20

2.6K 232 131
                                    

Adal, dersten çıkıp koridorda ilerlerken elindeki kitabı o kadar gevşek tutuyordu ki kitap yere düşmemek için kendi başına bir çaba harcıyordu adeta. 

"Adal!" Arkadan kendisinin adını seslenen kişiyi duyunca başını çevirip baktı. Soykan hoca kendisine doğru geliyordu. Olduğu yerde durup adamın kendisine yaklaşmasını bekledi. Aralarında az yaş farkı olduğundan kendisine öğretmeni olarak bakarken zorlanıyordu ama yapabileceği bir şey yoktu.

"Buyurun hocam." Adam olduğu yerde durup sarı saçlarını düzeltti, Öykü gibi o da sarı saçlara sahipti. "Senden bir ricam olacak."

"Dinliyorum."

"Mehir Gökkaya ile yakın arkadaş olduğunu duydum." Adal kaşlarını çattı onun adını duyunca. "Senden rica etsem bana kendisinin adresini verir misin, güvenlik açısından başka bir yere gittiğini biliyorum."

"Veremem." dedi Adal düşünmeye mahal bile vermeden. Soykan kaşlarını çattı. "Veremem derken?"

"Bu gizli bir bilgi hocam, kusura bakmayın."

Soykan elini havaya hafifçe salladı. "Ah, pardon, benim kabalığım. Haklısın tabii, böyle zor bir zamanda Mehir'i tehlikeye atacak şeyleri herkese söylememek gerekir." Sonra durakladı. "Peki ona mektup yollayabileceğim bir adres verebilir misin? Türk Mitolojisi konusunda Gökkaya ailesinin kaynakları daha genişti diye hatırlıyorum, belki Mehir bana kitaplar konusunda yardımcı olabilir diye düşündüm."

"Ben kendisine sorunuzu iletirim hocam." dedi Adal. "İyi günler."

Soykan genç Agza'nın gözden kaybolmasını izledi bir süre sonra da yoluna devam etti.

Hogwarts'taki yaşamını rayına oturtmayı başaran Mehir ise James ve Sirius'un aralarında fısır fısır konuşmasını izliyordu merakla. Yine bir şeyler karıştırdıkları barizdi, Mehir evlerine fazla puan kaybettirmemelerini ümit ediyordu yalnızca.

"Sen ne düşünüyorsun?" Marlene'in sorusuyla Mehir dikkatini onlardan çekip kızlara çevirdi. "Ne?"

Lily kıkırdadı. "Sevgilisine bakmadan tek saniye geçiremeyen tek kişiyi James sanardım." dedi. "Sen onun tahtını devralmaya hazırlanıyorsun."

"Yok ondan değil." dedi Mehir utançtan yanakları yanarken. "Bir şeyler karıştırıyor gibi değiller mi?"

Alice omuz silkti. "Onlar hep öyle, ben alıştım." 

"Aylak fena gözüküyor." dedi Sirius, karşılarında oturup Peter ile konuşan arkadaşını süzerek. "Umarım kimse çakmaz durumu."

"Mehir dakikalardır bizi izliyor." James yüzünü astı. "Sevgilin beni korkutuyor."

"Beni özlemiştir." dedi Sirius ve ela gözlü cadıya dönüp ona tatlı tatlı gülümsedi. Mehir karşılığında gözlerini kısıp ona bakmıştı uzun uzun, ne karıştırdığını anlamaya çalışıyordu sanki.

"Akşam pelerinin altında çıkarız." dedi James tekrardan. "Kılkuyruk ve Aylak bizden önce gider, biz de biraz salonda takıldıktan sonra sıvışırız aradan."

"Hep yaptığımız şey Çatalak, bu sefer niye bu kadar gerildin ki?" Sirius'un gri gözleri en yakın arkadaşına döndü. "Sakin ol biraz."

Baykuş postası geç kalmıştı, Mehir kendisine Elgin'den gelen mektubu aceleyle okudu bu yüzden. Dersliğe yürürken mektubu okumaya gayret ediyordu ve birine hafifçe çarptığında başını kaldırdı. "Kusura bakma." dediğinde karşısındaki kız ona üstten bir bakış attı. "Adımına dikkat et Gökkaya."

"Çarpışmak işteş bir eylemdir." dedi Mehir, karşısındaki kıza gözlerini dikerek. "Birlikte yapılır. Sen de adımlarına dikkat et." 

Kız kollarını göğsünde kavuşturup bir süre Mehir'e baktı, Mehir de pes eden olmak istemediğinden kızın gözlerine baktı. Birbirlerine bir süre düşmanca baktılar, işin tuhaf yanı Gökkaya cadısı kızın kim olduğuna dair en ufak bir fikre bile sahip değildi. Bildiği tek şey kızın Ravenclaw olduğuydu, onu da cüppesinden anlamıştı.

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin