#16

5.1K 219 70
                                    

Herkese merhaba! Biliyorum, önceki bölümü çok muhteşem(!) bir yerde bitirdim. Umarım kızmamışsınızdır :)
Neyse, hadi bölüme geçelim!

Ardından Emir'e doğru elimi uzattım. "Önce anahtarımı ver."

Emir muzip bir şekilde sırıttı.
"Ah be. Yakalandım."

Sonra elini cebinden cıkarıp anahtarı avucuma bıraktı.
"Teşekkürler." Dedim. Ardından, hâlâ orada dikilmekte olan Emir'in suratına kapıyı kapattım. Gerçekten yoğun bir gün olmuştu. Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı. Tam yatak odasına gitmek için merdivenlere yöneldiğim sırada, aklıma gelen şeyle duraksadım.

Ben hâlâ bahçeyi ve çatı katını temizlemedim!

Ali Rıza'dan

Hastaneden çıkmış, evime dönüyordum. Kurşun elimi sıyırmıştı.

Sanırım, Kaya o kadar da iyi bir nişancı değilmiş.

Yollardan geçerken bir yandan da o anı düşünüyordum. Aslında onu vurmayacaktım. Onu korkutmak için silahı kaldırıma sıkacaktım.  Eğer o Akrep bozuntusu olmasaydı, Arya şu anda yanımda olurdu.

Arabanın durmasıyla villamın önünde olduğumu fark ettim. Arabadan inip eve doğru ilerledim. Ben kapıya yaklaştığımda hizmetçi kapıyı açmıştı bile. Kapıdan içeri girip yemek odasına yöneldim. Odadan içeri girdiğimde, oğullarımın çoktan uzun masanın iki tarafına karşlıklı olarak oturmuş olduklarına gördüm. Masanın başına oturdum.

Oğullarımdan ikisi de bana bakıyordu. Büyük oğluma, yani Murat'a dönüp konuştum.
"Bu gün şirkette işler nasıldı oğlum?"
"Gayet iyiydi baba."

Ardından küçk oğluma döndüm.
"Evlat, seninle bir şey konuşmalıyız."
"Tabi baba."
"Biliyorum, okulların başlamasına çok az kaldı. Ancak, bu sene 12. Sınıfsın ve daha iyi bir eğitim almanı istiyorum. Bu güzden seni başka bir okula kayıt ettireceğim."
"Olur baba. Peki hangi okul?"

Hafifçe gülümseyerek oğluma baktım. "Kuzey Koleji." Dedim.
Oğlum onaylarcasına başını salladı.

Ardından yemek yemeğe başladık. Gözüm masanın diğer ucuna takıldı. Karım, eğer şu anda burada olsaydı, bu masada, beş kişi olarak oturuyor olacaktık. Ama ne yazık ki, yoktu. Ve bir daha da asla olmayacaktı.

Arya'dan

Çatıyı temizlemeyi bitirdikten sonra kendimi direkt yatağıma atmıştım. O sırada aklıma gelen gerçekle kendimi öldürmek istedim. İki gün sonra okullar açılıyor. Yani yarın tatilin son günü.

Yatakta yatmaya devam ederek bu gün olanları düşündüm. Bundan böyle anahtarımı daha zor bulunabilecek bir yere saklamalıyım. Bir de havuzu temizlemesi için birini tutmalıydım.

Göz kapaklarım yavaşça kapanırken uykuya daldım.

Burak'tan

Melis getirdiği yeni buz torbasını aniden karnımın üzerine koyunca acıyla inledim. Melis hemen buzu çekip korkuyla bana baktı.
"Affedersin. Canını mı yaktım?"
"Hayır. Sadece buzu aniden koyunca biraz sızladı."

Melis bu sefer buzu daha yavaşça koydu.
"İyi misin?"
"Birkaç morluk, kızarıklık ve yara dışında, evet. İyiyim."

Melis hafifçe gülümseyerek bana baktı. Gülümseyince gerçekten de çok tatlı oluyordu. Bende ona hafifçe gülümsedim.

Melis elimi tuttu ve güç vermek istercesine sıktı. Ama bu güç vermek dışında da bazı şeylere sebep olmuştu.

Bende onun elini sıktım ve baş parmağımla yavaşça elinin üzerini okşadım. Melis bana parıldayan gözlerle bakmaya başladığında, benimde ondan aşağı kalır bir yanım olmadığına emindim.

Herkese merhaba arkadaşlar! Yine ben! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir! Ve umarım bölümü beğenmişsinizdir :)

Soru:
Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Soru:
Burak ve Melis hakkında ne düşünüyorsunuz?













...........................................................

Melekler ÇetesiWhere stories live. Discover now