26

1.9K 213 58
                                    

Noel sabahı Lily tarafından sarsılarak uyandırılan Mehir kızıl cadının yüzündeki heyecanlı ifadeyi görmüştü. "Haydi! Hediyeleri açma vakti!" Üzerindeki pijamayı aceleyle değiştiren Lily'ye baktı bir süre sonra yerinde doğrulup o da giyinmeye başladı.

Üzerine boğazlı siyah kazağını geçirip altına da uzun siyah eteğini giydi. Dalgalı saçlarını bir taç yardımıyla arkaya sabitleyip parfümünü hafifçe sıktığında hazırdı.

Ortak salona indiklerinde Çapulcuları şömine başında otururken gördü, gözleri anında Sirius'u bulmuştu ve tekrar gerilmişti. Oğlan üzerindeki boğazlı siyah kazakla oturuyordu. Mehir bir an kendi üzerine giydiği kazağı çıkarıp atmak istedi, birbirlerine benzer seçimler yapmaları sinirini bozmuştu.

"Nerede kaldınız? Kuyruk çatlayacak hediyeleri açmak için." diye soran James ile Sirius'un gri gözleri kendilerine doğru gelen kızlarda durdu. Lily'ye şöyle bir bakıp odağını aniden Mehir'e çevirdi. Üzerindeki simsiyah, bedenini sarmalayan kıyafetlerle ne kadar güzel gözüküyordu. Saçlarını yüzünden çekmişti ve güzel, küçük yüzü açığa çıkmıştı.

Hediyeleşmeler başladığında Mehir özellikle Sirius'tan uzak durmaya gayret ediyordu. Ona aldığı konser biletlerini şömineye atıp yakmayı çok düşünmüştü ancak harcadığı parayı düşününce vazgeçmişti.

"Mutlu Noeller." Arkasından gelen sesi duyduğunda Mehir kalbinin bir an durduğunu hemen peşinden hızla attığını hissetti. Kendini sakin tutmaya çalışarak Sirius'a döndüğünde onun gri gözlerini kendisine bu kadar yakın bulmayı beklemiyordu.

Beklentiyle yüzünü tarayan gözleri umursamamaya çalışarak elindeki iki bileti Sirius'a uzattı. "Mutlu Noeller." dedi. Sirius biletlere bakarken gözleri parlamıştı heyecanla. "Burton'la güzel bir ilk randevu olur."

"Mehir..." Sirius başını kaldırıp ona baktığında Gökkaya cadısı nefesinin kesildiğini hissetti. Yüzünde o kadar saf bir heyecan ve mutluluk vardı ki onu hep böyle görmek istediğini düşünmüştü. Sonra bu düşüncesinden ötürü kendisine kızdı. "Teşekkür ederim."

Ela gözler bir şey söylemeden kendisine bakarken Sirius paketlediği kendi hediyesini ona uzattı. Mehir kutunun kapağını açtığında karşısında dikdörtgen bir ayna vardı. "Ne bu?" diye sormasına engel olamadı.

Sirius yanında durup aynayı eline aldı. "Bu, bir çift taraflı ayna." dedi. "Zamanında Çatalak ve ben fazla kullanırdık. Şimdi... Senin de ihtiyacın olduğuna inanıyorum."

Soran gözlerle Sirius'a bakmaya devam ediyordu. Sirius aynaya doğru "Adal Haktan." dediğinde Mehir merakla aynaya baktı ve aynanın içindeki Adal ve Elgin'i görünce nefesini tuttu. "Mehir!" Adal gülümsüyordu.

"Aman Tanrım." Sirius'un elindeki aynayı kaparak Mehir onlara baktı. "Bu... Onlar gerçekten şu an benimle konuşuyor mu?" diye sordu.

Sirius başıyla onayladı. "Onlara da gönderdim. Aynaya birbirinizin adını söylediğinizde görüşebileceksiniz. Bir tane Adal'da var bir tane de Elgin'de."

Sirius, Mehir'i İhtiyaç Odası'na götürdüğü gün bunun artık bir ihtiyaç olduğuna karar vermişti. Arkadaşlarını görmek istemesini anlıyordu, o da Grimmauld'da yaşarken James'i görme isteğiyle dolu taşardı çünkü. Bu yöntemle hiç değilse arkadaşlarıyla karşılıklı konuşabilecekti.

"Ne haber prenses?" Adal'a gülümsedi Mehir, hala gerçek olduğuna inanamıyordu. Işıldayan ela gözleri Sirius'a döndü. Oğlan kendisine minnetle bakan gözlere karşı savunmasız olduğunu hissetti, onu mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapabilirdi Sirius.

"İyiyim. Ah, Göktanrı, siz nasılsınız? Neler yapıyorsunuz?" Mehir ortak salonun bir köşesine çekildiğinde Sirius ellerini ceplerine sokup yüzünde ince bir gülümsemeyle Mehir'i izledi. Arkadaşlarıyla konuşurken yüzünde oluşan mutlulukla kalbi ısınıyordu.

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin