deep coup

968 60 71
                                    

Ben geldim.Biraz geciktim kusura bakmayın ama biraz yoğundum.Sizi çok özledim o yüzden bol bol yorum atın lütfen.Oylamayı da unutmayın burda olanlar ses versin lütfen ✌️🏻💘

~~~~~~

Kapanan kapının arkasına çöken Barış'a baktım.Duvara diktiği gözbebeklerini kıpırdatmıyordu.

Gözlerinden düşen yaşları silmek için bile efor sarf etmiyordu.Yaşlar gözlerinden çenesine doğru hareket ediyor ve tişörtüne damlıyordu.

Kulağımda yankılanan Emma'nın sesiyle gözlerimi yumdum.

"Baba beni bırakma!" derken ellerini çaresizce Barış'a uzattığı o anları unutabileceğimi sanmıyordum.

Şimdi ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum.

Barış'a ne demem gerektiğini bilmiyordum.

Şuan titreyen bedenini kollarımın arasına alarak saçlarını okşamak istiyordum ama o cesareti kendimde bulamıyordum.

Acaba beni suçluyor muydu?

Tabiki de suçluyor aptal Can.Burada yaşanan her şeyin sorumlusu sensin!

Çalan kapıyla irkildim ve ayaklandım.
Kapının önünde oturan Barış'ın yerinden kıpırdamamasıyla parmak ucunda yükselerek delikten baktım ve gördüğüm şeyle yutkundum.

Pizzacı kapıda duruyordu.Emma'nın istediği pizza gelmişti.

"Barış pizzacı gelmiş."dedim titreyen sesimle.

"Siktir olup gidebilir."dedi buz gibi çıkan sesiyle.

Gözlerimiz hala buluşmamıştı.Kafamı salladım sakince ve karşısındaki duvara sırtımı vererek yüzlerimizi buluşturdum.

Öylece ona bakıyordum ama o gözlerini bana çevirmiyordu.Boğazımı temizledim usulca.

"Barış."dedim ve derin bir nefes aldım.

"Özür dilerim."dedim ve gözlerimi yere diktim.

"Dileme."dedi ve yerinde kıpırdandı.

"Özür dileyecek bir şey yapmadın sen.Hepsi benim suçum.Koruyamadım onu."demesiyle yerimden kalkıp yanına gittim ve ellerini tutarak dudaklarıma bastırdım.

"Saçmalama Barış.Senin yapabileceğin bir şey yoktu.Bunu biliyorsun sen de.Kendine acı çektirme bu konuda."dedim ve gözlerimi nihayet bulan gözlerine baktım uzunca.

"Babalar çocuklarını korur."dedi.

"Babalar çocukları onlara beni bırakma diye bağırırken durduğu yerden izlemez."dedi ve gözlerini karşıdaki duvara dikti tekrar.

"Kendini suçlama dedim sana.Elinden bir şey gelmezdi o an ama şimdi gelebilir."

"Ne yapabilirim ki?"dedi bitkin sesiyle.

"Geri alacağız Emma'yı.Ben Jamesle konuşmaya gidiyorum.Sen de elini yüzünü yıka lütfen.Tamam mı sevgilim?"dedim usulca.

Burada suçlu olan tek kişi bendim.Bu belayı başlarına ben sarmıştım ama o salak bunu da kendine yıkıyordu.

"Biliyor musun Can?"dedi ve duraksamama sebep oldu.

"Emma ikinci defa kaybediyor ailesini.Öz ailesini trafik kazasında kaybetmiş ve yurtlarda büyümüş.Şimdi de beni kaybetti."dedi ve derin bir nefes alarak devam etti.

"Küçücük bedeni bu kadar acıyı nasıl kaldırıyor?"

"Küçük olduğuna bakma sen onun.Senden benden daha dayanıklı ruh olarak." dedim.Ona güç vermek ve motive etmek istiyordum.

"Yine de zor işte.Baksana bana iki metre adamım ve şu halime bak.Şimdi o ağlıyordur Can."dedi hıçkırıklarının arasından.

Kollarımı birkez daha sardım bedenine.

Onu ağlatan kişi olmayı sevmiyordum ama ne hikmetse güzel gözleri hep benim yüzümden yaşla doluyordu.

"Bebeğim sakin ol.Onu alacağız sana söz veriyorum.Ne olur topla kendini şimdi olur mu?"dedim ve gözlerine birer öpücük kondurarak yatak odasına çıktım.

Rehbere girerek James'i bulup hemen aradım onu.Çünkü Emma'yı Barış'a getiren James idi.O belki halledebilirdi.

Birkaç kez çalan telefonun ardından James'i duymamla sabırsızca konuşmaya başladım.

"James hızlıca konuya giriyorum.Emma'yı bizden aldılar bugün."

Fazla hızlı bir giriş yapmış olmalıydım ki James kekeleyerek konuşmaya başladı.

"Ne diyorsun Can sen?Neden peki?Ayrıca kim aldı?"

"Ona iyi bakmadığımıza dair duyumlar almışlar.Polisler gelip aldı.Kesin bir kanıt yokken nasıl alabilirler ki onu bizden?"

"Can kanıt olmasa gelmezlerdi.Benim bir tanıdığım var ona ulaşıp öğreneceğim ve yanınıza geleceğim.Bir yere ayrılmadan beni bekleyin."diyerek telefonu kapatan James ile derin bir nefes aldım.

Bunu halledecektik.

Barış benim yüzümden kızını kaybetmeyecekti.

Her şeyi yapmaya hazırdım bunun için.

"Can ben yürüyüşe çıkıyorum."diyen Barışla kafamı oraya çevirdim.

"Dur biraz.Jamesle konuştum.Buraya gelecek.Bir şeyler öğrenebileceğini söyledi.O gelmeden gitme.Zaten kötü gözüküyorsun sana bir çay yapayım.Ne dersin?"dedim sevimli olmaya çalışırken.

Sadece çabalıyordum ve şuan itici göründüğüme bile emindim.

"Çay istemem ben Emma'nın odasındayım."diyerek çıktı odadan.

Bana söylemiyordu ama adım gibi biliyordum ki beni suçluyordu.

Haklı olarak.

Yatakta oturmuş öylece neler olacağını düşünürken çalan zille ayağa kalktım ve koridorda karşılaştığım Barış ile kapıyı açmaya indim.

James kapıda elinde dosyalarla bizi bekliyordu.

Hiç tereddüt etmeden kollarını James'e saran Barışla kanımın kaynadığını hissettim.

Şimdi vakti değildi ama onu köpek gibi kıskanmıştım.

Daha fazla sarılmamaları için James'i içeri geçmesi için davet ettim ve peşinden ben de salona geçtim.

"Hemen konuşmak istiyorum.Kanıt dedikleri senin evin önünde Emma ile sinirli bir şekilde konuşurken çekilmiş şu fotoğraf."diyerek dosyadan bir fotoğraf çıkardı.

Bu şu erkek arkadaş mevzusunun tartışıldığı gündü.

Meşhur Chris mevzusu...

O gün şakalaşmışlardı ama fotoğrafta pek öyle gözükmüyordu.

"Bir de birkaç komşu şikayeti var ama halledilemeyecek gibi değil.Dava açıp kendi lehimize birkaç tanık bulacağız.Ardından da Emma ile konuşacaklar.Evde mutlu olduğunu söylerse rahatlıkla alırız onu.Yani sakin olun."demesiyle nefesimi saldım seslice.

Barış'a baktığımda daha iyi gözüktüğünü gördüm ve gülümsedim hafifçe.Karşılık vermedi bana.Bozulmuştum ama şuan kızı yoktu ve gülmesini beklemiyordum ondan.

"Teşekkürler James seni de yorduk buraya kadar.Umarım dediğin gibi olur ve Emma geri gelir.Yoksa hayatımız derinden bir darbe alacakmış gibi hissediyorum."dedi gözlerini gözlerimle birleştirip.

Ardından ayağa kalktı ve James'e onu bırakabileceğini söyleyerek evden çıktı .

Son söylediği şeyle beni kast ettiğini biliyordum.

Zaten gece boyunca eve gelmeyerek bunu bana kanıtlamıştı.

Bütün gece onu beklediğim koltuğa kıvrılarak dua etmeye başladım.

Emma geri gelmeliydi.

Eğer gelmezse bu sorumlulukla yaşayabileceğimi düşünmüyordum çünkü.

FEEL ALİVE  | CEMBAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin