AK/37

53.2K 3.3K 3.5K
                                    

Selam canlarım.

Çok fazla uzatmıyorum hemen açıklamaları yapıp sizi bölüme fırlatıyorum.

Bölüm Karan'ın ağzından başlayıp belirttiğim yerden sonra Gece'nin ağzından devam edecek. Bölüm içinde böyle geçiş yapmayı pek sevmesemde uzun bölümler yazmaya çalıştığımdan mecbur ikisininde ağzından yazmam lazım.

Bu arada medya; Karan&Yade

Şimdi iyi okumalarr.

...

"Nereye gidiyoruz ya!"

Kulağım ondaydı ancak gözlerimi bir saniyeliğine bile yoldan çekmedim. Ona bakmadım. Çatık kaşlarımla arabayı sürmeye devam ettim.

"Karan?"

Artık isyan dolu olan sesiyle bir kez daha dikkatimi çekmeye çalıştı. Yine gözlerimi ona çevirmedim. Yalnızca "gidince görürsün" dedim. Çünkü nereye gittiğimizi bende bilmiyordum. Tamamen doğaçlama hareket ediyordum.

Sesli bi nefes verip arkasına yaslandı. Pes etmişti. Derin bir nefes alarak yola devam ettim. Onunla konuşabileceğim, ikimizden başka kimsenin olmayacağı bir yer arıyordum.

Sahile çıkan yola girdim. Sahile doğru sürüyor oluşum bu düşüncemle biraz uyuşmuyordu çünkü hafta sonları sahil çok kalabalık oluyordu. Ama benim asıl rotam sahil değildi.

Yaklaşık 6-7 dakika süren yolun ardından arabayı kenara çektim. Yade geldiğimiz yeri incelemekle meşgulken ben el frenini çekerek çoktan arabadan inmiştim. Benin aksime o daha sakin hareket ederek kapıyı açtı ve aynı sakinlikle arabadan indi.

Onu beklemeden sinir fışkıran adımlarımla birlikte önünde olduğumuz yazlık evin demir kapısını açmaya çalıştım. Şifreyi hızlı gireyim derken yanlış girince diğer elimi parmaklıkları andıran demir kapıya geçirdim. Gözlerimi kapayarak derin bir nefes aldım ve daha sakin hareketlerle şifreyi girdim. Kapı açılınca bahçeye doğru adım attım. O da peşimden gelmişti.

"Neden buradayız?"

"Bilmiyorum!"

Normalde sinirlerime hakim olmayı çok iyi başaran biriyken şu anda hiç bir şey beni sakinleştiremeyecek gibi geliyordu.

Dişlerimi dudaklarıma geçirip Yade'ye döndüm. Ve bu kez "konuşmak için" diye cevap verdim. Yutkundu. Beni daha önce bu kadar sinirli görmemiş oluşu şaşkınlığını açıklıyordu.

"Ne konuşacağız."

Hafif korkulu bir ifade ile kısık sesle konuştu. Bu kez bağırmamak için üstün bir çaba sarf ettim. Ve yine "bilmiyorum" diye yanıtladım onu.

Bilmiyordum ki.

Ne diyeceğimi, konuya nereden gireceğimi, konunun ne olduğunu bile bilmiyordum. Ben daha bana neler olduğunu bilmezken ona ne anlatabilirdim. Pes edip aklımı en çok kurcalayan soruyu sordum ona.

"O çocuk sevgilin mi?"

Kaşları havalandı. Ancak bu kısa bir süreliğine oldu. Havalanan kaşlarını hızlıca düzeltip çattıktan sonra "bunu neden soruyorsun" dedi. Haklıydı belkide. Ancak şu an olağanüstü bir sinire sahip olduğum için anlayış gösteremiyordum.

"Sevgilin mi diye sordum!"

Artık sabrı tükenmiş olmalıydı ki o da bağırmaya başladı.

"Bende açık açık sana ne bundan dedim!"

Elimi hırsla saç tellerimin arasına daldırdım. Kafamı sola çevirip soluklandıktan sonra tekrar ona döndüm. Bir adım yaklaşarak konuştum.

Abimin Kankası || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin