#27

4.5K 194 39
                                    

Arya'dan

Sehpanın üzerine serdiğimiz kağıda baktım. Bu, silah kaçakçılarının değiş tokuşu yapacağı fabrikanın krokisiydi. Batu, onların bilgisayarını hackledikten sonra silahların getirileceği fabrikanın krokisini çıkartmıştı.

Şu anda da o odaya nasıl girebileceğimizi düşünüyorduk. Silahları oraya yarın akşam getireceklerdi. Ve biz, onları yakalamak istiyorsak değiş tokuşu yapacakları sırada orada bulunmalıydık.

Elimdeki kalemin arkasını dişlerken bir anda durdum. Kağıdın üzerine eğildim ve odanın üzerine bir çarpı işareti koydum.
"Onlar oradayken orda olmalıyız. Ama aynı zamanda da görülmemeliyiz, değil mi?"
"Evet" dedi Naz.
"O zaman neden şöyle yapmıyoruz," dedim ve odada bir üst katta bulunan balkonları kalemle yuvarlak içine aldım. "Onların oraya gelene kadar bir kısmımız yangın merdivenlerinde bekler. Fabrikaya geldiklerinde de yangın merdivenlerinden tırmanırız ve camdan üst kata geçeriz. Tahminimce fabrikanın önüne koruma koyacaklar. Bu yüzden, diğer kısmımız önce dışarıdaki adamları halleder. Sonra da kapıları kitlerler." Dedim ve bu sefer de odanın iki tarafındaki kapıları işaretledim. "Değiş tokuşu yapanlar içeride kalınca da, diğerleri yanımıza gelir ve onları haklarız. Sonra da polisi ararız."
"Mantıklı." Dedi Burak.
"O zaman, yarın okuldan sonra hazırlanıp işe koyuluruz." Dedi Batu.

Herkesten onaylayan mırıltılar çıktı.
Burak esneyerek konuştu. "Planı yaptıysak, artık gidip uyuyabilir miyiz?"

Hepimiz gülmeye başladık.
"Burak haklı. Artık evlere dağılmalıyız. Saat gecenin üçü oldu." Dedim.

Ayağa kalktığımda Melis de benimle beraber kalktı. Melis'le kapıdan çıktık, gidip asansöre bindik ve en alt katın düğmesine bastım.

Asansör durduğunda indik ve apartmandan çıktık. Melis, arabaya bindiğimizde arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Evimin önüne geldiğinde Melis arabayı durdurdu. Arabadan indim ve eve girdim. Odama gittim ve üzerimi bile değiştirmeden kendimi yatağa attım. Gözlerim yavaşça kapanırken kendimi uykuya teslim ettim.

***

Gözlerimi açtığımda vücudumun yarısı yataktan sarkmış durumdaydı. Yatağa tutunarak ayağa kalktım. Telefonumu alıp saate baktığımda, alarmımım çalmasına daha bir saat olduğunu gördüm.

Banyoya ilerledim ve içeri girdim. Isınması için suyu açtım. Kıyafetlerimden kurtulduktan sonra suyun altına girdim. Vücudumdan akıp giden sıcak su, her geçen dakikada beni biraz daha rahatlatıyordu.

Elime şampuan sıktım ve saçlarımı yıkamaya başladım. Sonra da vücudumu.

İşim bittikten sonra banyodan çıktım ve bir havluyu vücuduma doladım. Kurulandıktan sonra siyah bir pantolun ve tişört giydim. Etrafıma bakındım ancak çantamı göremedim. Aklıma gelen şeyle ofladım. Çantam okulda kalmıştı. Üstelik arabam da oradaydı!

Evin anahtarını alıp cebime attım ve merdivenlerden indim. Evden dışarı çıktım ve sokakta gözlerimi gezdirdim. Okula yürüyerek gitsem bir yerlerim eksilmez herhalde.

Sokağın sağ tarafına doğru ilerlemeye başladım. Yollarda ilerlerken bir yandan da etrafıma bakınıyor, sokağı keşfediyordum. Biraz daha ilerledikten sonra gözüme bi' park takıldı. Demek burada park da varmış.

Bir süre sonra okulun önüne gelmiştim. Bahçeye girdim ve ilerlemeye başladım. Dersin başlamasına daha yarım saat olduğundan, şu ne olduğunu bilmediğim binaya bakmaya karar verdim.

Binaya girdiğimde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Burası kocaman bir kütüphaneydi! Sanırım tenefüslerimi nerede geçireceğim belli oldu.

Melekler ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin