AK/12

72.4K 4.2K 2.5K
                                    


Sinirden evin kapısına yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum. Gerçekten. Tutuyordum. Ellerimi kollarıma sarmış bekliyordum. Hala ne açan vardı, ne de ses veren. Tekrar zile abandım. Ancak değişen bir durum yoktu.

Sinir krizine 5 kala...

Kapıya bir tekme savurduğum gibi arkamı dönüp ilerlemeye başlamıştım. Bahçede ki sallanan koltuğa oturup cebimden telefonumu çıkardım. Son aramalardan Karan'ın numarasının üstüne tıklayıp telefonu kulağıma götürdüm. Bir kaç kere çaldıktan sonra nihayet aramayı yanıtladı.

"Ne oldu?"

"Ya bu evin çalışanları nerde? Bu evin annesi nerde? Babası nerde? Bu ev niye kimsesiz bırakılıyor? Koskoca ev! Ya bi hırsız girse bir şey olsa! Bu evin milleti nerde Karan!"

Hızla ağzıma geleni düşünmeden söylerken telefondan uzun bir kahkaha değdi kulaklarıma. Bu beni daha da sinirlendirdi. Salladığım bacağımın hızını arttırdım. Bacağım artık kopup gidecek ve kendi cumhuriyetini ilan edecekti. En nihayetinde Karan gülmesini sonlandırıp "yine mi kapıda kaldın?" diye sordu.

"Başka bir şey olmuş gibi mi görünüyor?"

Bağırışımdan sonra birkaç saniye sessiz kaldı. Ardından tekrar kahkaha atmaya başlayınca artık tak eden sinirim ile telefonu suratına kapadım. Pislik. İsraf. Döl israfı! Yanlışlıkla gelen!

İçimden Karan'a saydırmaya devam ederken çalan telefonum ile gözlerimi ekrana kaydırdım. Karan arıyordu. Meşgule atıp hafifçe sallanmaya başladım. En olmadı Yade'lere giderdim. Değil mi?

Tekrar çalan ve tekrar arayan Karan'ı yine meşgule attım. Sinirlerimi bozmuştu. Ve iyi bir hesaplaşmayı hak ediyordu.

Tekrar çalan telefon ile telefonu yere sallamak istedim. Bu isteğimden ani ve doğru bir kararla vazgeçip arayana baktım. Bu kez Karan değildi. Bu kayıtlı olmayan bir numaraydı. Bu ezberimde olan, Ateş'in numarasıydı!

Elim ayağıma dolanırken sakin kalmak için nefeslendim. Arayan Karan'dı. Sadece kayıtlı olmayan bir numara olduğundan cevaplarım diye Ateş'ten arıyordu. Ama ben Ateş'in numarasını ezbere bildiğim için Karan olduğunu anlayabiliyordum. Tekrar meşgule verdim.

Heyecandan atan kalbim bana en son konuşmamızın resmini gösterirken aklıma diğer hattım geldi. Ona başka bir hattan yazıyordum. Ve onu diğer hattan engellemiştim. Bir yanım ona deli gibi 'evet ben Karan'ın kız kardeşi, o kızım' demek istiyordu. Bu yanım ne zaman ağzını açsa son konuşmalarımızın resmi kırık kalbim tarafından tekrar gösteriliyor ve hemen bu karardan vazgeçiyordum.

Ama sinirlenince, gerçekten ne yaptığımı fark edemiyordum. Deli cesareti geliyordu resmen.

Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan zil sesim ile telefonun ekranına baktım. Yine Karan'dı, ancak yine Ateş'ten arıyordu.

Pes ettim.

Ve bir hışımla telefonu açtım.

"Ne var lan ne var! Arayıp durmasana! Açmıyoruz işte. Meşgule vermek demek konuşmak istemiyorum demek! Açmak istemiyorum demek! Allah Allah ya! Bil bakalım banada ne açılmıyor! Doğru tahmin. Evin kapısı! Aman aman bak çok güleceksen haber verde sessize alayım! Döl israfı seni!"

Telefonun ucunda beklediğim gibi kocaman bir kahkaha patlamıştı. Ama sorun şuradaydı. Bu gülüş, Karan'a ait değildi. Bu yabancısı olduğum bir kahkahaydı.

"Sadece Karan'ın mesajını iletmek istemiştim. Seni bu kadar sinirlendireceğimi tahmin etmedim."

Sikeyim! Kocaman kocaman sikeyim hemde!

Abimin Kankası || TextingTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang