blackmail

1.1K 59 82
                                    

Bugün attığım ikinci bölüm öncekini okumayı unutmayın .Siz yorum atınca ben deli gibi gaza geliyorum ve yazıyorum.Ayrıca benim shipim benim shipimdir.İsteyen istediğini öpebilir.Ben cembar'a inanmaya devam ediyorum.Bol bol yorum atmayı ve oylamayı unutmayın.Sizi çok seviyorum 💘

~~~~~~~

Uçağımın kalkmasına az bir vakit kala ayrılık vakti gelmişti.

Geldiğimizden beri hiç konuşmayan Barış'a döndürdüm bedenimi.Üzgün gözleri beni mutsuz ediyordu.

Mutlu olsun istiyordum.Onu gülerken görmek beni de gülümsetiyordu.

"Hey,bana bak.Suratını asmayı bırak çocuk adam."dememle kaşlarını çattı.

"Çocuk adam ne demek?"

"Kocaman adamsın ama en ufak üzüntü de çocuk gibi surat asıyorsun.Bu lakap sana yakışır diye düşündüm."dedim ve kaşlarının düzelmesinin ardından güzel gülümsemesini sunmasını izledim.

"Sen söyleyince her şey güzel geliyor Can.Kendimden nefret ediyorum biliyor musun?Benim için yaptığın onca şeye karşılık olarak sana sunduğum tek şey acı oldu.Yüreğimdeki ağırlık kalkar sandım ama sana baktıkça daha da ağırlaşıyor bu yük."

Ellerimi yanaklarına götürerek gözlerimizi buluşturdum.

"Bebeğim,bilmiyordun.Sana söylemeyen de bendim.Tek suçlu sen değilsin.Birbirini çok seven insanlar bazen aptallaşır biliyorsun."

"Biliyorum Can.Aşk aptallıktır ve ben evrenin gördüğü en aptal adamım."demesiyle yanağından ellerimi alıp kucağındaki elleriyle buluşturdum.

"Şimdi gitmem gerek.Bir daha gelemem üstelik.Son dakikalarımızı aptallıklarımızı konuşarak harcamak yerine başka şeyler konuşarak harcasak daha iyi."diyerek boğazımı temizledim.

"Gitmek zorundayım biliyorsun.Bir daha gelemem de.Artık biz olamayız maalesef.O yüzden senden hayatla barışık olmanı istiyorum.Harika bir kızın var zaten ama aşk olmadan olmaz.Kalbinin kapılarını sakın kapatma olur mu?"

Gözünden elime damlayan gözyaşı benim tuttuğum yaşlarımın da salınmasına neden olmuştu.

İki tane kocaman herif oturmuş ağlıyorduk.

"Kimseye aşık olmak istemiyorum.Sana aşık ölmek istiyorum Can.Buna karışmaya senin bile hakkın yok.Sevdiğim kişi daima sen olacaksın.Sonunda kavuşmak olmasa bile beklediğim kişi hep sen olacaksın.Seni hep sevdiğimi bilmeni istiyorum Can.Senden nefret ederken bile gelmen için yanıp tutuştuğumu bilmeni istiyorum."

"Biliyorum bebeğim.Seni herkesten daha iyi biliyorum.Sen böyle üzülünce benim ne kadar üzüldüğümü de sen biliyorsun değil mi?" dedim hıçkırıklarımın arasından.

Ellerini elimin arasından çekip gözyaşlarını sildi.

"Sen gittiğin için mutlu olmamı bekleme benden.Senin kollarında başlayan sabahlara doyamadan avucumdan kayıp gitmen hiç adil değil Can.Bu dünyadaki herkesten nefret ediyorum."

Üzülüyorduk hiç hak etmediğimiz halde.İkimiz yapboz parçaları gibi birbirimizi tamamlarken ayrı kalmamız gerçekten de adil değildi.

"Bebeğim nefret etmek senin güzel kalbine yakışmıyor.Sen sevgi dolu olmaya devam et olur mu?Benim için hep sevgi dolu ve merhametli kal.Emma'ya çok iyi bakacağını biliyorum.Onu benim için güzelce öp."

"Öperim tabi ama böyle konuşma artık.Hayat sürprizlerle dolu."demesiyle acı bir gülümseme kapladı yüzümü.

Sürpriz falan yoktu.Beni bekleyen bir düğün vardı.Bunu ona hatırlatıp canını sıkmak istemiyordum.

"Sevgilim,artık gitmem gerek.Seni sevdiğimi unutma ve doyasıya yaşa olur mu?"diyerek kollarımı sıkıca sardım ona.

Sırtımda hissettiğim elleri ürpermeme sebep olurken duyduğum hıçkırık sesleri her saniye ölmeme sebep oluyordu.

Biz böyle bir sonu hak etmiyorduk.

Zorla ayrıldım ondan ve dudaklarına nazik bir öpücük bıraktım.

"Seni seviyorum Barış."

"Seni çok seviyorum Can."

Son cümlelerimiz bunlar oldu.Ben daha sonra ağlayarak uçağıma bindim.Uyuyana kadar ağlamaya devam ettim.

Hostesin dürtmesiyle acıyan gözlerimi araladım.Geldiğimizi söylemesiyle kendimi toparladım ve bavulumu almak için kalktım.

Bavulumu aldıktan sonra taksiye atlayıp kendi evime geçtim.

Güzel bir duş alıp kendimi toparlamak en iyisiydi.Annem zaten üzgündü sesinden anladığım kadarıyla onu daha da üzmek istemiyordum.

Duşumu alıp bir şeyler atıştırıp evden çıktım.

Annemin evine kırk dakikanın sonunda gelmiştim.

Kapının yanında duran palmiyeye baktım.

Bunun bana Barış'ı hatırlatması normal miydi?Boyu uzun olan her şey bana onu hatırlatıyordu.

Ya da ben deliriyorum.

Zaten onu şimdiden deliler gibi özlemiştim.

Düşüncelerimden sıyrılıp kapıyı çalıp kapıyı açan Selma teyzeye selam verdim ve annemin nerde olduğunu öğrendim.

Misafir odasına adımlarımı yönlendirip içeri girdim.Koltukta oturan annemi ve çökmüş gözaltılarını görünce yüreğim ezildi.

Üzülmüştü ve yanında olamamıştım.

Herzaman olduğu gibi sevdiklerimin yaralarını saramamıştım.

"Annem,noldu sana iyi misin?"dedim alnına bir öpücük kondurarak.

"Önemli bir şey yok.Baban bu yaştan sonra kudurmuş.Aldatmış beni."

Babamdan her şeyi beklerdim ama bunu beklemezdim.Ailesine sadık bir adamdı.

"Anne emin misin?Yanlış anlamışsındır belki.Nerde babam bir konuşalım hep beraber?"

Önüme fırlattığı zarfı elime alırken bir yandan da şiddetli konuşmasını dinliyordum.

"Kovdum onu evden.Donuna kadar alacağım onun.Kanıtlar var elimde.Baktım eve geç geliyor  durmadan bir de parfüm kokusu var üzerinde dedektif taktım peşine.Salak mıyım ben?Kendini enayi yerine koyduracak göz var mı bende?Sonra bu fotoğraflar geldi elime.Adi herif."

Zarfın içinden çıkan babama ve sarışın bir kadına ait aşırı yakın fotoğraflara uzun süre bakamadım.Sadece anneme sarılıp onun yanında olduğumu söyledim.

Sonra bir şey fark ettim.

Saygın bir iş adamının kariyerini bitirecek fotoğraflar tam da önümde duruyordu.

Piyasadan silinmeyi göze alamayacak bir adam bu durumda ne istersem yapmak zorundaydı.

Bu da demek oluyordu ki artık şantaj sırası bendeydi.

FEEL ALİVE  | CEMBAR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now