19

2.6K 262 209
                                    

Mehir sabah Büyük Salon'a indiğinde neşeli  ve heyecanlı kalabalığı gördü ve şaşırdı. Evet, bugün Quidditch denen oyunun karşılaşması olduğunu biliyordu ancak Hogwarts'ta bu kadar önem teşkil ettiğini hiç düşünmemişti.

Gryffindor masasına oturduğunda Quidditch oyuncularının üzerlerindeki kazakları çekiştirdiğini gördü. Kendisi de üzerine kıpkırmızı bir kazak giymişti, altında siyah kadife pantolonu vardı. Gözleri Gryffindor takımına döndü, kimlerin oynadığı konusunda tam bilgili değildi.

James'i hararetli hararetli bir şeyler anlatırken gördü, Lily onun kaptan olduğunu gururla söylemişti. Sirius'un karşısında Frank Longbottom ile konuştuğunu gördü, ikisi Vurucu olmalıydı, Sirius öyle söylemişti kendisine. Gryffindor takımının arayıcısı Marlene'di ve diğer iki Kovalayıcı'nın ismini tam olarak bilmiyordu Mehir.

"Bugünkü maçı Remus yorumluyor!" dedi hevesle Alice. Bir anda grupta bir hareketlenme yaşandı. Herkes neşeyle fısıldaşmaya başlamışken Mehir yanındaki Lily'ye döndü. "Remus'un yorumlaması niye bu kadar mutlu etti?"

Kızıl cadı sırıttı. "İzlediğinde anlayacaksın."

"Beni dinleyin!" diye James'in sesi yükseldiğinde Gryffindor masası sessizliğe gömüldü ve Potter'a döndüler. "Bugünkü maçta bize destek olduğunuz için şimdiden teşekkür ederiz, hepinizi gururlandıracağız."

Alkışlar koptuğunda diğer masalardan başlar onlara döndü. Sirius da yerinde kalkmıştı. Şimdi masadakiler ona bakıyordu merakla, bir şey söylemesini bekliyorlardı ama oğlan hiçbir şey söylemeden sırıtıp yerine oturdu. Sadece gözler kendisine dönsün istemişti.

Remus'un gür sesi yükseldi bu sefer. "Kazanamazsanız kuleye dönmeyin! Sizi öldürürüm!" 

"Aslanlar!" diye bir haykırış yükseldi ve Gryffindor masası neşeyle tezahürat ederek kahvaltıdan kalktı. Mehir gülümsemesini tutamamıştı, aklına Adal geldi. Burada olsa en çok eğlenecek kişi o olurdu muhtemelen.

Lily ve Mehir birlikte Quidditch sahasına yürürken arkalarından yükselen "Eee, hanımlar? Bize şans öpücüğü yok mu?" sesiyle oldukları yerde durdular. James ve Sirius birbirlerine sarılmış kendilerine doğru geliyordu.

"Sana hala kızgınım Potter." İki gün önce yaşanan Severus Snape mevzusu yüzünden Lily hala tepkiliydi. Hayır, Snape'in başına gelenler için değil, James'in başını belaya sokma olasılığı rahatsız edici olduğu için. James dudak büktü. "Ama Lils... Bugün biraz anlayış ve desteğe ihtiyacım var."

Mehir onları izlerken beline dolanan ellerle gözlerini Sirius'a çevirdi. Oğlan yüzünde aydınlık bir gülümsemeyle ona bakıyordu. Onun bu gülümsemesiyle ikna edemeyeceği kimse yoktu. "Eee Bayan Gökkaya, öpücüğüm?"

"Sana kızgınım Black." Gülümsedi Mehir, elleri Sirius'un ensesindeki saçlarda dolaştı. "Aptalca şeyler yapıyorsun."

"Benim bir aptal olduğumu benimle birlikte olmadan önce de biliyordun." Sirius onun yanağına dudaklarını bastırdı. "Ama yine de beni sevmeyi seçtin."

"Maalesef." Mehir de onun yanağını öptü. "İşte, şans öpücüğünü aldın, şimdi git de hazırlanmaya başla."

"Sen buna öpücük mü diyorsun!" dedi Sirius hayıflanarak ama kızı bıraktı. "Kazandığımızda daha fazlasını isterim."

Mehir meydan okurcasına ona baktı ama yorumda bulunmadı. James ve Sirius gözden kaybolduğunda Lily ile ikisi Gryffindorların arasına karışmıştı. Maç başlamak üzereyken Remus'un sesi duyuldu. "Günaydın Hogwarts! Gryffindor - Hufflepuff maçına hoş geldiniz! Tekrar sunuculuk yapmama izin veren Profesör Dumbledore'a teşekkürlerimi iletiyorum, en sonki seferde sonsuza kadar yorumlama yasağı yemiştim biliyorsunuz."

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin