Bölüm 16

471 58 123
                                    

"Hadi gidelim"

Jongin yüzünde çocuksu bir tebessüm ile kalkıp Sehun'un yanında yer alırken Sehun onun bu tatlı tavırlarına gülmeden edemedi.Gerçi Jongin ne yapsa Sehun'un gözüne tatlı geliyordu.Ellerini atıp yumuşacık saçlarını okşamak,onunla eglenmek istedi.Sonra okulda olduğu gerçeği aklına gelince Bunu en iyi nerde yapabilirm?" diye düşündü.

Evde annesi, okulda birilerinin görme düşüncesi onu tedirgin ediyordu. Aslında Sehun insanların ne diyeceğini ya da ne düşüneceğini umursayan bir insan değildi, ama Jongin öyleydi.Onu huzursuz edip kendinden uzak tutmamak için biraz daha temkinli davranması gerekiyordu.Yine de tüm bu olumsuzluklar onunla oynamak,tatlı yüzünü kızartmak isteğini dindirmiyordu.Sabahki olay gibi onu köseye sıkıştırmak,hızlanan kalbinin sesini duymak istiyordu.Aklını binlerce olasılık kurcalarken kantine yaklaştıklarını farketti.

Kantine vardıklarında oluşan kalabalık ile ikiside surat astı.Her ikiside kalabalığı sevmeyen tiplerdi. Bu yüzden Jongin aklına gelen fikir ile gülümserken yalnız kalmak istediğinde gidip kafa dinlediği,daha çok ağladığı yere götürmek istedi Sehun'u.

"Şey Sehun.." Sehun söylemek istediği şeyi bir türlü söyleyemeyen Jongin'e bakıp devam etmesi için gülümsedi.Hala onunlayken neden böyle tedirgin hissettiğini, ya da söylemek istediğini gevelemeden ,açıkça söyleyememsini anlayamıyordu.

"Biliyorsun kalabalık ortamları pek sevmem.Benim hep yalnız takıldığım bir yer var oraya gelmek ister misin?"

Sehun nasıl yanlız kalacağını düşünürken ayağına gelen fırsatı tepmek istemedi.Zaten o da yalnız kalmak için firsat kolluyor ,nereye gitsek diye aklındaki tüm olasılıkları gözden geçiriyordu.

"Ohh~ Bu süper fikir. Ben de kalabalığı pek sevmem burda bekle yiyecek bir şeyler alıp geleceğim"

Sehun kantin tarafina doğru ilerlerken Jongin köşede duran pencere pervazına yaslanıp Sehun'u izledi .Daha düne kadar imkansız aşka tutuldum diye ağlayıp sızlanırken, şimdi ise birlikte vakit geçirmek için çaba sarfediyorlardı.Olurda Sehun bir gün Jongin ona duygularını açıkladığında onu geri çevirirse,nasıl dayanacağını bilemedi.Iki dakika görmese bile özlüyordu.Sehun onun etrfındayken her şey toz pembe gibiydi.Bulutlar pembe,agaçlar pembe ,kuşlar pembe...

Sehun elinde kramalı ekmek ile çıkageldiğinde Jongin buna gülmeden edemedi.Aralarında etkileşimi sağlayan araç gibi olmuştu bu kramalı ekmek.Hayatının önemli bir kısmını etkileyen bir araç...

Ona uzatılan ekmeği yüzünde yaramaz bir gülümseme ile alıp önden yürüyen sehun'un yanına geçti.

"Ne zaman kantine gelsek nedense kramalı ekmek alacağını biliyorum."

Sehun yan sırıtışla ona bakarken kantinen çıkmalarını fırsat bilip kolunu Jongin'in boynuna dolayıp onu kendine çekti.Bu aralar fazla cüretkar davrandığının farkındaydı. Yine de bunu umursamadı.çünkü artık içinden nasıl geliyorsa öyle davranacaktı.

"Çünkü pastayı sevdiğin kadar kremalı ekmeği de seviyorsun." dedi ve havalı olduğunu düşündüğü bir gülümseme sundu.

Jongin onu kendisine çekip kolunu boynuna dolayan ve burnuna dolan muhteşem koku ile mest oldu.Artık şaşırmaktan çok fazla yorulduğu için ve Sehun'un bu tarz bir hareket yapacağını beklediği için daha rahat davranmaya karar verdi.şaşkınlık geçsede kızaran ve yanan yüzüne birde heyecandan atan kalbi eklenmeyi geciktirmedi.Bunlar Sehun yakınlarda olduğunda oluşan şeylerdi ve bunlara da alışmak zorundaydı.

"Çok tatlısın Hyung.Hele ki yüzün kızardığında" dedi Sehun ve onu daha çok kendisine çekerken burnunu kafasına dayayıp güzel kokuyu içine çekti
"Kokunu da seviyorum" diye mırıldandı.

ᶜʰᵉʳʳʸ ᵇˡᵒˢˢᵒᵐˢ ᵃᶠᵗᵉʳ ʷᶤᶰᵗᵉʳ/ ˢᵉᵏᵃᶤ Donde viven las historias. Descúbrelo ahora