chapter 23: blood sweat & tears

282 35 16
                                    



!Yukhei karakteri Moonbin ile değiştirilmiştir!



"Yukarıdan bakıldığında bu otlar o kadar da uzun gözükmüyordu. Bu ne ya! Gözüme girdi!"

"Birkaçı olmaması gereken yerlerimde şu an."

Moonbin ve Heejun arkamızdan söylenerek gelirlerken, Jaehyun durduk yere beni kolumdan tutup olduğum yere sabitlemişti. Gözlerini diktiği yere baktığımda ise U şeklindeki, krem rengi boyaları dökülmüş eski püskü tek katlı yapıyı görmüştüm.

"Yaklaşık 5-6 tane mekan gezdik ama tek korumaları olan bu."

Bana tek kaşını sorarcasına kaldırarak baktığında başımı salladım hızlıca.

Ufak bir yerdi ama etrafı kolaçan eden en az on kişi vardı. Hepsinin de elinde uzun namlulu silahlar...

Derin bir nefes aldım, içinde olduğumuz uzun çalılıkların arasından hızlıca Moonbin ve Heejun'a arka tarafla ilgilenmelerini söyledim. İkisi seri adımlarla geri dönerlerken ön tarafta ilgilenmemiz gerekenden daha fazlasının içeride olduğunu düşünüyordum.

"Jaehyun, buradan birkaçını halledebilir misin? Dikkat dağıtalım. Onlar etrafta gezinirken oraya gidip birebir halledebiliriz."

Jaehyun başını sallamış ve silahının omuz aparatını omzuna dayayarak nişan almıştı. Uzun çalıların arasından birkaç metre önümüzde duran tek katlı binanın etrafında dönüp dolaşan silahlı adamlara baktım. Gözlerimi onlardan ayırmadan hafifçe yere eğilerek el yordamıyla biraz büyük bir taş buldum. Birkaç kere elimde çevirdikten sonra tüm gücümle onları biraz oldukları yerden uzaklaştıracak yere;çöp bidonlarının bulunduğu yere fırlattım.

Adamların altı tanesi temkinli ve hızlı adımlarla çöp bidonlarının yanına giderlerken yere uzanmış olan Jaehyun'u ayağımla dürtükleyip elimle beni takip etmesini işaret ettim. Hızlıca silahını toplayarak askısından sırtına astıktan sonra ayağa kalkmıştı. Dizlerimi biraz kırarak çalıların fazla hareket etmesini önlemek için Heejun ve Moonbin'in bastığı yerlere basarak, bir yandan da hala etrafı kolaçan eden adamları kontrol ederek onlara yaklaşmıştık.

Çalılıklardan çıkmamıza bir metre kala duvarın kenarından başını uzatan Moonbin'i fark etmiştim. Baş parmağını hafifçe kaldırdıktan sonra dudaklarını oynatarak 'tamamdır' demişti. Başımla onayladıktan sonra yerden bir taş daha bulup Moonbin ve Heejun'un olduğu yere fırlatmıştım.

Sese doğru yürümeye başlayan adamların dışında kırık dökük ana kapıyı koruyan dört kişi kalmıştı. Moonbin ve Heejun biraz geri çekilmiş ve onlara doğru gelen adamların duvarın köşesinden dönebileceği kadar alan bırakmışlardı. Çöplerle uğraşan adamlara baktığımda tüm bidonları devirdiklerini ve boş boş tekmelediklerini görmüştüm.

Moonbin ve Heejun'un olduğu yerden boğuşma sesleri geldiğinde olabildiğince sessiz adımlarla koşmaya başlamıştım. Jaehyun ise arkamdan çıkarak tam yanımda benimle beraber koşuyordu. Kapıda dikilen adamlardan biri tam başını bizim olduğumuz yere çevirdiği sırada U şeklindeki yapının Moonbin ve Heejun'a yakın olan kısmında sırtımızı duvara yaslayarak bizi fark etmesinden son anda kaçınmıştık.

Duvara yapışmış bir şekilde nefeslenmeye çalıştığımız sırada Moonbin ve Heejun yanımıza gelerek bizimle aynı pozisyonda beklemeye başlamıştı. Jaehyun'un yanında duran Moonbin'e bakıp elimle arka taraftan binaya girmesini işaret etmiştim. Başını salladıktan sonra hızlıca ortadan kaybolmuştu.

Derin bir nefes alıp verdikten sonra başımı hafifçe duvarın kenarından çıkarmıştım. Çöplere giden adamların geri döndüklerini gördüğümde içimden 'siktir' demiştim. Boku yedik. Heejun'a Jaehyun'un omzunda asılı olan silahını gösterip çatıyı işaret etmiştim. Onayladıktan sonra Moonbin'in arkasından gitmişti. Birkaç dakika sonra yapının diğer kanadında çömelerek yürüdüğünü görmüştüm. Göz göze geldiğimizde kapının önünde dikilen ve diğerlerine göre daha iri olan adamı göstermiştim. Ardından işaret parmağımı sol göğsümün üstüne, kalbimin olduğu yere götürmüştüm.

peiskos • lee jenoWhere stories live. Discover now