8. BÖLÜM

60.6K 4.6K 1.3K
                                    

"Ulan, diyor insan ister istemez. Bu kadar küçük bir şey de yaşıyor, konuşuyor. Hatta iç organları da var."

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

"Koğuş kalk!" diye bağırdım abimin yatağının yanında dikilirken. Sesimi kalınlaştırabildiğim kadar kalınlaştırmıştım, öyle ki kamyoncu amcalar sesimin yanında tiz sesli kalabilirdi.

Abim beni şaşırtmayarak hızla ayağa fırladı ve gözleri kapalıyken hazır ol durumuna geçti. "Emredin komutanım!"

Deli gibi gülmeye başladım. Karnımı tutup eğilip bükülmem yetmedi ve kendimi yere attım, sağa sola yuvarlanıp bir de öyle güldüm. Onun yanımda olmasının mutluluğu da eklendiğinden güldükçe gülesim geliyordu.

Kendisinin böyle tepki vermesinin sebebi askere gitmesinden değildi. Gitmemişti ama bu yıl okulu bitiyordu ve bir ay bile olmasa da askerliğini yapacaktı. Staja başlamadan önce yapmaya karar vermişti, şimdiden kendini oradaymış gibi hissediyordu.

"Minik Şeytan..." Abim uykulu olmasına rağmen tehlikeli bir ses tonuyla konuştuğunda kendimi durdurmak istesem de yapamadım. "Senin canın silkelenmek mi istiyor?" diye sordu.

"Ha... Hayır, yok," diye kahkahalarımın arasından kesik kesik konuşmaya çalıştım. Yaşlı gözlerimden görebildiğim kadarıyla çok kötü bakıyordu, durmazsam olacaklarını gözlerinin ardından görebiliyordum.

Hazin sahnenin yaşanması için uzun zaman geçemedi.

Abim eğildi, ayak bileklerimi tutarak beni baş aşağı bir pozisyonda kaldırdı. Dünyam tepetaklak olurken, ellerimi zorlukla yere değdirip başımı yukarı kaldırmaya çalıştım, saçlarım yüzümün üstüne dökülmüştü ve birkaç tel ağzıma giriyordu.

Gülüşüm istediği gibi durmuştu.

"Abi, ya!" diye cırladım. Hiç takmayarak hayvan gücünü kullandı ve beni iyice havaya kaldırıp ellerimin yerle olan bağını kesti. Un çuvalıymışım gibi bedenimi sağa sola salladı. Kendimi yılan gibi kıvrılırken buldum.

Neden, neden onun genlerinin birazı bile bende yoktu? Niye o seksen küsür kilo ve bir doksan dört boyundayken ben kırk üç kilo ve bir elli sekiz boyundaydım?

"Abiye bir daha böyle şakalar yapılacak mı?" diye sordu beni bir kez daha sallayıp iç organlarımın yerini değiştirirken. "Bir buçuk metre boyuyla eğlenmek mi istemiş abisi?"

"Abiciğim, lütfen!" diye bağırdım. "Seni çok seviyorum ben, çok çok seviyorum!" Acil durumlarda yağcı tarafım ilk yardım kadar önemliydi.

"Yağcı," diyerek keyifle güldü. Yeni dalgalanmayı bırakmışken tekrar salladı beni, bacaklarına sarılarak kendimi durdurmaya çalıştım. "Çok şımarttım seni, olmaz böyle."

"Ağlarım ama!"

"Ağlarsan kafanı çöpe sokarım." Ben dudaklarımı büzmüş, ağladı ağlayacak bir hâldeyken gülüşünü duydum. Uzun zamandan sonra onunla böyle olmak beni de mutlu ediyordu ama ayaklarım yere bassaydı mutluluğumu yüzüme yansıtabilirdim. Böyle olmazdı ki!

"Uyandın mı oğlum?" Annemin sesi anın tadını kaçırdı, yapıştığım bacaklardan ayrıldım ve abim beni yavaşça yere bıraktı. Ayağa kalkıp, yatağına giderken "Uyandık anne," diye cevap verdi.

Yatağa oturup annemin, abim eğildikten sonra yanaklarından öpmesini izledim. Altımdaki yorganı avuçlarımın arasına alarak yumruklarımı sıktım. Gözlerimi abimin kitaplığında bıraktığı tek tük kitaplarına çevirdim. Sağır olmayı dilediğim o zamanlardan birindeydim ve ağlamak istemiyordum. Hoş, hayat genelde istemediğim her şeyle beni yüz yüze bırakıyordu, birazdan ağlayacaktım.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin