bölüm 14

500 69 153
                                    

"Günaydın Jongin."dedi bayan Oh içeri yüzünde güler açan Jongin'i görünce.

"Oldukça mutlu görünüyorsun? Seni böylesine mutlu eden nedeni bilmek isterim."

Mutlu mu? Mutlu kelimesi Jongin'in içinde tepinen gergedan sürüsünü anlatmaya uygun bir kelime değildi.
Sehun'un yumuşak dudaklarının üzerinde bıraktığı o tatlı his aklına gelince tepinmek istiyordu.Dipsiz bir ormanda delice koşup delice bağırmak gibiydi.Ufacık bir öpücüğün onu bu hale getirmesi olağandışıydı.
Cevap bekleyen teyzesine dönüp

"Iyi bir uyku ile mutlu sabahlar " diye kıkırdadı.

Bayan Oh gülünce gözleri kısılan Jongin'i yüzünde tatlı bir tebessüm ile izledi.Jongin'i uzun zamandır böyle mutlu görmemişti.Her ne oluyorsa ona iyi geldiği kesindi.Bunun devam etmesini,ve oğlu kadar sevdiği Jongin'i böyle mutlu görmeyi diledi.

"Çok tatlısın Jongin"dedi ve elindeki kahvaltı tabağını masaya bıraktı.

"Sehun hala uyanmamış, ben masayı kurana kadar onu çağırmaya ne dersin?"

Jongin,aldığı komut ile biraz paniğe kapıldı.Dün olanlardan sonra eve gelince sehun hiçbir şey olamamış gibi davranmış,ama arada Jongin'e kaçamak bakışlar atıp gülümsemişti.Soğuk bir gülümsemeydi.İçten değildi ,yine de gülümsemeydi.Bununla bile yetinecek seviyedeydi.

Casaretini toplayıp derin bir nefes aldı ve içini görmediği odanın kapısının önünde durdu.7 yıldır burada yaşıyor olmasına rağmen Sehun'un odasını bir kere olsun görmemişti.Görmek istese bile Sehun tarfından engellenmişti.O odada bir şey mi saklıyor diye sürekli düşünsede, şimdilik bu düşünceyi bir kenara ittip yanaklarını şişirdi.Kalbi heyecanla deli gibi atıyor,nefesini kesiyordu.Gözlerini yumup bu heyacan hissinim geçmesini istedi.Geri dönüş alamayacağı bir istek olduğunu biliyordu.

Hafif yumruk yaptığı eliyle kapıyı tıklattı.Biraz sonra kapı yavaşça açılmış yeni banyodan çıkmış altında sadece havlu ile duran beyaz tenli kaslı bir Sehun belirmişti.

Jongin'in gözleri sonuna kadar açıldı.Ağzı düşmek için bu zamanı bekliyormuş gibi kocaman açılmıştı. Gözleri İstemsizce beyaz tende dolanıyordu.Her bir ayrıntıyı ezberlemek isteyen bir his işini kapladı.Yüzü yavaş yavaş kırmızıya dönerken sesli bir şekilde yutkundu.Çıkan sesin Sehun'un kulaklarına kadar ulaştığına emindi.Buna lanet etti.

Sehun yüzü kızaran ve açlıkla vücudunu süzen Jongin ile sinsice sırıttı.Kapıyı biraz daha aralayıp Jongin'in bedenini daha çok görmesini sağladı.Boynundaki havlu ile saçlarını kurularken yüzüne oyuncu bir ifade yerleştirip

"Jongin Hyung bir şey mi oldu?" diye sordu.

Jongin kızaran yüzü ve tam kaslarında duran bakışlarını zorlukla ordan çekerek Sehun'un mükemmel yüzüne çıkardı.Dili damağı kurumuş gibi hissediyordu.Sabah sabah bu kadar adrenalin ona iyi gelmiyordu.

Sesinin yeterince güçlü çıkmasını umarak "teyzem seni kahvaltıya çağırmamı istedi " dedi.

Sehun kafasını olumlu anlamda sallayıp kapıyı kapatma gereği duymadan havluyu sandalyenin üzerine bıraktı.Bilerek mi yapıyordu?meçhuldü.

Jongin gidip gitmemek arasında kalmıştı.Bir yanı akıl ve ruh sağlığı için gitmek isterken, içindeki yaramaz yanı burda kalıp manzaranın tadını çıkarmak istiyordu.Gözleri ihtiyaçla uzun bedeni süzerken aşağılarda da hareketlenme olmuştu.Lanet ederek saklamaya çalıştı.

"Hyung! Hasta mısın? Bu aralar fazlaca kızarıyorsun?"

Jongin duyduğu kelimeler ile elleri aceleyle yüzüne gitti.Çok fazla belli ediyordu.Sehun'un havluyu belinden indirdiğini görünce bu görüntü için yeterince cesaretli olmadığını anlayıp kafasını aşağı eğdi.

ᶜʰᵉʳʳʸ ᵇˡᵒˢˢᵒᵐˢ ᵃᶠᵗᵉʳ ʷᶤᶰᵗᵉʳ/ ˢᵉᵏᵃᶤ Where stories live. Discover now