FİNAL

32.6K 2.1K 1.8K
                                    

Finali okuduğunuz tarihi buraya bırakır mısınız?

"Bir gün yüzüğünü almam gerekirse..."

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Öfke doluydum. Hayal kırıklığı yaşıyordum. Bir yandan bir şeyleri kırmak isterken diğer yandan köşeme çekilmek, içim çıkana kadar ağlamak istiyordum.

Gittiğine inanamıyordum.

Öyle ki aklımdan milyon tane senaryo geçirmiş, olumlu düşünmek için elimden geleni yapmıştım. İşi çıkmış olabilirdi, bir yere gitmesi gerekiyordu ve bunu ben sınavdayken halletmek istemişti. Sonra da zamanı tutturamamış, geç kalmıştı.

Üç saat kadar...

Mantıklı tarafım hemen itiraz ediyordu. Aramak hiç mi aklına gelmemişti? Hadi aramıyor, bir mesaj atabilirdi. Hadi onu da yapamıyordu, en azından yüzüğümü gitmeden bana bırakabilirdi. Hiçbirini yapmamıştı!

Resmen beni terk etmişti.

Zaman ilerledikçe kafamdan daha korkunç düşünceler geçmeye başlamıştı. Özellikle son birkaç haftadır olan saçma sapan tavırlarıma, gereksiz alınganlıklarıma nasıl katlandığını hatırlıyor ve abime söylediği cümlelerle birleştirerek bu kadar anlayışlı davranmasını, sabretmesine dayandırıyordum. Sabrediyordu çünkü sınavdan sonra benden ayrılacaktı. Beni affetmenin hata olduğunu anlamıştı.

Kafamda kurdukça işler daha kötü bir hâl alıyordu.

Aracı durdurduğu gibi inmek için kapıyı açan abim dikkatimi daldığım yoldan alıp ona vermemi sağladı. Aceleyle "Abi sen daha sonra gelsen olur mu?" diye sordum. Bakışları bana döndüğünde kendimi gülümsemeye zorlayarak devam ettim: "Onlarla biraz yalnız konuşmak istiyorum."

"Tabii," diyerek açtığı kapıyı kapattı. Sınavdan çıktığımdan beri bana karşı temkinli davranıyordu. Her an dün yaptığım gibi yerlere yatarak ağlamamı beklediğini biliyordum. Bir daha ağlamamla baş edemeyeceğini düşünmüş olmalı ki beni hemen babamın yanına götürmüştü. Dakikalar ilerledikçe tedirginliği de artmıştı çünkü fazla sakindim.

En azından dışarıdan öyle görünüyordum. Fırtına öncesi sessizlikten başka bir şey değildi ama bu suskunluğum. İçimden söküp atmadan evvel onu bir dağ kadar büyütüyordum. Öfkemi kusmak istediğim kişi abim değildi.

Bu konuda günahsız olan abime başka bir şey söylemeden kapıyı açıp dışarı çıktım ve başımı önüme eğip yürümeye başladım. Etrafa bakmamaya çalışıyordum. Sanki bakarsam onları rahatsız edecektim. Küçüklükten beri bu histen kurtulamamış ve burada başım öne eğik, ayakkabılarıma bakarak yürümeyi alışkanlık edinmiştim. Yolu biliyordum.

Her zaman gittiğim yerden birkaç adım önce durduğumda boğazım düğümlendi. Burası değişmişti ve ben bu değişikliği hiç görmemiştim.

Annemin mezarına daha önce hiç gelmemiştim.

Başımı kaldırıp mezar taşında yazan ada baktım. Bade Batı. Hemen yanındaki mezar taşı daha eskiydi. Yaren Batı. Annem çok sevdiği kızının yanına gitmişti. Mezarı kardeşimin mezarının hemen yanı başındaydı ve ben, annemin mezarı burada olduğu için kardeşimi de ziyaret edememiştim.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin