a little nervous

2.4K 100 32
                                    

Kahvelerimizi bitirdikten sonra bir telefoncuya gidip yeni bir hat aldık.Birbirimize numaralarımızı verdikten sonra ben taksiye atlayarak evime geçtim.O da başka bir taksiyle motorunu almaya şirkete gitti.Böylece ayrılmış olduk.

Koltukta öylece oturmuş düşünüyordum.Ne düşündüğümü de anlayamıyordum.Boşluğa takılan gözlerim ve kıpırdamayan vücudumla hipnoz olmuş gibiydim.

O kadar dalmıştım ki kapının çalmasıyla elimde tuttuğum kahveyi üzerime döktüm.Neyse ki sıcak değildi.

Çok önemsemeden kapıyı açmaya gittim ve sipariş ettiğim akşam yemeğini teslim aldım.Kuryeye teşekkür ederek kapıyı kapattım ve nefes almadan yemek yemeye başladım.Acıktığımı ağzıma aldığım ilk lokmada çok iyi anlamıştım.

Dizimin yeni sezonu gelmişti ve bunun tadı geldiği gece bitirirsem çıkardı.Hevesle başladığım sezon ortalara doğru rezalet bir hal almaya başladı.Sinirlenerek televizyonu kapattım ve oyalanmak için bir şeyler çizmeye karar verdim.Çok iyi değildim ama oyalanmak için hep bir şeyler karalardım.

Ne çizmek istediğime karar vermeye çalışırken titreyen telefonum tüm dikkatimi dağıttı.Elime alıp baktığımda Barış'tan bir yeni mesaj olduğunu gördüm.Ellerimin titremesine bir anlam veremezken girip mesajı okumaya başladım.

"Bugün sana çok yük oldum ama Beşiktaş içinde bildiğin güzel bir bar var mı?"

"Ne yük olması saçmalama.Arkadaşız biz.Bildiğim bi bar var ayrıca ama yanında ben olmadan almıyorlar içeri haberin olsun." nedense canım evde oturmak istemiyordu.

Ve nedense canım onun yanında olmak istiyordu.

"Konum at seni almaya gelirim ordan da geçeriz." yazmasıyla konumu göndermem bir oldu.Ardından hazırlanmak için koşar adımlarla odama gittim.

Telefonuma gelen mesajla koşarak kapının önüne inmiştim ve o an gerçekler yüzüne tokat gibi çarpmıştı.Barış motoruyla gelmişti.Motora binmek benim için oldukça korkunçtu.Böyle şeylerden zaten korkardım ama bununla ilgili kötü bir anım vardı bu da korkumu tetikliyordu .Farkında olmadan kan akışım hızlanıyor buna bağlı olarak kalp atışlarım göğsümden çıkacak kadar derinleşiyordu.

Ellerimle motoru işaret ederek hızlıca konuşmaya başladım.

"Al işte bunun kötü bir fikir olduğunu anlamalıydım.Ben taksi çağırıyorum bence ayrı ayrı gidelim."

"Can,saçmalama.Bana güvenebilirsin bu konuda.Oldukça iyi bir sürücüyümdür.Rahat ol lütfen." demesiyle vücudum kasıldı.Aklıma gelen görüntülerle irkildim.

Kardeşini motor kazasında kaybetmiş birisi için fazla cesur bir hareket olacaktı.Elim istemsizce kolumdaki yaranın üzerine gitti.Kaza günü arkada oturan bendim.Kaza kardeşimin canına mal olurken bana da bu ufak yarayı bırakmıştı.Sanki hergün bakıp kendime cehennem azabı çektirmek için bana verilen bir cezaydı bu yara.

Bakışlarını kolumda hissetmemle kendimi açıklama yapmak zorunda hissettim ve ağzımı araladım.Ufak bir nefes saldıktan sonra nihayet konuşmayı başarabildim.

"Kötü bir anı sadece.Bir ara anlatırım.Tabi dinlemek istersen..."

Yanıma yaklaşarak elini omzuma koydu.

"Can,ne zaman anlatmak istersen dinlerim.Seni dinlemek düşündüğünden daha keyifli." diyerek güzel bir gülüş çizdi suratına.

"Ve Can şimdi hemen taksiyi ara.Seni zorlamak istemem." dedi.Ona minnet dolu gözlerle baktım ve taksinin numarasını tuşladım.

Hiç konuşmadan yaptığımız taksi yolculuğunun ardından mekana gelmiştik.

Mekanın kasvetli havası benim burayla ilgili en sevdiğim şeydi.Havada sis gibi duran sigara dumanı ve loş ışıklar bana herzaman iyi geliyordu.

Barış'ın beğenip beğenmediğini anlamak için yüzümü ona çevirdim.Elinde birasıyla etrafı izliyordu.Bir yandan da şarkıya kafasını sallayarak eşlik ediyordu.Keyfi yerindeydi anlaşılan.

Ne kadar geçtiğini bilmiyordum ama Barış'ı kaybetmiştim.Gözlerimle onu aramaya başladım.

Barış o kadar uzun boyluydu ki ona bakarken gözlerim tam arkasındaki saate takıldı.Yarın çalışmamız gerekiyordu ve saat oldukça ilerlemişti.Artık gitmemiz gerekliydi.Elimdeki bardağı kafama diktikten sonra oturduğum yerden kalkıp yanına ilerledim.

"Barış , artık gitsek nasıl olur?"

"Ah,farkına varamamışım.Kusura bakma benim yüzümden sen de uykusuz kalacaksın yarın."

"Önemli değil ben de dalmışım zaten.Hadi!"

"Şey Can ben bir Fatih'e görüşürüz desem bekleyebilir misin?"  demesiyle biraz şaşırdım açıkçası.Çok dost canlısı bir tipe benzemiyordu.Hemen arkadaş edinmesi garip gelmişti.

"Tabii ben bekliyorum burda." dedim ve gözlerimle onu takip etmeye başladım .Fatih olduğunu anladığım çocuğa gülümseyerek bir şeyler söyledi ve elinden telefonunu alarak bir şeyler yazdı.Ardından sıkıca sarılarak yanıma geldi.Anlamadığım bir sebepten birazcık (!) sinirlenmiştim.

Bu samimiyet neyin nesiydi?

Sesimi çıkarmadan taksiye ilerledim.Taksiciye adresi verdim ve taksi hareket etmeye başladı.

İkimiz de konuşmuyorduk.Ben neden konuşmak istemediğimi dahi anlamamıştım ama garip bir şekilde Fatih'i kıskanmıştım.Onunla konuşması ve samimi olması sinirimi bozmuştu.Kendi kafamda bunun nedenini ararken taksi evimin önüne gelmişti bile.Ben inince o da beni uğurlamak için indi.

"Yarın görüşürüz Can."

"Görüşürüz Barış.Şey... bir şey sorabilir miyim?" dedim sormak istediğimden tam olarak emin olmasam da.

"Tabiki de sorabilirsin.Dinliyorum."

"Sen Fatihle...Şey...Anlarsın ya hani...Şey misiniz?Merak ettim de."dememle ufak bir kahkaha attı.

"Yok.Biliyorsun ben burada büyüdüm.Okulu bitirince yurtdışına çıktım.Liseden bir arkadaşım ama iletişimi kesmiştik.Tesadüf karşılaştık yani."dedi ve bana doğru iki adım yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapattı.Bu kadar yakınıma gelmesi nefes alıp vermemi kontrol edememe sebep olmuştu.Birdenbire kulağıma eğildi.

"Ve eşcinsel olmam her samimi olduğum erkeğe aşık olduğum anlamına gelmez Can."dedi fısıldayarak .Ardından el selamı vererek taksiye atlayarak gitti.Bense olduğum yerde dikili kaldım.Hala fısıldarken kullandığı ses tonunun etkisindeydim.

FEEL ALİVE  | CEMBAR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now