#29

4.1K 198 8
                                    

Arya'dan

Birbirimize bakmayı kestiğimizde konuşmaya başladım.
"Telefonları sessize alıp arabada bırakalım. Herhangi bir riski göze alamayız."
Telefonumu çıkardım ve sessize alıp arabanın arka koltuğuna bıraktım. Diğerleri de benimle aynı şeyi yapmıştı.
"İki gruba ayrılalım." Dedi Burak. İki farklı çete olarak gruplara ayrıldık.

"Biz içeri gireriz. Siz de dışarıdaki adamları halledersiniz." Dedi Melis. Burak başıyla onayladığında fabrikaya doğru yürümeye başladık. Fabrikanın yakınlarına geldiğimizde etrafımıza bakındık. Görünürde biri yoktu.
"Burada ayrılalım." Dedim fısıldıyarak. Kafalarıyla onayladıklarında biz de fabrikanın arkasına, yangım merdivenlerine doğru ilerlemeye başladık. Merdivenlerin başına geldiğimizde demir parmaklıklı kapıyı ses çıkarmayarak açtım. Kenara geçtim ve geçmelerini bekledim. Hepsi merdivenleri çıkmaya başlayınca kapıyı kapattım ve bende çıkmaya başladım. Hava karanlık olduğundan ve üzerimizde de sadece gözlerimizi ve parmaklarımızı açık bırakacak şekilde siyah kıyafetler olduğundan, gizlenmek kolaydı.

Merdivenlerin sonuna geldiğimizde karşımıza yine demir bir kapı çıkmıştı. Kapıyı ittirerek açtım ve hepimiz içeri girdik. Ardından kapıyı kapattık. Şu an bir üst kattaydık, yani balkon olan kısımda. Demirliklere yaklaşıp aşağı baktım. Etrafta kimse gözükmüyordu. Alt katı, üst katın -şu anda bulunduğumuz kat- ortasında bulunan kare şeklindeki delikten görüyorduk. Bu tarafta ve karşı tarafta aşağı inen merdivenler vardı.

Bizimkilere döndüm. "Yanında kol saati olan var mı?"
"Bende var." Dedi Defne.
"Peki saat kaç?"
"On buçuk." Dedi.
"Değiş tokuş gece yarısında gerçeklestirilecek olsa bile silahları getiriecek olan kişiler muhtemelen erken gelirler. Alıcıyı bekletme gibi bir riske gireceklerini zannetmiyorum. Tahminimce saat onbir, onbir buçuk gibi burada olurlar." Dedim. Sonra Melis'e döndüm. "Melis, gözcülük yapabilir misin?"
"Tabi." Dedi ve demir kapıyı açıp yangın merdivenlerine oturdu.

"Onlar gelene kadar bari biz de oturup bekleyelim." Dedi Cem ve kendini yere bıraktı.
Bu çocuk doğuştan rahat.

Hemen ardından Batu da yere oturunca gözlerimi devirmeden edemedim.
"Ne kadar rahat insanlarsınız siz ya." Dedi Defne. Resmen içimden geçen düşüncelerin dışa vurumunu yapmıştı.
"Ne yapalım? Bir saat boyunca put gibi ayakta mı dikilelim?"

Defne bir an düşünür gibi oldu. Hemen ardından "Haklısın," dedi ve o da yere oturdu. Gülerek bende yere oturdum ve bağdaş kurdum.
"Plan ne? Geldiklerinde ne yapacağız?" Dedi Batu. O anda hepsinin bakışları bana döndü. Melis bile yangın merdivenlerinde yere oturmuş bana bakıyordu. Kapıyı açık bıraktığı için duymuştu.

"Onlar geldiklerinde bekleyeceğiz. Saldırmak için işaretimiz, kapıların kapanması olacak. Burak'lar kapıları kapatıp kilitledikten sonra siz karşı merdivenlere geçeceksiniz." Dedim Batu'yu ve Cem'i işaret ederek. Ardından konuşmaya devam ettim. "Ben size işaret verdiğimde merdivenlerden ineceğiz. Ardından adamları halledip bağlayacağız. Sonra adamlardan birinin telefonuyla polisi arayıp ihbar edeceğiz. Ve yangın merdivenlerinden çıkıp gideceğiz. Plan bu."

Kafalarıyla onayladılar. Sonrasında sohbet etmeye başladılar. Ancak ben konudan tamamen uzak bir şekilde yere bakıyordum. Yakalanma ihtimalimiz beni korkutuyordu. Eğer yakalanırsak, bana bir şey olması önemli değildi. Önemli olan arkadaşlarıma bir şey olmamasıydı.

Ne kadar süre öylece yere baktım bilmiyorum ama beni düşüncelerden çıkartan şey, Melis'in demir kapıyı kapamasıydı.
"Az önce fabrikanın önüne iki araba geldi ve arabaların birinden beş diğerinden iki kişi çıktı. Toplam yedi kişiler. O iki kişi de arabalarının arka koltuğundan büyük bir demir sandık çıkardı. Silahlar o sandığın içinde olmalı." Dedi Melis.
"Tamam şimdi içeri gelecek olmalılar. Gölgelerde kalın." Dedim.

Melekler ÇetesiWhere stories live. Discover now