"Arşın çok âşığım ben sana."
▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
Titreyen ellerimi bacaklarımın arasına sıkıştırdığımda çıplak bacaklarımın ellerimi ısıtacak kadar sıcak olmadığını fark ettim. Gözlerim ön camdan aşağıya yöneldi. Kıyafetlerime bakarken refleksle inledim ve başımı koltuğa yapıştırırken acımasız davrandım.
Tam bir salaktım. Fahur zekâma rağmen evden çıkarken kıyafetlerimi değiştirmeyi düşünememiştim. Üstelik biraz daha aşağıya bakarsam on liralık terliklerimden çıkan ayak parmaklarım bana selam verebilirdi.
"Ne oldu?" Dilara bunu sorarken başını bir saniyeliğine bana çevirmişti. Belli değil miydi ne olduğu?
Benekli, uzun tişörtümü çekiştirdim. "Şu üstümdekilere bak," diye homurdandım.
Güldü. "Bence çok tatlı duruyorsun," dediğinde hayretle koltukta ona döndüm. Sürücü koltuğundayken bana tekrar bakmak gibi bir ihmalkârlık yapmadı. Direksiyonu tek eliyle kavramış, hız sınırının kıyılarında gezerken ister istemez onu biraz izlemiştim. Reddedemediğim bir havası vardı. Tatlıydı ama aynı zamanda da çekiciydi. Araba kullandığı için miydi? Ben de kullansam biraz çekici olur muydum?
Araba kullandığım tek ana gittim, Arşın'ın öğretmeye çalıştığı değerli ana... "Mini Mini Bir Kuş" şarkısını söyleyip koltuğumu ayarladığı ve benim arabaya kendi kuyruğunu yakalatmaya çalıştığım geldi aklıma. Dudaklarımı hayal kırıklığıyla büzdüm. Hiç şansım yoktu.
"Doğum günü partisine şort takımı ve terlikle gidiyorum," diye duyurdum, Dilara gördüğünü algılayamamış olmalıydı ki tatlı olduğumu düşünüyordu.
"Arşın'ın umursayacağını sanmıyorum," dedi kayıtsızlıkla. "Bu büyük bir sorunsa onu dışarı çağırabilirim ama."
"Mutlu olurum," diye mırıldandım yine heyecanlanıp ve terleten saçlarımı bileğimdeki tokayla bağladım. Dışarı çıkması daha iyiydi, ailesiyle karşılaşmaya hazır değildim. Özellikle Arşın'ın yanına yaklaşmamı istemediğini ve bunu engelleyeceğini söyleyen Nisan'la ne kadar geç karşılaşırsam o kadar iyiydi. Kendimi affettirip affettiremeyeceğim belirsizdi.
Dilara arabanın dijital ekranında Arşın'ı aramak için parmağını gezdirirken "Sesini çıkarma," dedi hevesle. "Arşın'a bu yıl aldığım hediyeyi beğenmemiştim, yeni hediyem tamamen sürpriz olmalı."
Hediye ben mi oluyordum?
Gözlerini kısıp baktığında anında iki elimi de dudaklarımın üstüne bastırdım. Dilara istediği zaman korkutucu da olabiliyordu.
Arşın'ın telefonu açması biraz uzun sürdü. "Efendim?" diyen sesini arkadaki müzikten zor duydum ama sesinden bile surat astığını anlayabilmiştim. İçimden sıcak bir şey aktı, onu kucaklamak isteyen yoğun bir histi.
"Dışarı çıksana." Dilara sesini duyurmak için bağırmıştı. "Sana ikinci bir hediye getiriyorum."
"İkinci hediye mi?"
"Sorgulamadan dediğimi yap, çok seveceksin bu hediyeyi. Aslında zaten seviyorsun," dedi sinsi sinsi.
"Hiçbir şey anlamadım Dilara, ne diyorsun?" dedi Arşın bıkkınlıkla. "Getir işte buraya, ben niye çıkıyorum?"
"Çünkü çok ağır," diye söylendiğinde dikiz aynasından göz göze geldik. Omuzlarını kaldırıp indirdi. "Otopark ile mekân arasında en az on dakikalık yürüme mesafesi var, onu arabadan çıkaracağım da sana getireceğim de bir yığın iş! En azından ortada buluşalım. Çabuk ol, geliyorum ben." Arşın'ın cevap vermesini beklemeden telefonu kapattı. "Bize doğru gelmesi daha iyi oldu, zamanında yetişebilirsin belki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOY HIRSIZI
Humor"Ulan, diyor insan ister istemez. Bu kadar küçük bir şey de yaşıyor, konuşuyor. Hatta iç organları da var." Arşın yıllarca kardeşinden dinlediği Yüsra'ya karşı içten içe bir ilgi besler. Ufak, sevimli bir buzdolabı poşetine benzettiği kızı görmek iç...