31

1.9K 206 132
                                    

"Yani görünüşe göre Ayzıt'ın Kara Han'a duyduğu aşk kötü sonuçlanmış." dedi Adal aynadan konuşarak. "Kara Han güç peşindeymiş, sonucu da ölüm olmuş."

"Hala Mehir'le alakasını çözemedim." dedi Sirius, sevgilisinin yanında aynaya bakarken.

"Ayin konusunda hiçbir sonuca ulaşamadık. Kara Han'ın hayatını inceliyoruz, belki oradan bir ipucu edinebiliriz." Elgin yüzünü astı. "Görülerimi ciddiye alıyorsun değil mi?"

"Tabii ki Elgin! Merak etme, başımı belaya sokmuyorum." Göz ucuyla Sirius'u işaret etti sonra. "Bununkini de olabildiğince beladan koruyorum."

Adal iç çekti. "Soykan hoca konusunda da bir sonuca varamadık. Şüpheli hiçbir şey yapmıyor. Derslere giriyor, dersten sonra kendi başına takılıyor falan. Öğretmenlerle muhabbet ediyor bazen, sıklıkla Öykü ile konuşuyor ama bu doğal, kardeşi sonuçta."

"Onun Avcı'nın tarafında olduğuna eminim." diye mırıldandı Mehir. "Belki Öykü de öyle hatta."

"Onunla yüzleşsek?" Adal'ın sorusuna Elgin ters ters baktı. "Ne? Tek seçeneğimiz bu gibi." diyerek fikrini savundu yeşil gözlü oğlan.

"Saçmalamayın." Mehir yanaklarını şişirdi. "Şu anlık beklemede kalalım. Bakalım sonuç nereye ulaşacak? O esnada da ayin konusunda fikirler yürütelim. Kara Han'la alakası olduğunu biliyoruz, elbet bir şey çıkacaktır."

Konuşmalar bitince Sirius ve Mehir koltukta oturmaya devam ettiler. Cadı, oğlanın dizlerine yatmıştı ve gözlerini kapatmıştı. Sirius'un parmakları onun dalgalı saçlarından geçiyordu. "Güzel sevgilim... Ne düşünüyorsun?"

"Kara Han'ın amacının ne olduğunu." dedi gözlerini açmadan.

"Ölü değil miydi o?" Sirius'un sorusunu tam ağzını açıp onaylamak üzereyken Mehir durakladı, gözleri açılmıştı. Aklına gelenle yerinde doğruldu. "Evet... Ölü." dedi ve Sirius'a baktı, oğlan sevgilisinin ani tavrına anlam verememişti. "Ama ölü kalmak zorunda değil."

Sirius kaşlarını çattı. "Ne?"

Mehir yerinden fırladı. "Ayinin ne olduğunu biliyorum!" dedi, zihninde çalışan çarkların sesini duyabiliyordu. "Onu diriltecekler."

"Anlamadım." dedi Sirius. Mehir olduğu yerde dönmeye başlamıştı. "Tabii ki onu diriltecekler! Düşünsene, Kara Han tanrısal güçlere sahip olduğunda kendini kaybetmişti. Tanrı olmak ne demek? Ölümsüzlük. Amacı bu işte, ölümsüz olmak. Hayata dönmek."

"Bunun seninle alakası ne? Sizinle daha doğrusu."

"Kullandığı ayin büyüsüyle alakası olsa gerek. Onun kanından gelen tek kişiler biziz, kendi kanını akıtıp bedenini oluşturmaya çalışıyor olabilir." Mehir koltuğa çöktü. "Tanrım..."

"Böyle bir büyü var mı gerçekten?" diye sordu Sirius. Hala olayları algılamaya çalıştığı var sayılırsa sakin kalabildiğine şükretti.

Neticede Tanrı bozuntusu bir adam yeniden dirilebilmek adına her gün sevgilisinin peşine düşmüyordu!

"Varsa bile oldukça karanlık bir büyü." dedi Mehir. "Kurbanları içeriyor çünkü, kurban etmek yasaklıdır normalde."

"Araştıralım o halde!" diyerek ayağa fırladı Sirius. "Ne bekliyoruz ki?"

Sirius hareketlenip ortak salondan çıkmak üzereyken Mehir onun elini tutup durdurdu. "Dur." dedi. Sirius duraklayıp sevgilisine baktı merakla. Kızın ela gözleri endişeyle parlıyordu. "Sirius, bir Tanrıyı yeniden diriltmekten bahsediyorlar."

Korkmuştu Mehir. Olay sandığından çok daha büyüktü, çok daha başkaydı. Göktanrı olaylara nadiren dahil olurdu ancak Kara Han'ın yok edilmesi olayına o bile dahil olduysa... Büyük bir şey yaşanmıştı ve bu durum herkesi tehdit ediyor demekti.

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin