4. BÖLÜM

79.8K 5.5K 1.7K
                                    

Bu bölümün çoğunu Kaptan'da zaten okudunuz ama buraya da yazmam gerekiyordu. Siz yine de okumamış gibi yapıp ona göre tepki verin, olur mu?

"Başkasına bırakmayacağım seni."

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

18 Ocak 2018~

Bugün Nisan'ın doğum günüydü. Sultan'la bir olup sürpriz doğum günü partisine onu hazırlamak için evine gelmiştik, bir saatten fazla zamandır onunla ilgileniyorduk.

Doğum gününü kutlayacağımızdan bihaberdi, Talha ile yemeğe çıkacağını sanıyordu.

İkisi nihayet olmuştu ve çok güzellerdi.

Nisan kendini Sultan'ın maharetli ellerine bırakmıştı. Ben de yardım etmiştim ama doğrusu Sultan'ın yaptıklarının yanında devede kulak kalıyordu ve gitme zamanım gelmişti.

Nisan'ın duru güzelliğine bakıp, bir kez daha çok güzel olduğunu söyleyerek partiye hazırlanmak için onlarla vedalaştım. Sultan benimkinin aksine daha yakınlarda oturduğu için biraz daha geç çıkacaktı.

Ben annemin çağırdığı yalanını uydurmuştum, onun ne söyleyeceğini düşünmek istemiyordum. Büyük ihtimalle evine pijamalı dinozorlar basacaktı ya da ateşten kargalar evini taşlayacaktı. Böyle bir şeyler...

Odadan çıkıp, koridorda yürürken aynı zamanda da sırt çantamdan telefonumu çıkarmak için uğraşıyordum. Başım eğik olduğu için aniden önümde beliren ayakları görünce durdum ve sahibine çarpmadan önce durabildim.

Başımı yukarı kaldırdım ve bitmeyecekmiş gibi görünen gövdenin sonunda nihayet kafayı bulabildim.

Cidden... Bu kadar uzun olmanın amacı neydi? Belediye otobüslerinde tutunmak için asılan ama hiç tutunamadığım şeyler sizin gibiler yüzünden o kadar yukarıdaydı.

Niye herkes kısa değildi?

"Kusura bakma, Arşın abi," diye mırıldanarak kısaca özür diledim. Üzerinden o kadar zaman geçmiş, o kadar olay olmuştu ama hâlâ mutfakta yaşadığımız şeyi unutmuş değildim, utanıyordum da. Resmen adamın üstüne düşmüştüm! "Görmedim seni."

Gülümseyen yüzü hafifçe soldu. "O kadar yaşlı mıyım?"

Söylediği şeye kaşlarımı kaldırdım. "Yaşlı olanlara amca diyorum ben," dedim. Derin bir nefes alıp başımı indirdim, boynum ağrımıştı. Bahane olsun diye telefonumu bulup çantamı tekrar sırtıma taktım. "Ama sen arkadaşımın abisi olduğun için benim de..."

Cümlemi bitiremeden eğildi ve başını omzuma koydu. Şaşkınlıkla nefesimi tutarken iri iri açtığım gözlerle koridorun ilerisine baktım. Erkeksi kokusu ne de çabuk dolmuştu burnuma?

Nefesimi tutarak kokusunu aldığım yoktu, nefesimi tutmamın nedeni zaten kokusunu almış olmamdı.

"Ben arkadaşının abisiyim," diye alnı omzuma yaslıyken konuştu. "Senden neredeyse üç yaş küçük olan arkadaşının abisi... Ama senin abin değilim."

Söylediklerini anlamadan önce cevabını bulmak istediğim başka bir soru vardı: Beli ağrımıyor muydu?

Tamam, kimi kandırıyordum? Bana olan ilgisini fark etmiştim.

Yavaşça geriye doğru bir adım attım ve onunla temasımı keserken tekrar doğrulmasını izledim. "Sana abi dememi istemiyor musun?" diye sordum. O bir şey söyleyemeden başımı olumlu anlamda salladım. "Tamam, abi demem bundan sonra. Kimseye yaşlı hissettirmek istemiyorum."

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin