2

6.3K 496 271
                                    

Topkapı Sarayı oldukça ilgi çekici bir yapıydı. Görkemli büyüklüğü, kullanılan eşyalar ve içinde yaşayan tarih ile yıllar boyu birçok kişinin dikkatini çekmişti. Bu yüzden Mehir Hogwarts öğrencilerini buraya getirerek etkilemek istemişti. Çoğunlukla başarılı da olmuştu.

Çoğunlukla diyoruz çünkü bu durumu ciddiye almayan bir grup vardı. Evet, Çapulcular. Remus ve Lily hariç elbette. Marlene, Sirius ve James daha çok hınzırlık peşindeydiler. Kaşıkçı Elmas'ını görünce Marlene "Ooo, bunu istiyorum." demiş, Sirius ve James büyüyle camı kırarak mücevheri çalmaya kalkışmıştı.

Bunu gören Mehir beyninden vurulmuşa dönmüştü. Hışımla yanlarına ilerleyerek birini uzun saçlarından diğerini de dağınık saçlarından kolaylıkla tutarak vitrinden uzaklaştırmıştı. "Ah, ah, ah acıyor!" diye inledi James.

"Acısın diye yapıyorum." diye tısladı dudaklarının arasından. Bir İşve kibardır, nezaketi ile ünlüdür ancak ne zaman rahatsız edici bir şey görse öfkelenirdi. "Aptallar! Beyin yerine puding mi verdiler size?"

Onları sertçe bırakıp işaret parmağını onlara doğru salladı. "Burası bir müze! Eğlence parkı değil, tarihi değeri olan şeyleri istediğiniz gibi çıkaramazsınız. Ayrıca görülebilirdiniz!" Ellerini dalgalı kahverengi saçlarından geçirdi. "Göktanrı, beni delirmekten kurtar."

"Eğlenmeyi hiç bilmiyorsun." dedi James sırıtarak. Mehir göz devirdi. "Çünkü burası eğlenilecek bir yer değil! Hele o elmasa zarar verseydiniz ne olacaktı?" Öfkesinden gözleri ela rengini bırakıp yemyeşil olmuştu. "Benim kültürüme ve değerlerime saygı duyacaksınız! Burası Türkiye, İngiltere değil. Size iltimas gösteren çok kişi olabilir ama ben göstermem!" 

"Sakin ol." Remus alevli tartışmanın içine dalmıştı. Kızın kolunu okşadı. "Onlar adına ben özür dilerim, bazen oldukça sorumsuz olabiliyorlar."

Hala yeşil olan gözler Sirius'a döndü ve ona tersçe baktı. Sirius Black alayla gülümseyip kıza karşılık verirken Mehir öfkesini derin bir nefes alarak içinde eritti. "İyi gezmeler Lupin."

Güzel cadı bir prenses edasıyla gözden kaybolduğunda onun yerini kızgın bir Lily Evans aldı. Yanakları saçları ile aynı renk olmuştu öfkesinden. "Snape ve Lestrange bana tuzak kurdu." dedi öfkeyle.

"Ne tuzağı?" Remus bunu sormuş olsa da diğerlerinin umurunda değildi. Hele James her an onların üzerine uçup asaya gerek duymadan çıplak elle onları öldüreceğe benziyordu. "Jamsie, sakin ol."

"Üzerime Snape'i fırlattılar ve bir rafı devirdim müze görevlileri az kalsın kovuyordu beni." James dişlerini gıcırdatıp onların üzerine yürürken kavgaya karışmaya en hevesli olan Sirius peşinden sırıtarak ilerledi. 

"Sümsük!" James'in seslenişine Ravenclaw'dan birkaç kız da dönmüştü. James asasını ceketinin altından sımsıkı tuttu. "Seni geberteceğim, Lily'den uzak dur dedim sana."

"Sakin ol Potter, abartacak bir şey yok." Lestrange'in rahat tavrına karşılık Sirius başını yana eğip ona alayla gülümsedi. "Gryffindor'dan uzak durmayı bir türlü öğrenemedin Sümsük, bir muggle doğumluya aşık olduğunu görse Lordun ne derdi?"

Ortalık o an karıştı. Snape, Sirius'un üstüne yürürken James de Rabastan Lestrange'in üzerine yürüyordu. Adal bunu gören olmuştu. Aralarına girerek "Ne oluyor?" diye sordu.

"Hiç." dedi James dişlerini sıkarak. "Hesap görülüyor."

"Burada mı?" Adal onu kaslarına rağmen güç tutuyordu. "Burası bir müze. Hırgür çıkaramazsınız." 

"Öyle mi? İzle bizi." Sirius asasına elini bile sürmeden yere düşürme büyüsü yaptı Snape'e. Adal telaşla bir öğretmen bulmak için bakındı ama onun yerine Mehir'le göz göze gelmişti. Eliyle onu çağırdı. 

𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin