chapter 12: crack

524 67 13
                                    





Belki de hayatta en sevmediğim şeylerden biri, sorumluluk almak olabilirdi. Özellikle zorunlu olarak sorumluluk almak. Yapmaya mecbur değilsindir ama yapmaya zorlanırsın. Bu da seni yaptığın işten soğutur. Tabii dış etkenler de bu soğuma eylemine katkı sağlar. Kesinlikle bir ekibin lideri olmak istememiştim. Eğitilmeye başlandığı günden beri aslında lider olmak için eğitilmiştim, istemediğim hâlde. Bu da elimde değildi, karşı çıkamıyor, hayır diyemiyordum. Artı olarak o zamanlar küçüktüm ve beni kurtaran insanlara olan minnettimi göstermek zorundaymışım gibi hissediyordum. Şu anda ise, her birimizi eğitimli bir köpek olarak görmekten kendimi alıkoyamıyordum. Çünkü git denirse gidiyor, gel deniyorsa geliyor ve artı puan almak için sevimsiz sevgi gösterileri yapıyorduk. Eğitimli köpeklerden farkımız neydi? Konuşabilmemiz mi?

Lider olarak ekipteki yapılan her hata benim sorumluluğumdaydı, benim hatamdı. Daha önce birkaç defa bu sorunla karşılaşmıştım. İlk ekip lideri olduğumda 14 yaşındaydım. Kesinlikle gurur duyup göğüs kabarttığım bir konum değildi. Asla da bu konumumla övünmemiştim. İstemediğim bir mevki için övünecek değildim. O zamanlar ekibimde benden büyük olanlar vardı ve kendimden büyüklere emirler yağdırmak, onlara hiçbir şey bilmiyorlarmış, sanki salaklarmış gibi ne yapmalarını söylemem gerekiyordu. Her insanın akıl yürütme becerisi varken ve bir şeyleri aynı benim gibi yapabiliyorken neden ben onları Fino köpekleri gibi peşimde gezdiriyordum? Üstelik 14 yaşında birini 6-7 kişilik bir ekibin başına koymak ne kadar akıl kârıdır? Toy olan bir kız çocuğu, sahadaki büyük görevlerinden ilkinde, hataya yapmaya açık, gergin, endişeli, ne yapacağını bilemiyor, ölecek miyim korkusuyla burun buruna...Gittiği görev, ne kadar başarılı olur ki? Belki, %60? Belki de, takım arkadaşının ciddi bir şekilde yaralanmasına ve yakaladıkları adamların kaçmasına engel olamayacak kadar düşük bir 'başarı' elde eder.

Aradan 6 yıl geçti ama değişmeyen şeyler oldu. O zaman da lider olmayı sevmiyordum, şimdi de sevmiyorum. O zaman da her göreve çıktığımızda 'Ölecek miyim?, Ölecek miyim?, Yine birilerinin yaralanmasına ya da ölmesine mi sebep olacağım?' Ve daha nicesi aklımdan geçiyordu. Öleceğim günü ya da o hapishaneyi alevlere bırakarak kurtulacağım günü gerçekten sabırsızlıkla bekliyordum. Bir yandan da düşünmeden edemiyordum, 'Ben artık buralarda olmadığımda, arkamda kalan insanlara ne olacaktı? Bir cenazem olacak mıydı? Cenazemde ağlayarak konuşma yapacak olan birileri olacak mıydı?' En önemlisi, 'Beni her gün ziyarete gelecek ve ben olmadığımda neler olduğunu anlatacaklar mıydı?' Bunları cevabı kocaman bir 'Hayır'. Çünkü içimizden ölenlere neler olduğunu bilmiyoruz, cenaze düzenlenmiyor ya da herhangi bir anma töreni yapılmıyordu. Var olmayan insanlar, gerçekten de hiç var olmamış gibi hafızalarımızdan ve hayatlarımızdan siliniyorlardı. Bundan kesinlikle memnun olmadıklarını söyleyebilirdim. Kim unutulmak isterdi ki? Ben istemezdim.

Günümüzde, lider olmakta en zorlandığım şey herkesi bir arada tutmaktı. Yakın zamanda ekibimden üç kişinin ölümüne biraz da ben sebep olduğum için eskiden olmadığım kadar mükemmelliyetçiydim artık. Eskiden olduğu kadar taviz vermiyordum. Buraya geldiğimizde planım, motel odalarımızdan çok gerekli olmadığı sürece çıkmamak ve tamamiyle kendimizi görevimize adamaktı. Bugünkü verdiğim taviz kesinlikle olmaması gereken bir şeydi ama diğer ekip liderlerini düşünmeden edememiştim. Onlar benim kadar soğuk, somurtkan, zevk almayan ve aynı ortamda bulunduğunda etrafındaki insanları uzaklaştıran tipler değillerdi. Daniel, havaalanında ekibindeki arkadaşlarına bir şeyler alıyordu ve bir an bile düşünmemişti onları alırken. Ben düşünmüştüm. Eğer orada para harcarsam, Amerika'ya gittiğimizde ve zaman ilerlediğinde havaalanında harcadığım paraya ihtiyaç duyabilirdik. Ya da kendi ekipmanlarımızdan biri bozulabilir ve elimizdeki para az kaldığı için yenisi alamaz, tamir ettiremezdik. Bunlar olmasa bile Başkan bize para göndermeyebilirdi. Evet, götün teki olduğunu herkes biliyor.

peiskos • lee jenoWhere stories live. Discover now