Bölüm Bir

797 115 362
                                    

Aralık ayının ilk haftasıydı , dışarısı diz boyu kardı ve solukları kesen bir soğuk vardı. iki göz evimde mısır patlatmış en sevdiğim diziyi izlemek için eski püskü kanepemin üstüne oturmuş battaniyemi de neredeyse kafama kadar çekmiştim.

Koltuğumun süngerleri orasından burasından çıkmış kaloriferim de arıza yapmıştı. Kısacası durumum pek de iç açıcı değildi. En azından dışarıdaki serçeler kadar çaresiz değildim , başımı sokabilecek bir evim vardı.

Kucağımdaki kaseden bir avuç mısır aldım tam ağzıma atacakken kapımın yumruklarla vurulmasıyla yerimden sıçradım. Saat akşam sekiz sularıydı bu saate gelen kim olabilir diye düşünürken masamın üstündeki takvim gözüme çarptı. Bugün kira günümdü. Hay aksi , mırıldanıp elimi başıma götürdüm dişlerimi sıktım. Tabi ki kirayı ödeyecek param yoktu .

Bu ay kazandığım , okul kitaplarına ,ulaşımıma ,yeme - içmeme ancak yetmişti üstüne iki üç kuruş artmıştı onu da kendimi tutamayıp bir internet sitesinden üstüme doğru düzgün bir iki kışlık kıyafet almak için harcamıştım.

Yüzüme samimi ve sevecen bir ifade katmaya çalışarak kapıya doğru yaklaştım. Kapının merceğine gözlerimi yaklaştırdım . Ev sahibimi , tasmasını koparmak için öne atılan köpekler gibi kudurmuş bir vaziyette gördüm.

Kapıyı açmamla birlikte bu kudurmuş insan oturma odama yöneldi. Eve böyle dalması sevecen gülümsememi yerle bir etti .

Oturma odasının perdelerini tek hamlede sola ittiren Fahri bey,  koltuğunun altındaki beyaz kağıtlardan birini cama hizaladı yanında getirdiği siyah bantı ağzıyla koparmaya çalışırken bir yandan da benimle konuşmaya çalışıyordu .

_ " Her seferinde aynı terane bıktım yahu ! Ben bu evi babamın oğluna bu fiyata kiralamam bir de üstüne hanımefendinin geciktirmesiyle uğraşıyorum. Buranın talibi çok kızım , dayalı döşeli mis gibi ev. Kiracı dediğin zamanı gelince tıkır tıkır yatırır parayı, yeter beni mağdur ettiğin" .

Ev sahibim bunları söylerken kocaman kiralık yazan kağıdı cama bantlanma işini bitirdi. Geriye çekilip şöyle bir baktı düzgün yapıp yapmadığına ,tuvaline bakan bir ressam edasıyla ... sonra yatak odasına geçti . Aynı işlemi oraya da yapacaktı , bu sefer sessizdi sadece bantların çirkin cart sesi vardı. Yanına yaklaşıp sesimi yalvarır gibi bir tona sokmaya çalıştım .

_ "Fahri bey yemin ederim bu evin kirasını verebilmek için iki ayrı işte çalışıyorum  . Bu eve çok ihtiyacım var. Bir taraftan okuyup bir taraftan çalışmak, üstelik iki işte çalışmak çok zor. Bazen yiyecek tek öğün bile bulamıyorum , bu sefer sadece üç gün geciktim . Yalvarırım biraz hoşgörü gösterin . Hem daha oturuyorum burada ben hemen nereye taşınacağımda yapıştırdınız şu yazıyı, bir durun Allah aşkına ! "

Bu sırada Fahri beyin elinden bantları ve kağıdı almaya çalıştım ama  Fahri bey beni kolumdan sertçe itti, yatağın üzerine doğru savruldum.

_ "Bana ne nerede kalacaksan kal . Ben bu evi kiralıyorum ihtiyaç sahiplerine hibe etmiyorum , belediye miyim ben ? "

O anda yapılabilecek en yanlış şeyi yaptım ,mantığım beni terk etmiş olabilirdi ama ben içimdeki siniri atacaktım mantıkla cesaret aynı anda olmuyordu . Ben,  o an sadece cesarete sahiptim . Yatakta doğruldum ayağa kalktım .

_ "Zaten bu ev hibe edilmez . Rutubet kokuyor , duvarlar boya tutmuyor dayalı döşeli olmasından övündüğün evin eşyaları kokuşmuş , kirden koltukların rengi değişmiş , eskilikten dökülecek dolaplar. Bu evde oturana şaşılır asıl . Sen bir kuruş verir misin acaba bu eve ?
Üç aydır  burada oturuyorum tek bir çivi çakmadım evine evet kiralarımı geç ödüyordum ama kuruşu kuruşuna veriyordum sana. Saygıda kusur etmiyordum sense kalkmış akşamın kör vakti eşkıya gibi kapıya dayanıyorsun ."

Ev sahibimi bastırmak için yaptığım konuşma aleyhime gitti  daha çok öfkelenen Fahri bey elindeki bantı yere fırlattı kiralık kağıdı odanın içinde bir yere buruştu gitti . Fahri beyde ağzından tükürükler saçarak kocaman olmuş gözleriyle bağırmaya başladı .

_  "Dilde pabuç kadar seni densiz seni nankör defol evimden seni pis lağım faresi ! Sen kimsin ki benim evime laf ediyorsun ? "

Ev sahibimin bu korkunç tavırlarına artık katlanamayacağımı ve dışarıdaki ayazın bile burada kalmaktan daha iyi bir seçenek olduğunu anladığımda , yeşil çam filmlerinden çıkmış gibi duran kahverengi , deri bavulumu gardrobun üstünden yatağıma  indirdim . Birkaç parçadan oluşan giysilerimi rastgele bavula tıkıştırırken ev sahibim oturma odasında dönüp duruyor bağırıp çağırmaya , hakaretler edip küfürler yağdırmaya devam ediyordu . Bende içimden ne pis herif ne iğrenç herif bu diyordum .

Bavulumun fermuarını hırsla çekerken Fahri bey yatak odamın kapısında dikiliyordu.

_ "Demek gidiyorsun ha ! Çok şükür ,çok şükür hemen yarın bir iki kadın tutacağım buraya senin pisliğini temizlesinler ."

Fahri bey tam yanımda duran bavulumu aldı . Amacı kibarlık yapıp bavulumu taşımak değildi . Kapıyı açıp beni dışarı attıktan sonra bavulu da suratıma fırlatacaktı . Öyle de oldu .

Hayatım yeterince zordu ve şimdi de evsiz kalmıştım hem de kışın başında .
Lapa lapa kar yapıyordu , daha havalı görünüyor diye aldığım ucuz , lanet süvet botlarla ayaklarım şimdiden ıslanmıştı.

Fahri beyin fırlatmasıyla kara batmış bavulumu elime aldım. Nereye olduğunu bilmeden yürümeye başladım saatlerce günlerce aylarca yıllarca ... yürüyebilirdim gidecek bir yerim yoktu sonuçta ...

Cennette 40 GünWhere stories live. Discover now