10

3.7K 339 175
                                    

Vapura atlayıp denizi gezmek her zaman Mehir'i rahatlatan bir eylem olmuştu. Dalgaların vapurun gövdesine çarpmasını dinlemeyi, martıların uçuşunu izlemeyi ve yosun kokusuyla karışmış deniz kokusunu içine çekmeyi çok severdi.

Hogwarts öğrencilerine bir vapur turu yaptırıyorlardı. Bu eşsiz deneyimden geri kalsın istememişlerdi, İstanbul'u denizden gezmek bir farklıydı her zaman.

Ortaköy Sahili'nden kalkan vapura binmişlerdi. Asal ve Mehir yan yana oturmuş sohbet ederken, Gryffindor öğrencileri merakla anlatılanları dinliyordu. Her bir tarihi yapının güzelliği onları kendilerine çekmişti.

"Vapurdan sonraki durağımız Galata değil mi?" diye sordu Adal. Mehir buklelerinden birini parmağına dolayıp mırıltılıyla onayladı arkadaşını. "Galata'ya gitmeden önce kumpir yiyelim diyorum."

"İyi fikir." Adal, Mehir tarafından üst üste ikinci kez onaylandığında kızın aklının başka bir yerde olduğundan kesinlikle emin olmuştu, Mehir bir kimseyi asla iki kez onaylamazdı. "Pekâlâ, dökül bakalım. Neler oluyor?"

"Bir şey olduğu yok." dedi Mehir ancak ince iç çekişi bunun aksini iddia ediyordu.

"Mehir, seni çocukluğumdan beri tanırım. Ne olduğunu söyle haydi." Bir an kararsız kalsa da anlatmayı seçti Mehir, biliyordu ki Adal onu asla yargılamazdı. "Sirius Black'i öptüm."

Adal gözleri büyüyerek karşısındaki kıza baktı. "Ne? Sen- Nasıl-"

"Hem de iki kez. Belki de üç." Ellerini saçlarının arasından geçirerek karıştırdı. "Göktanrı adına, kafam niye bu kadar karışık?"

"Sen- Ondan hoşlanıyor musun?" diye sordu idrak etmek istercesine Adal. Mehir'in ela gözleri arkadaşına döndü.

Bilmiyordu. Sirius Black hakkında ne hissettiğini bilmiyordu. Sirius'un bir yanı onu öfkeyle doldururken diğer yanı onu tekrar öpmek için her şeyi feda edebilirdi. Aralarındaki çekimin meydan okumadan kaynaklandığını tahmin ediyordu Mehir ve bu durum onu canlanmış hissettiriyordu.

Uzun zamandır hissetmediği kadar hem de.

"Offf!" diyerek sesli bir iç geçirdiğinde onlara yakın olan Çapulcuların başları ikiliye döndü. Sirius kaşlarını çatmıştı merakla, ne konuşuyorlardı?

"Pati! Şuna bak." Lily onu kolundan çekiştirip bir yönü işaret ettiğinde Feniks'i gördüler. Vapur şimdi Beylerbeyi Sarayının önünden geçiyordu. "Uzaktan daha görkemli gözüküyor değil mi?"

"Kesinlikle." dedi Remus. "Mimari yeteneğe baksanıza, mükemmel resmen."

Mehir bu konuşmaları duymuş gülümseyerek "Öyledir." demişti. Okulunun mimari yapısıyla gerçekten iftihar ediyordu, çok güzel bir binaydı.

"Mehir?" Adrian'ın sesini duyunca başı ona döndü kızın. Dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı. Çapulculara fazla yaklaşmak istemese de Parkinson başka çaresinin olmadığını fark etti, Mehir onların yakınında oturuyordu.

"Selam Adrian."

"Birkaç gündür konuşamıyoruz." dedi oğlan. Sirius Black'in gri gözlerini kendisine diktiğini fark etmemişti ancak Mehir bakışları üzerinde hissediyordu ve bu durum onu geriyordu.

"Kafam meşguldü." Adrian nazikçe kızın omzuna koydu elini. "Bir sorun mu var? Geçen olan şey-"

"Bu konu hakkında konuşmasak?" diye rica etti Mehir. Avcıdan bahsetmek istediği en son şeydi belki de.

"Seni tehdit eden bir durum olduğunu söylediler ve-"

"Adrian." dedi kız uyaran bir ses tonuyla. "İstemiyorum dedim, değil mi?"

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Where stories live. Discover now