#31

3.8K 183 66
                                    

Duyduğum çığlıkla beraber yerimden sıçrayarak kalktım ve etrafıma bakınmaya başladım. Melis yoktu!
"Melis? Nerdesin?" Diye seslendim. O sırada Melis koşarak bahçe kapısından içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı. Nefes nefese kalmıştı ve saçları darmadağnıktı. Yanına ilerledim.
"Melis? Ne oldu?"

Melis nefesini düzenlemeye çalışarak konuştu. "Kuş saldırdı."
Şaşkınca ona baktım. "Kuş mu?"
"Evet, kuş."
"Hayvana ne yaptın da kara listesinde ilk sırayı aldın?"
"Hiçbir şey. Bahçeye dolaşmaya çıkmıştım ve birden saçlarım saldırdı."

O sırada Melis'in kafasında gördüğüm şeyle kahkaha atmaya başladım. Kahkahalarımın arasından zar zor konuşabiliyordum.
"Kuşun sana neden saldırdığı çok belli bence. Kafanda mısır kalmış." Dedim. Ben kahkaha atmaya devam ederken Melis de iğrenir gibi sesler çıkararak saçını silkelemeye başladı. En sonunda mısırdan kurtulduğunda bana döndü.
"Şu saldırıdan sonra duş almam gerek." Dedi.
Onu kafamla onayladım. Alt kattan bir kapıyı gösterdim. "Orda duş alabilirsin. Askılarda da yedek havlu vardır." Dedim.

Melis beni başıyla onaylayarak banyoya girdi. Ben ise üst kata çıktım ve kendi odama girip duş aldım.

Duştan çıkıp üzerimi giyindim. Elime Melis için de kıyafet alıp aşağı indim. Melis banyodan çıkmış havluya sarılı şekilde duruyordu. Kıyafetleri ona verdim.
"Bunları giyebilirsin."

Melis başıyla onaylayıp banyoya girdi. Birkaç dakika sonra da giyinmiş bir şekilde çıktı. Beraber evden çıktık ve Melis'in arabasına bindik. Melis arabayı çalıştırdı ve okula doğru sürmeye başladı.

***

Kafamı sıkıntıyla masaya çarpmaya başladım. O sırada masayla başımın arasına bir el girdi.
"Kafanı çarpmaya devam edersen boynuzun çıkacak." Dedi Yiğit. Ona yan bir bakış attım. Ardından oflayarak arkama yaslandım.

Şu anda kantinde dört kişi oturuyorduk. Ben, Yiğit, Burak ve Melis. Yiğit'e çabuk ısınmışlardı ve bu iyi bir şeydi. Normalde okula gelir gelmez Emir'i ne öğrendiğini hemen söylemesi için tehtid edecektim. Ama işe bakın ki okulda değil!

Sıkıntıyla ofladığımda Burak konuştu.
"Sen iyi misin? Baya bi' sıkıntılı gözüküyorsun."
"Sıkılıyorum." Dedim sızlanarak. Gerçekten de gün geçmemişti ve Emir'in ne öğrendiğini merak ettiğimden içim içimi yiyordu. Neyse ki son tenefüsteydik de okulun bitmesi yakındı.

"Sıkıldığın için mi saçlarını yolarcasına çekiştiriyorsun?" Diye sordu Yiğit. Ellerime baktığımda gerçekten de saçımı çektiğimi fark ettim. Ellerimi saçlarımdan çekip kucağıma koydum. O sırada zilin çaldığını duyunca ayaklandık ve sınıflara ilerlemeye başladık. Koridora geldiğimizde Melis ve Burak aynı anda "Görüşürüz." Dedi. İlerledikleri sırada Burak'ın, kolunu Melis'in omzuna attığını gördüğümde sırıtmaya başladım.
"Onlar sevgili falan mı?" Dedi Yiğit.

Başımı onaylamazca salladım. "Hayır, değiller. Ama bence olmalılar." Dedim. Yüzümdeki sırıtış hâlâ silinmemişti. Yiğit'le beraber sınıfa ilerlediğimiz sırada ona döndüm. "Sende var mı sevgili işleri?"
Gülümseyerek bana baktı.
"Gibi gibi." Dedi.
O sırada sınıfa girdigimizde ona döndüm.
"Nasıl 'gibi gibi'? Doğru düzgün cevap versene." Dediğim sırada sıraya oturmuştuk. Sırıtmaya başladı.
"Samimi olduğum biri var. Ama... emin değilim." Dedi.
"İsmi ne?"
"Boş ver."

Omuz silkip önüme döndüm. O sırada da sınıfa öğretmen girdi. Son dersi uyuyarak geçirmeye karar verdim ve başımı sıraya yasladım.

Omzumdan dürtülmemle kafamı kaldırdım. Gördüğüm kişiyle umursamadan başımı tekrar sıraya gömdüm.
"Hadi." Dedi.
Umursamadan omuz silktim. O sırada havalanmamla ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı ve ellerimi boynuna doladım.
"Emir! İndir beni!"
"Hayır."
Sinirle sırtına bir yumruk atmaya başladığımda hiç umursamadan sınıfın çıkışına ilerlemeye başladı. Şimdi fark ettim de, okul boştu. Muhtemelen son ders bitmişti ve ben uyumaya devam etmiştim.
"Ne öğrendiğimi merak ediyorsan sırtımı yumruklamayı kes." Dedi. Sinirle son bir yumruk atıp durdum. O sırada okulun bahçesine gelmiştik. Arabasına doğru ilerlerken sordum.
"Nereye gidiyoruz?"
"Konuşabileceğimiz bir yere." Dedi.

Melekler ÇetesiWhere stories live. Discover now