44. BÖLÜM

36K 3K 3.4K
                                    

Geçen iki bölümde yorumlarınıza cevap vermek istedim ama bayağı birikti ve gözüm korktu. Şimdi art arda iki bölüm atmayacağım için cevap verebilirim. Yorumlara doluşunn :*

Bizim bir Discord sunucumuz var, özellikle geceleri çenem düşüyor ve bol bol spoiler veriyorum. Onun dışında daha iyi iletişim kurabileceğimiz bir ortam, oyun oynayıp film de izliyoruz. Gelmek ister misiniz? Davet linkine hesabımdan ulaşabilirsiniz.♡

▪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Neden gittin?

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Neden ondan nefret edemiyordum?

Yol boyunca, dakikalar geçtikçe büyüyen, çığlık atarak içimden atmak isteyeceğim kadar yoğun olan öfkem; yüzünü gördüğüm gibi hayaletin tekinin duvarın ardına geçmesine benzeyen bir hızla vücudumu terk etmişti. Ona bakarken yine ağlamak istedim, burnum sızladı. O kadar âşıktım ki kızgın kalmayı beceremiyordum.

Gerekiyordu ama. İki yıldır çektiklerimin acısını çıkarmalıydım. Beni gerçekten sevmemişti.

Kapıyı açtığında şaşırdı, gözleri bir saniye sonra normale dönse de büyümüştü. Adresi atması da uzun sürmüştü. Nezih bir muhitte, eski bir apartman dairesinde oturuyordu. Karşılaşmayı beklediğim manzara bu değildi. Ailesinin nasıl bir evde yaşadığını hatırlıyordum, arabasının bizim evden iki tane alacak kadar pahalı olması tahmin edilebilirdi. Böyle bir yerde kalmasının sebebi neydi? Hastaneye de yakın değildi, nişanlısının evine de...

Buraya ne için gelmiştim, ne düşünüyordum?

Bir süre konuşmadık. Kapı açıldığı gibi bağırma planım yoktu, aslında hiç planım yoktu. Öfkeyle kalkmış ve zararla oturacaktım. Orası belliydi.

Dışarı gelmesini mi isteyecektim, eve mi girecektim? Zihnimde küçük bir oturum başlattım ve iki olayın olası sonuçlarını düşünürken gözlerim boş durmadı. Günlerdir görmediği için biraz heyecanlıydı. Detaylara daha çok indi.

Zayıflamıştı, daha önce bunu görememiştim. Giydiği, rengi solmuş, fazlasıyla bol olan mavi tişört ve dizleri çıkmış, yine bol gri eşofmandan belli olmuyordu ama yanakları içeri çökmüştü. Gözleri kanlanmıştı, uykusuz duruyordu. Nöbetten dönmüş olmalıydı. Aradığımda uyuyor da olabilirdi, geç cevap vermesi bundandı. Yorgundu.

Zihnimde başlattığım oturum dışarıda konuşmanın daha iyi olacağı ile sonuçlandı. Hazar'dan duyduklarım kafamda yankılanırken yumruklarımı sıkmadan birkaç cümle kurmayı başardım. "Konuşmalıyız," diye başladım, sesim hissettiklerime nispeten sakindi. "Yakınlarda sessiz bir yer var mı?" Bir saniyeliğine omzumun üstünden geriye baktım, dışarıda konuşmaya can atıyordum.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin