67. Bölüm "İNHİDAM"

15K 938 300
                                    


Herkese merhaba! Sizi daha fazla bekletmek istemediğimden bölümü biter bitmez yayınladım vee üç bölüm stoklama işi için bu süre bana yeterli olmadı maalesef. Hem son sınıf olmanın bana verdiği tempoyu hem de kitabın nerdeyse sonuna geldiğimizi göz önünde bulundurarak bir sonraki bölüm için acele etmemenizi rica ederek sizi bölümle başbaşa bırakıyorum 🖤

~

Bazı anlar vardır; felaketinize yürüdüğünüzü hissedersiniz ancak karşı koymazsınız, sanki yaşanması bir kaidedir ve bu felaketi yaşamazsanız hayatınız akmayacaktır. Adımlarınız yürüdüğünüz felaketin vahametini sezerek sakınganlaşsa da durmayı aklından geçirmeden daima ilerlemektedir. Sanki bir güç tarafından bedeniniz uyuşturulmuş ve komutlarla doldurulmuştur, hipnoz edilmiş gibi içinizdeki o yakıp kavurucu, tehlike anonslarıyla bas bas bağıran hiçbir uzvunuza kulak kabartmaz, onlara rağmen yürümeye devam edersiniz.

Ben de tıpkı böyle sıkıntılı bir durumun içerisindeydim ve içimi huzursuz eden birçok gürültülü sesi, cılız, mekanik bir kilit sesiyle bastırdım. Oturup etraflıca hiçbir şeyi düşünmedim; yalnız düşünmeden dahi bildiğim bir şey vardı ki geri dönülemez bir şey yapıyordum. Belki bir hataydı, belki cesaretimden doğan bir lütuftu ancak telafisi olmayacaktı, işte bunu her hücrem zikrediyordu ve kulak ardı etmek imkansızdı.

Sadece nefes alıp vermelik bir süre zarfında duraksadım, bu sırada arkamdaki kadın bana engel olmak için herhangi bir hamle yapsaydı belki aklımı başıma toplamam için zaman kazanacaktım fakat hiçbir şey yapmadı. Sıkıntıdan buruşturduğunu tahmin ettiğim yüzüyle sessizce beni izliyordu. Hem o bu odanın önemini nereden bilecekti ki?

Kapının kolunu gıcırdatarak aşağı indirdiğimde bu uğursuz ses de sanki bana devam etmememi söylüyordu. İçimden bu odadan içten içe korktuğum için gözümde büyüttüğümü söyleyerek bütün düşüncelerimi bastırdım ve ardından tek elimi kapının yüzeyine koyup ayaklarımı sabitlediğim zeminden kaldırmayarak yavaşça ittim. Önüme serilen oda zihnimde nasıl bir önem taşıyorsa bakarken gözlerim seğiriyor ve hala kapıda olan elim hafifçe titriyordu. Derin derin nefesler alarak nerdeyse tamamını görebildiğim odayı sakince süzmeye çalıştım, Hakan burada yoktu. Kafamda beliren ilk düşünce bu olsa da anında Hakan'ın varlığını ve bu odaya ne diye girmek istediğimi unuttum, adeta odanın büyüsüne kapılmıştım.

Mantığım ya da içimdeki sağduyulu ses burada işimin kalmadığını ve Hakan'ı burada bulamadığıma sevinerek geri çekilmemi, daha fazla burnumu sokmamam gerektiğini söylüyordu ancak ayaklarımın ileri atılmak için çırpındığını hissediyordum. Hatta ve hatta eşikten içeri girmem için çırpınan, yaptırım gücü en az varlıktı onlar. Nefsimin tamamı, benliğim ve ruhum da içeri girmek için çırpınıyor, can atıyor ve adeta bir ıstırap görüyormuşçasına kıvranıyordu.

Görünüşte her şeyin sıradan bir odaya aitmiş gibi gözükmesini –Hakan da daha önce böyle söylemişti zaten- kendime karşı son bir koz olarak kullanmıştım. Sıradan bir sevgili odasıydı ve içeride enteresan bir şey bulamayacaktım, belki o kızı ve onunla geçirdiği zamanı kıskanarak birkaç gün kendime acı çektirirdim ancak bundan ötesi olmayacaktı. Havada asılı kalan elim ve odadan bir saniye dahi çekmediğim, fal taşı gibi açılan gözlerimle iç muhakememin seslerini ve ne karara bağlanacağını dinlemeye koyuldum. Benim için çok yorucu ve uzun geçen birkaç saniyenin sonunda Hakan'ın buna kızacağını bildiğim –hatta onu kaybetme ihtimalim dahi vardı- halde korkak ama aynı zamanda cesur, sanki buraya girmeye çok uzun zaman önceden beri hakkı varmış ve cüretinden daha doğal bir şey olamazmış gibi hareket eden ayaklarım sonunda zincirlerini kopartabildiklerine mutlulardı.

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin