#2

9.8K 338 43
                                    

Kardeşimin mezarının başından kalktıktan sonra, mezarlığın çıkışına doğru yürümeye başladım. Okulların açılmasına bir hafta kalmış olduğundan dolayı, mezarlıktan sonra yeni okuluma kayıt yaptırmaya gitmem gerekiyordu.

O sırada mezarlığın önünden geçen bir taksiyi durdurdum ve içine bindim. Ardından "Kuzey Koleji'ne," dedim. Adam başını 'tamam' anlamında salladı.

Yol boyunca adam dikiz aynasından bana meraklı bakışlar atmıştı. Ağlamam ona tuhaf gelmiş olmalı, diye düşündüm. O sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle başımı telefonuma çevirdim. Burak bana okula kayıt yaptırmaya gelip gelmeyeceğimi sormuştu. Bende ona, geleceğimi belirten bir mesaj attıktan sonra telefonumu kapatıp başımı cama yasladım.

Adamın "Geldik," demesiyle başımı ona çevirdim. Taksinin parasını ödeyip arabadan indim ve yeni okuluma, yani Kuzey Koleji'ne doğru ilerlemeye başladım.

Bu okul gerçekten de çok büyüktü. Beş tane binadan oluşuyordu ve büyük bir bahçesi vardı. Anladığım kadarıyla solumda kalan ilk bina spor salonuydu -içinde oldukça büyük bir yüzme havuzunun da bulunucağı kadar büyüktü-, spor salonunun bir ilerisinde sanat için yapılmış bir bina vardı ve iki katlıydı -ilk katta resim, heykeltraşlık gibi şeyler. İkinci katta müzikle ilgili şeyler vardı-, hemen sağımda kalan bina yemekhaneydi, onun bir ilerisinde henüz ne olduğunu bilmediğim bir bina vardı, tam karşımda duran dört katlı bina ise asıl okul, yani liseli öğrencilerin bulunduğu yerdi. Dört katlı binanın ilk katında 9. Sınıflar, ikinci katında 10. Sınıflar, üçüncü katında 11. Sınıflar ve dördüncü katta -yani en üst kat- 12. Sınıflar bulunuyordu.

Okula doğru yürümeye başladım. Okulun bahçesi gerçekten de genişti. Tam kapıdan geçeceğim sırada, sırtımda hissettiğim ağırlıkla beraber yere düştüm. Gerçekten de birinin sırtıma atlamasını beklemiyordum.

Sırtımdaki kişi, ben ve o yere düşerken çığlık atmıştı. Sesi çok tanıdıktı. Etrafımızda kahkaha sesleri yankılanırken

"Arya! Senin yüzünden az daha ikimiz de ölüyorduk!" diye çemkirdi Melis.

"Kızım ben mi dedim sana gel sırtıma atla diye!" Bu sefer çemkiren bendim.
Birden Melisle göz göze geldik ve kahkaha atmaya başladık.

Etrafıma bakındım ve çetede olan arkadaşlarımızı gördüm. Onlara bakıp "Siz neden Melis'in tasmasını takmadınız. Bu kuduz," dedim elimle Melis'i göstererek. Ardından cümleme devam ettim. "az daha beni de kendini de öldürüyordu."

Benim bunu dememle kahkaha sesleri artmış, hatta seviye atlamıştı. Bu sırada Melis dudaklarını büzerek komik bir sesle konuştu "Ne yani?! Benim tasmamı takmayı unutmaları da mı benim hatam?!"

Gülmemi durdurup ayağa kalktım ve "Burak ve çetesi nerede?" dedim. Tam o sırada bir ses duyuldu.

"Tam arkanda!" diyerek bana seslendi Burak.

Ona baktığımda çetesinden yakın olduğu -hepimiz birbirimizi uzun süredir tanıyoruz, o yüzden hepimiz birbirimize yakınız- kişilerle gelmişti. Burak'a dönüp "Sonunda Burak hazretleri ve yandaşları aramıza teşrif edebildi." dedim. Burak ise hafif bir kahkaha atmakla yetindi.

O sırada Cem konuştu "Pekala gençler okula yazılacak mıyız? Yoksa burada kök mü salacağız?" Cem'in bunu söylemesiyle hepimiz okulun danışmasına doğru ilerlemeye başladık. Biz danışmaya ilerlerken etraftaki insanların hepsi bize bakıyordu. Tabi on kişi olup etrafta sürü gibi gezinince bakmaları gayet normaldi.

***

Herkes kayıt yaptırma işlemini bitirmişti. Tabi bu süreçte hepimizin canı çıkmıştı. Dört saat. Tam olarak dört saattir bu okulda kayıt işlemleriyle uğraşıyoruz, diye düşündüm.

Melekler ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin