37. BÖLÜM

32.8K 3K 1.7K
                                    

Okumaya devam edip de bölümlere oy vermeyenleri öcüler kaçırıyormuş.

Öyle duydum ben.

"Sadece çok yoruldum."

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Hasta değil de refakatçi olarak hastanede geçirdiğim ilk gecenin sabahı garipti. Koltukta uyanmıştım ama en son babamın yatağının yanına götürdüğüm sandalyede, telefonumdan paragraf soruları çözdüğümü hatırlıyordum. Telefonum komodinin üstünden bana göz kırpıyordu.

Hadi diyelim, orada çok rahatsız olup uyku sersemi bir şekilde koltuğa attım kendimi. Telefonu oraya bırakacak kadar aklı başında olmam mümkün değildi. Hadi aklı başında oldum diyelim, bunu yaptığımı neden hatırlamıyordum? Dahası üstümde beyaz bir örtü vardı. Şaka gibiydi, kış mevsimi dışında üstüme bir şey örterek uyumazdım. Bu örtüyü hangi akla hizmet örtmüştüm?

Sabah hemşirenin birinin beni böyle görüp örtme ihtimali vardı ama ben uyku ile güne başlama arasında uyanmazdım. Rahatsız da olsam uyumuştum bir kere, kalkıp da buraya gelmem...

Kesinlikle garipti.

Gariplik bunlarla sınırlı kalmadı. Banyoya elimi yüzümü yıkamak için gittiğimde zeminde bir şey gördüm. Şey, doktor önlüğü...

Onunla bakışmamı kesmeden ellerimi yıkadım. Yüzümü yıkarken bir ara göremedim kendisini ama ağzımı rahatsız hissetmediğim son ana kadar çalkalayıp temizlerken aynadan yine bakıştık. Dağılmış saçlarımı topladım, tokam olmadığı için tekrar dağıldılar, öncesinde enseme soğuk suyun altına tuttuğum elimi bastırarak ferahlamaya çalıştım.

Önlüğün bir kenarından parmak uçlarımla tutup kaldırdım ve ne yapacağımı bilmesem de onunla birlikte banyodan çıktım.

Ben banyodan çıkarken Arşın odaya girdi ve birbirimizi görünce duraksadık. Elinde bir poşet vardı, saçları dağınıktı ve gözleri yorgundu.

Daha fazla incelemedim. Dün gittikten sonra bir karar almıştım, onu düşünmeyi bırakacaktım. Eve gittiğimde ilk işim fotoğrafını çöpe atmak olacaktı. Geçen yıllarda bana ayakta kalabilmek için güç vermişti ama şimdi büsbütün acı getiriyordu. Zaten acıyan çok şey vardı, onu kendimde tutmaya devam etmemin ne anlamı vardı? Gitmişti, gerçekçi olmalıydım.

"Günaydın," dedi bakışları yüzümde değil, elimde tuttuğum önlükteydi. "İşe gitmeden bir uğrayayım dedim."

"Sana da günaydın," dedim basitçe ve kıyafetlerinin değişmediğini fark ettim. Eve uğranmamıştı, burukça gülümsedim. Bir anda atamazdım onu. Uzun bir süre acımaya devam edecekti. Bendeki varlığını tenimden, ruhumdan kazıya kazıya çıkarmam gerekiyordu. Kazırkan orada durduğundan daha çok acıyacaktı. Bitinceye kadar ona da katlanacaktım. "Ne zaman geldin?"

Kol saatine baktı hemen. "On dakika falan oluyor, yiyecek bir şeyler aldım gelmeden." Poşeti gösterdi.

Başımı salladım, aramızdaki hava çıtırdıyordu ama yüz vermiyordum. Gerilimi tek hisseden ben olamazdım, o görmezden gelebiliyorsa bunu pekâlâ ben de yapabilirdim.

"Teşekkür ederim."

Başını salladı. "O ne?" diye sordu nihayet. Merak ettiği belliydi, önce normal sohbeti sürdürmeye çalışmıştı.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin