55. BÖLÜM

31.8K 2.4K 875
                                    

Oturdum gece yazdım, gün içinde hiç yazasım gelmedi. Bakın bakalım nasıl olmuş...

"Şu minik parmaklarını gösterme bana, sinirim geçiyor."

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Dilara kafeteryada gördüğü tanıdık yüz sayesinde heyecanla gülümsedi ve adımlarını birbiri ardına aceleyle attı. Masaya yaklaşırken bir kız ondan önce davrandı. "Pardon? Burası boş mu?" diye sordu muhtemelen hayatında ilk defa gördüğü adama.

İlgisiz olduğunu tamamen belli eden mavi gözler telefondan kıza yöneldi. "Şimdilik boş." Bacaklarını açmış, sandalyeye yayılarak oturmuştu ve pek suratsızdı o gözlerin sahibi. Yine de birilerinin radarına girmişti. Dilara durdu ve olacakları merakla izledi.

Giydiklerinden hemşire olduğunu anladığı kız yüzü gülüşüyle aydınlanarak oturdu karşısına. "Sizi buralarda daha önce görmemiştim," dedi hevesle. "Hasta yakını mısınız? Öyleyse hangi klinikte kalıyor? Belki yardımcı olabilirim." Konuşacak bir konu bulma arayışındaydı.

Dilara iç çekti, üçüzlerin bu cazibesiyle onu seven kızların başı beladaydı.

Yine başını telefondan kaldırırken fazla bıkkındı. "Yardıma ihtiyacım yok, teşekkürler." Teşekkürü biraz şey gibiydi. Böyle küfretse daha iyiydi denilecek türdendi. Gülmeden edemedi.

Hemşire hiç alınmadı. "Gerçekten..." diye başladı ancak telefon çalınca susmak zorunda kaldı.

"Efendim güzelim?" diye açıldı telefon ki bu kızın gitmesi için işaretti. Kız bu işareti çakmadı. "İyiyim, sen nasılsın? Nerede miyim? Hastanedeyim. Bir dur, sakin ol. Ölmedim. Ölüm döşeğinde olduğumu hissedip de aramadın. Ölümü çağrıştıran bir çiçek mi? Kızım kafayı mı yedin? Ulan, turp gibiyim." Telefonun ucundaki kızı dinlerken boynunun köşesini kaşıdı. "Yok canını yediğim, kafayı yediğini sana söylemedim. Ulan mı demişim? Yalan o. Kimden duymuşsan yalan, turp gibiyim demek istedim. Evet, yüzde yüz eminim öyle söylediğime."

Hemşireye takındığı tavrından sonra böyle konuştuğuna şahit olmak garipti. Telefonu kapatmasını beklemeyi düşündü, çok vakti olmadığı için bundan vazgeçti ve kendini görmesine yetecek kadar yürüdü. "Bak, konu dağıldı. En son ben ölüm döşeğindeydim. Yani değildim de hastanedeydim." Göz göze geldiklerinde dudaklarını kıvırdı hafifçe Dilara. "Bir arkadaşımla buluşmaya gelmiştim ki o arkadaşım da geldi," dediğini duyduktan sonra karşılık alabildi gülümsemesine.

"Cinsiyeti mi? Ne yapacaksın cinsiyeti? Kız arkadaşım olamaz mı Nil? Bana mı güvenmiyorsun yoksa çevreye mi? Ben kendi kendimi koruyabilecek yaştayım!" Oğuz'un bu yükselmesi Nil'in daha önce söylediklerinin taklidiymiş gibi geldi Dilara'ya. Hemşirenin oturduğu sandalyenin arkasına elini koyarken kıkır kıkır güldü. O andan beri yüzü ilk defa bu kadar çok gülüyordu. Etrafa nazik gülümsemeler göndermekte sıkıntı yoktu da içten değildi hiçbiri.

Tepesinde dikildiği kızın bakışlarını üstünde hissedince kafasını eğdi ve o nazik gülümsemelerden biri daha peyda etti yüzünde. "Artık burası dolu tatlım."

Kız kaşlarını çattı ancak Dilara'nın boynuna astığı kartta yazılan adı kızın itiraz etmesini engellemeye yetti. O somurta somurta giderken Oğuz nihayet Nil'i sevdiğini söyleyerek telefonu kapatmıştı. Dikkatini Dilara'ya verirken ayağa kalktı.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin