28. BÖLÜM

32.8K 2.8K 677
                                    

"Ona iyi bak, olur mu?"

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Şu saatten sonra herhangi bir çift gözün içindeki yansımamı görmekten kaçınacaktım. Birinin gözlerine onu görecek kadar uzun, derin bakmayacaktım. Bakamazdım. Hak etmiyordum.

Arşın'a yapacağımın bedelini bir şekilde ödemeliydim.

Tek acı çeken o olmayacaktı, birlikte yanacaktık ama sinirlenen, kızan sadece o olacaktı.

Neden gittiğimi bilmeyecekti, bilmediği için sinirlenecek, bana bu kadar alıştığı için kendine kızacaktı. Kulağa ondaki yerimi çok büyültüyormuşum gibi geliyordu ama öyle değildi. Birbirimiz için farklı olmuştuk, hissetmiştim.

Arşın'a neden haber vermiyorsun o zaman Yüsra? Niye onun sinirlenmesine, kendine kızmasına izin veriyorsun, diye sorarlardı adama. Soracak birisi olsaydı tabii...

Annemden duyduğum sözler beni mahvetmişti ama Arşın'a bunları anlatırsam gidemezdim. Gitmemem için çabalardı, yanımda olacağını söyleyerek beni kandırırdı. Kandırmasına izin verirdim.

Burada kalmaya devam ettikçe yıpranırdım, o beni iyileştirmek için çabalayıp dururdu. Kafasını benimle meşgul ederdi, hayatını aksatırdı. O kadar mutsuz olurdum ki onun o hiç bozmadığı mutluluğunu bozardım. Nisan'ın yerine de gülmesi gerekiyordu, benimle oldukça gülmeyi unutacaktı.

Benim için böyle şeyler yaşamasına dayanamazdım. Bunu ona yapmaya hakkım yoktu. Kendisi istese de yoktu.

Gittiğimde beni affetmeyecek, uzun süre kendine gelemeyecekti ama bir gün geride bırakacaktı işte. Bıraktığında yine eskisi gibi olacaktı. Beni unutacaktı. Onun sevgisine değmediğimi anlayacaktı.

Çabuk olmasını sağlamak istiyordum. Havaalanında yarım saat sonra kalkacak uçağı beklerken Nisan'la olan sohbeti açmış, ona yazacağım şeyleri düşünürken amacım buydu.

O bir sözü söyledikten sonra eşyalarımı toplamıştık abimle birlikte. Her şeyi yanıma alamamıştım ama bıraktıklarımın yerini yenileriyle doldurabileceğimi bildiğim için bu umurumda olmamıştı. Eşyaların yerine yenileri gelirdi, geride bıraktığım insanlar daha çok kafamı meşgul ediyordu.

Evden çıkarken annem sesimizi duyduğu hâlde odasından çıkmamıştı.

Koridordaki cam parçaları içimdeki kırıklığı somutluğa döker gibi almıştı yerini. Dağınıklardı ama dağınıklığın içinde gizli bir düzen vardı. Arkadaşlarım bir taraftaydı, annem, abim, babam bir tarafta. Arşın her yerdeydi, düşüncelerimi tamamen ele geçirmişti. Düşüncelerimi, duygularımı, ruhumu... Geride kalacaktı. Yanıma almadığım neredeyse her şey ondaydı.

Yine geç saatlere kadar çalışan babamın yanına gitmiştik önce. Çok soru sormamıştı, anlayamamıştı belki de ne olduğunu. Yorgundu ve bizi karşısında bulduğunda şaşırmıştı. Onu görmeye geleceğimi söylememiştim, gelmeyecektim. Babamla vedalaşmak zor olmuştu, annemle ne yaşadığımı anlatmamıştık. O yüzden olsa gerek babam kırgınlığım geçince geri döneceğimi düşünmüştü. Bunu dile getirmemişti ama tavırlarıyla belli etmişti.

Abimle birlikte havaalanına gelip bilet almıştık, sonra o gitmişti. Dilek ablanın yanına... Onu görmeden gitmek istememişti.

Onun kadar güçlü olmaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki...

Aslında vedası benimki kadar sonsuz olmayacaktı, tatillerde gelip görebilirdi onu. Bu yüzden de veda etmekte sorun görmüyor olabilirdi. Bilmiyordum ama yine de güçlüydü. Öncesinde de onu bırakmıştı. İstememiş ama mecbur kaldığı için yapmıştı. Mecburiyetinin sebebi belirsizdi.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin