66. Bölüm "İNTİBAH"

18.5K 928 164
                                    



O gün yüz hatlarımı geren ve bütün canlılığımı emen şaibeli his, yataktan çıktığım andan itibaren içime karışarak bir an olsun bedenimden ayrılmamıştı. Yüz ifademi allak bullak ediyor ve karnımın da sıkıntıyla kasılmasına sebep oluyordu, eminim ki dışarıdan hastalıklı gibi gözüküyordum. Tam bir teşhis koymak mümkün görünmüyordu; neydi bu, bir heyecan mı, gerginlik mi yoksa adrenalin mi?

Hepsi kulağa mantıklı geliyordu ancak aynı zamanda yetersiz gibiydiler de. Zihnimden geçen düşünce silsilesinin oluşturduğu dalgaya vücudum da uyum sağlıyor ve zaman zaman kasılıp gevşeyerek ipleri eline alıyordu. Sakinleşmenin bir türlü yolunu bulamamıştım, evlilik fikrine kendimi kaptırdığım andan beri planımın gerçekleşmesini beklediğim her bölümü benim için heyecan verici olmuştu fakat bu çok daha farklı, çok daha mühim olanıydı.

Abim ve babamı aylar sonra karşılaştırıyorduk. Belki yaşadığım hislerin ailevi bağlarımı ilgilendiren bir durum olmasından da bu denli şiddetli olduğu söylenebilirdi ancak evlilik konusunu hatırlayınca karnımın büsbütün kasıldığını hissediyordum. Babam her açıdan zor lokmaydı. Abimle bir türlü barışmayan yıldızıyla ikisinin ilişkisi açısından da, bana karşı herkesten çok olan söz hakkı ve otoritesiyle evlilik açısından da bana hiç yardımcı olacak gibi durmuyordu.

Kendimi her ne kadar rahatlatmaya çalışsam da bir türlü tam anlamıyla başaramamıştım. Babamın vereceği tepkileri kestiremiyordum ve hayalimin dışında bir cevapla karşılaşmam çok mümkün gözüküyordu. Endişeyle dudaklarımı dişlerken en azından orada soğukkanlı olabilmeyi diledim ve kendimi motive etmeye çalıştım: Şimdiye kadar hangi tahminim gerçek olmamıştı ki? Ayrıca kafamdaki planı mantık çerçevesinde kurmuş ve makul ilerlemelerle derinleştirmiştim. Kafamda olabilirliği varken şimdi niye olmayacaktı?

Abimin mekanına gittiğimiz günün ertesi günü Cengiz ve ben okulda baş başa verip bugünü konuşmuştuk. Gerilim yükseldiğinde veya yükseleceğini hissettiğimizde hemen müdahale edecek, buna izin vermemek ve doğru iletişim kurabilmeleri konusunda titiz davranacaktık. Her şey konuşulacaktı ve abim olanları babamdan dinleyince iyiden iyiye yumuşayacaktı. Annesinin de çok yardımcı olacağını söylemişti Cengiz.

Hemen müsait oldukları bir gün belirlemeye karar verdiğimizde ertesi gün Cengiz'in annesinden herhangi bir günün olabileceği cevabı gelmişti ve ben bunun üzerine abimle konuştuğumda altı gün sonraya tarih koymuştu. O günden bugüne içim içime sığmıyor, geceleri uyumadan önce kendi kendime soru sorup cevaplamaktan ve teori üretmekten bitap düşüyordum. Hakan durumun farkındaydı ama bu halime bir ölçüde etki edebiliyordu. Bana ne kadar akışına bırakmamı, dakikalarca düşünmemin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini söylese de ben beklenmedik bir durumla karşılaşıp kalakalmamak için olabilecek bütün ihtimalleri düşünmeye çalışıyordum.

Çünkü bu randevuya önem katan bir başka unsur da her şey yolunda giderse eğer, herkes oradayken evlilik fikrini ortaya açmaktı. Buna Hakan'la birlikte karar vermiştik, ben başta kararsız olsam da onu dinleyince mantıklı bulmuştum. Artık beklemek istemiyordu ve benim sıkıntıdan kıvranmama daha fazla katlanamayacağını söylemişti. Koray ve Cengiz ilişkimizi kabul etmişken ve Hakan'la araları da düzelmişken hallolmasını bekleyeceğimiz başka bir nokta kalmamış gibiydi. En azından abimin fikirlerini öğrenmiştim, Hakan'a tekrar itimat ediyor gibiydi ve bunları babama da söylemekten çekinmeyeceğini biliyordum. Belki de Hakan'ın dediği gibi nikah fikri hepsini yumuşatır ve en fazla sıcak bakmasalar dahi Hakan'ın ciddiyetini anlamalarına yeterdi.

"Ceren? Güzelim, ne yapıyorsun orada?"

Bodruma indiğini fark etmediğim Hakan gözlerimi bir noktaya dikmiş bir vaziyette dikildiğimi görerek irkilmişti, üstelik ben de bu durumu yeni fark ediyordum. Katılaşmış bedenimi çözerek bana doğru gelen Hakan'a doğru adımlarımı attım ve ortada buluştuk. Tek eliyle cesaret verir gibi kolumu sıvazlayıp, "Koray geldi," dedi kafasıyla merdivenin olduğu tarafa işaret ederek. "Seni bekliyor."

TAKINTIWhere stories live. Discover now