58. BÖLÜM

26.4K 2K 1.1K
                                    

Sonsuz bekleyişten sonra bölüm geldi.

"İki yıl kolayca geçer diyorsun da ben iki yıl sensiz yaşadım. Hiç kolay olmadı be güzelim."

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

"Girmeye başladılar abim." Gözlerim araçları takip ederken abimin konuşmasıyla ona bakmak zorunda kaldım. Topuzumdan firar eden bir tutam saçı nazikçe kulağımın arkasına atarkan gülümsedi. "Ne kadar erken girersen heyecanını atmak için o kadar zamanın olur."

"Biraz daha beklemek istiyorum," diye itiraz ettim. Abim haklıydı ancak bir şeyi atlıyordu. Heyecanımı atmak için sınav olacağım sınıfa erken gitmekten daha çok Arşın'a ihtiyacım vardı. Onu görmeden, bana kalbimi ısıtan gülümsemesini bahşettikten hemen sonra her şeyin iyi olacağını söylediğini duymadan sınava giremezdim.

"Rahat bırak kızı Alpoş," dedi Baha kıçının yapıştığını düşündüğüm banktan. Sınav yerine herkes gibi erken gelmiştik ancak birkaçından daha erken gelmiş olacaktık ki Baha kendine oturabilecek bir yer bulmuştu. Bu nimete yüz çeviremeyeceğini söyleyip ayağa kalkmayı reddediyordu. Sanırım ayağa kalktığı gibi herkesin boş yer için savaşacağını düşünüyordu. "Beklediği var işte, yolunu gözlüyor."

Abim homurtuya benzer bir ses çıkarırken sessiz kalmak için gayret etti. Arşın'la ilişkimize burnunu sokmamak için çok çaba sarf ediyor, sözünü tutuyordu. Yine de bu, Arşın'ı sevdiği anlamına gelmiyordu. Nefret ediyordu resmen.

Tabii nefreti Arşın'ın umurunda değildi. Kendini sevdirmeye falan çalışmıyordu aksine abim beni yalnız bıraktığı için o da abimden nefret ediyordu. Bunu direkt dile getirmemişti ama öyle imalar yapmıştı ki küfretse daha hafif kalırdı. Aralarındaki bu düşmanlık hoşuma gitmiyordu ama bunu düşünmek için erkendi. En azından abim Arşın'ın haklı olduğunu bildiğinden şu ana kadar kemiklerini kırmaya çalışmamıştı. Daha sonra zaman ayırabilirdim.

Sonuçta biri abimdi diğeriyse... Müstakbel eşim?

Yanaklarıma sıcaklık düşerken uzun, bol, beyaz tişörtümün altına sakladığım yüzüğümü tuttum. Hâlâ rüyada gibiydim. Bana evlenme teklifi ettiğine inanamıyordum. Henüz evlenmemiz mümkün değildi, yıllar vardı ancak hayal etmeden, heyecanlanmadan duramıyordum. Hayallerimde her şey o kadar güzeldi ki söz verdiğim on yılı on dakikaya çevirmemek için kendimi zor tutuyordum. Tutmazsam Arşın'ın bunu hiç mi hiç yapmayacağını biliyordum çünkü.

Onu arayıp "Şimdi evlenelim," desem "Evlendirme dairesinin önünde buluşalım." cevabını alırdım. Asla itiraz etmez, emin olup olmadığımı bile sormazdı. Delilik anımda olduğumu bilir de bilhassa görmezden gelirdi.

Evleneceğim adam çıkarcı, uyanık, arsız herifin tekiydi. Ne var ki ben bu huylarına bayılıyordum. Beni her fırsatta sıkıştırmasından, kıpkırmızı olsam da ayarsız konuşmalarından hoşlanıyordum. Âşık olduğumdan mıdır bilinmez, onunla ilgili her şey beni ona çekiyordu.

Gittikçe ona benzediğim de sugötürmez bir gerçekti. Sanırım arsızlık bulaşıcıydı.

"Geldi kurbağa." Abimin garip lakabına takılmayıp baktığı yöne hevesle döndüğümde tanıdık aracı gördüm, ayaklarım benden bağımsız bir şekilde hareket etti.

Kapıyı açıp dışarı çıktığında çoktan ona sarılmak için hazır bekliyordum ve kollarımı beline dolayıp başımı göğsüne gömdüğümde ihtiyacım olan her şeyi almıştım.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin