birlikte zar zor bir kaç adım attım. Az önce sınırları zorlayan ayaklarım çamura saplanmış bir tekerlek gibi işlevini yitirmişti.

Gözlerim delici bakışlarımla birlikte yerde oturan, dirseklerini dizlerine yaslamış, başını ise ellerinin arasına almış, yüzünü göremediğim ancak tanımak için buna ihtiyaç duymadığım Yalçın'daydı.

Adım atamıyordum.

Ancak kesik kesik aldığım nefeslere rağmen konuşmayı hatta bağırmayı başarabilmiş ve koridorda ki onca insanı önemsemeden bağırmıştım.

"Yalçın!"

Adını duymasıyla birlikte irkilerek başını ellerinin arasından çıkardı ve yukarı baktı. Beni gördüğündeyse hızla ayağa kalktı. Bitik bir hali, durgun bir ifadesi vardı. Göz altlarına yerleşmiş belli belirsiz kızarıklıkları ta buradan görebiliyordum.

Siktir. Ben neden hala adım atamıyordum?

Gözleri hala bendeyken hızla bu yöne doğru gelmeye başladı. Adımları şiddetli ve bastığı yeri yakacak gibi hırçındı. Hali ise bastığı yerler gibiydi.

Yaklaştı. Ben olduğum yerde kalırken o bana doğru yaklaştı. Bir terslik vardı. Ancak bir kaç adım daha attığında gözlerinin bende olmadığını fark edebilmiştim.

Yanıma kadar geldi. Hatta yanımdan geçip gitti. Onun yanımdan geçmesi ile eş zamanda arkama döndüm ve nereye gittiğine baktım. Ve gözlerinin isabet ettiği yeri çok geçmeden anladım.

Bir kaç adım ötede duran ve öylece ona bakan Ateş'in önüne kadar yürüdü. Aralarında bir iki adım kadar mesafe kalmıştı ki duraksadı. Korku, yersiz ve yüzsüz bir şekilde hücrelerime dadanırken olacakları bekledim. Neden korkuyordum bilmiyordum. Ne olacaktı? Onu hiç bilmiyordum.

Ben öylece kalakalmış, onları izlerken o bir anda Ateş'in omuzlarını sıkıca yakalayıp onu kendine doğru çekti ve.

Ve ona sarıldı.

Ona sımsıkı sarıldı.

Öyle sıkı sarıldı ki benim bile kemiklerim sıkıştı. Öyle içten sarıldı ki benim bile tenim ısındı.

Abimin Kankası || TextingOnde histórias criam vida. Descubra agora