Bölüm On Beş

3.2K 299 22
                                    

  ‘’Aslında insanları seviyorum. Çok tutkulular. Her duyguyu tutkuyla yaşıyorlar. Öfkeyi ve üzüntüyü bile. Hatta sırf bu yüzden onlara hayran olduğumu söyleyebilirim.’’

  Tarot, ağır adımlarla etrafımda geniş daireler çiziyordu. O yürüdükçe, lacivert elbisesinin etekleri yerde sürünüyordu. ‘’Nasıl buraya gelebildin?’’ diye sordum. ‘’Cennetten çıkamıyor olmalıydın.’’

  Tarot, lacivert gözlerini bana çevirdi. ‘’Ben zaman meleğiyim, Clara. Her zaman her yerde olabilirim.’’

  Zorlukla yutkundum. Avuçlarımın içi terlemeye başlayınca ellerimi eteğimin kumaşına sürttüm. ‘’Benden ne istiyorsun?’’

  Tarot, bir süre düşündü. ‘’Neden bana ihanet ettin, Clara? Arkadaş olduğumuzu sanıyordum.’’

  ‘’Ben sana ihanet etmedim. Biz hiçbir zaman aynı tarafta olmadık zaten.’’ diye çıkıştım.

  Tarot, alay ve öfkeyle karışık bir şekilde güldü. ‘’Sana o kanatları biz verdik!’’ diye bağırdı. ‘’Ben ve Onayepheton!’’ O kadar sesli bağırıyordu ki birilerinin duyup içeri gireceğini sandım. Ama hiç kimse gelmedi. ‘’Seni nankör! Onun seni öldürdün!’’

  ‘’Ben onu öldürmedim.’’ dedim sakin kalmaya çalışarak

  ‘’Onu öldürenlerin tarafına geçtin. Aylardır sana yardım eden birine ihanet ettin, onun ölümünden sen de sorumlusun. Onayepheton’a ihanet ettin. Exael’e ihanet ettin. Natasha’ya ihanet ettin. Eğer şimdi sırtını bana çevirirsen hepsi boş yere ölmüş olacak.’’ Duraksadı. Sakinleşmeye çalıştı. ‘’Sana bir şans daha veriyorum, Clara. Arkadaşım olarak kalmaya devam et.’’ dedi daha sessiz bir şekilde.

  Başımı sağa sola salladım. ‘’Biz seninle hiç arkadaş olmadık. Hiçbirimizi arkadaşın olarak görmedin sen.’’

  ‘’Hiçbirinizi mi? Doğru, diğerleri umurumda bile değil, anladın mı? Arkadaşlarının hepsi güçsüz! Ama sen öyle değilsin. Bana sırtını dönmeni istemiyorum, Clara.’’ Sesinde pek de gizli olmayan bir tehdit vardı.

  Dişlerimi sıktım. ‘’Hayır.’’ dedim. ‘’Sen hastasın, Tarot. Sana güvenmemi nasıl beklersin? En başında Büyük Sel’i başlatan, benim ırkımı işkence ederek yok etmeye çalışan sen değil miydin?’’

  ‘’Senin ırkın değil! Sen artık bir nefilim değilsin, Clara. Sen, bizden birisin.’’ Durarak hızlı hızlı nefes aldı. ‘’O seli tek başıma başlatmadım. Bütün melekler, aynı fikirdeydik. Hamleyi yapan kişi olmam bu kadar önemli mi? Ayrıca o zamanki nefilimleri savunamazsın. İçlerinden sadece William, Cyriaca ve Nathaniel’ı tanıyorsunuz. Hepsi onlar gibi miydi sanıyorsun? Değillerdi! Babaları gibiydiler! İğrenç ve sefillerdi! Önlerine çıkan her şeyi yok ediyorlardı! Dünyayı yok ediyorlardı! Birinin onları durdurması gerekiyordu! Anlıyor musun?’’

  Tarot’un artan ses tonundan ürkerek birkaç adım geriledim. ‘’Bu hiçbir şeyi değiştirmez.’’

  ‘’Albiel’in benden farklı olduğunu mu sanıyorsun? O benden binlerce kat daha beter! Bir baş meleğin yardımcısı o! Hem de Micheal’ın! Önüne çıkan şeyleri durdurmak için neler yapabileceğini anlamıyor musun? Gerekirse dünyadaki insanların yarısını feda eder o! Umursamaz bile! Seni müttefiki olarak bile görmüyor! En küçük bir hatanda gerekirse seni de tek kalemde siler, o çok değerli arkadaşlarını da!’’

  Bir süre sessizlik oldu. Tarot’un gözlerinin içine bakarak sakinleşmesini bekledim. Daha sonra çenemi havaya kaldırarak kendimden emin durmaya çalıştım. ‘’Yeteri kadar konuştun, Tarot. Bence gitme zamanın geldi.’’

Kayıp Kanatlar 2: DüşüşWhere stories live. Discover now