son söz

2.8K 209 278
                                    

Son söz yazmakta her zaman berbat olduğumu düşünmüşümdür. Daha doğrusu... Vedalarda berbatım ben. Sizlere veda etmiyorum elbette ama Feniks'e bir şekilde veda ediyormuş gibi hissediyorum ve bu his berbat.

Olsun, yine de afilli birkaç söz söylemeyi deneyeceğim bakalım.

Dün gece, finali yazdıktan hemen sonra Wizarding World'de bir hesap açtım, Mehir Gökkaya adına. Mehir Gökkaya 15 Mayıs 1960 yılında dünyaya geldi. Kendisi bir İşve'ydi ve özelliklerini gayet güzel bir şekilde üzerinde taşıyordu.

Mehir, nazik ve oturaklı bir cadıydı. Çok güzeldi ancak güzelliği, kutsal kanı onu hiçbir zaman şımartmadı, her daim alçakgönüllüydü ve böyle kalmaya devam etti. Çalışkandı, genç yaşta tamamen bir başına kalmış olmanın verdiği etkiyle oldukça sorumluluk sahibiydi ve daima haklının yanında dururdu. Sözünü kimseden sakınmazdı.

Mehir'in binası Hufflepuff'tı. Wizarding World onaylı bir Hufflepuff kendisi ve daha azını zaten bekleyemezdim ondan. Sadakati, nezaketi, çalışkanlığı ile başka hiçbir binaya bu kadar uyum sağlayamazdı. 

Asası defne ağacından yapılma, tek boynuzlu at kılı ve esnek bir asaydı. Unicorn kılı genellikle en tutarlı sihirleri üretir, sahibine oldukça sadıktır ve Karanlık Sanatlar'a yönlendirilmesi en zor asadır.

Defne ağacından yapılan asaların güçlü ve bazen ölümcül büyüler yaptığı bilinse dahi onursuz hareketler yapmazlar. Defne ağacından yapılma asalar, sahiplerinin tembelliğine dayanamazlar ve bu koşullarda rahatça defne ağacının efendisi bir başkası olabilir.

Eğer ki ilk sahibi çalışkansa, asa ona tamamen bağlanır ve başka bir büyücü yahut cadı onu çalmaya kalkışırsa kendiliğinden bir yıldırım çarpması gibi olağandışı ve ilgi çekici şeyler yapabilir.

Mehir'in ne denli çalışkan, onurlu ve iyi niyetli bir kız olduğunu biliyorum, hep bildim bu yüzden asasının özelliklerini okurken çok... Şaşırdım. Bu kadar uyacağını hiç tahmin etmemiştim. 

Daha sonra, patronusunu keşfettim. Bu arada bu testleri yaparken tamamen Mehir olarak yaptım, kendim olarak değil. Kendim olarak yapsaydım zaten yüksek ihtimalle asası ejderha yüreği özlü çıkardı, ilk unicorn asayı Mehir sayesinde gördüm.

Mehir'in patronus yapabildiğini düşünmüyorum, hiçbir zaman onu patronus yaparken hayal edemedim. Çünkü açıkçası Mehir'in patronusa yeterli mutlu anıları olsa dahi içinde hep bulunan o kasvet ve ruhsal bunalım onu patronus yapmaktan alıkoyar diye düşündüm. 

Ve onun adına üzüldüm. Hiçbir zaman patronus yapabilecek kadar üzerindeki kasvetten kurtulamayacağını fark ettiğimde karakterim adına sahiden de çok üzüldüm.

Yine de patronusunun kestane rengi kısrak olduğunu öğrendiğime mutluyum. Yapabilecek olsa demek ki oldukça güçlü bir patronus yaratabilirmiş. Eh, Sirius bilse sevgilisinin patronusuyla iftihar ederdi bence.

Sirius ve Mehir'i hep birbirine oldukça uyumlu buldum. Kitabın başlarındaki gibi Sirius'un hareketli tavırları bir yana oldukça önyargılı bir duruşu vardı safkanlara karşı ve Mehir ona sen ne yaptığını zannediyorsun diye karşı çıkan tek kişiydi.

Sirius'un Regulus hakkında hala acı çektiğinin farkında olan Mehir, onları barıştırmak istedi. Sirius daha önce kimseyi kaybetmemişti, Mehir ise ailesinin gözlerinin önünde yitip gidişini izlediğinden kaybın ne olduğunu çok iyi biliyordu. Bu yüzden Regulus konusunda Sirius'a yardımcı olmak istedi, çok geç olmadan.

Sirius, Mehir'e ümit verdi. Onun yanında duracağını, onunla her şeye göğüs gereceğini defalarca söyledi ve bunu her daim yaptı. Cadılar Bayramı gecesi Mehir kaçırıldığında Sirius onu bulmaktan başka hiçbir şeyi istemedi, onun iyi olduğunu görmek ve bilmekten başka hiçbir amacı olmadı.

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Where stories live. Discover now