Bölüm 13

495 67 101
                                    

 ''hepsi geçecek yanında olacağım.'' Daha sonra onu kendine çekip kollarını beline doladı.

Jongin bu temasa şaşırsada burnuna dolan cennet kokusu ile kafasını daha çok onun boynuna gömüp gözyaşlarını serbest bıraktı.Dolu dolu ağlmak, içinde bunca zaman biriktirdiği o yaşları geniş omuzlara bırakmak,tüm acı ve stresin vücudunu terk etmesini istiyordu.Onun şuan teselliye falan ihtiyacı yoktu.
Tek isteği birinin ona çıkıp' her şey iyi olacak jongin,hepsi yoluna girecek'demesiydi.

Gözyaşları istemsiz düşüyor,Sehun'un okul gömleğini ıslatıyordu. Bununla beraber belinde hissettiği eller de kalbini hızlı hızlı çarpıtıyordu.Aynı anda hem üzgün hem de bu denli heyecanlı hissetmesini algılayamıyor,bu yeni ve yabancı hisler sırtına daha fazla yük ekliyordu.

Sehun ona' yanındayım' dercesine kollarını sıkıyor,saçlarına ufak ama jongin'in hissetmediği öpücükler bırakıyordu.

Jongin artık ayrılmaları gerktiğini anladığında kafasını usulca kaldırıp kızaran ve ona göre çirkin olan yüzünü Sehun görmesin diye sakladı.

Kapısı birkaç defa açılan asansöre iç çeke çeke bindi.Sehun, Jongin'in bu aniden gelen anlamsız davranışlarına anlam veremiyordu.Tüm bu anlamsız tavırların nedeni ufacık bir özlem olamazdı ona göre. Daha fazlası vardı ve Jongin, Sehun ile paylaşmak istemiyordu.

Ikisinin iyiliği açısından kurcalammaya karar verdi ve  asansöre binip kapının kapanmasını bekledi.

Jongin kendine çeki düzen vermesi gerektğini sürekli ona bakış atan ve bir şeyde kararsız kalmış Sehun'un bakışları anlatmıştı.iç çeke çeke akan burnunu çekip çöken omzunun dikleştirerek yüzüne acı bir gülümseme yerleştirdi.

'Hadi ama Jongin. Dünyanın sonu değil.' diye kendini telkin etti.

'Sadece imkansız birine aşık oldun...'

*********

''Hyung bizim için bir masa tut geliyorum.''

Sehun ikisi için içecek almaya giderken Jongin ayaklarını sürüryerek boş bulduğu bir masaya geçti ve oturdu.

Başı çokça ağladığı için çatlıyor gibiydi. Kafasını elleri arasına alıp derin bir nefes verdi.

Her ne yapıyorsa saçmalıyordu. Bunun farkındaydı ama elinde değildi. Çok şey istemiyordu. Sadece bir karşılık ya da ona olan bu her ne ise daha ileri gitmeden bitmesini...

Biraz kafası dağılsın diye masada duran menüyü alıp bakındı. Gördüğü yabancı isimler ile kaşları çatıldı.

'Neyin ne olduğuunu bilmiyorum.'diye mırıldandı.

Önüne bırakılan tepsi ile kafasını menüden kaldırıp ilah gibi parıldayan Sehun'a baktı.
Yüzünde yine o buz gibi duran ifade vardı.

'Bana hiçbir zaman o kıza güldüğü gibi gülmeyecek.'

Gözlerinin yine dolmaması için kafasını salayıp önünde duran limonatayı alarak yudumladı.

''Teşekkür ederim''dedi ve karşılığında bir gülümseme bekledi.Ama aldığı sadece ufak bir ''evet''ten ibaretti.

Hep hayal ederdi bir arkadaşı ile yemek yemeyi,beraber eve gitmeyi ,beraber takılmayı.. Şimdi dönüp baktığında bunu yapacak kimse olmamıştı hayatında. Son zamanlarda bunların hepsini Sehun ile yapmak belki de bu duygularını tetiklemişti.

Peki öyleyse bu akadaşça bir dürtü olmaz mıydı?

Jongin,onu öpmek istiyordu, elini tutmayı ona sarılmayı onunla uyumayı....bunu arkdaşlar yapmazdı değil mi?

ᶜʰᵉʳʳʸ ᵇˡᵒˢˢᵒᵐˢ ᵃᶠᵗᵉʳ ʷᶤᶰᵗᵉʳ/ ˢᵉᵏᵃᶤ Where stories live. Discover now