6. Bölüm

3.6K 225 378
                                    

Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İnstagram: rumeysadoganm

...

Bir adam vardı, hayatımın tam ortasında eli kana bulaşmış hayatını bana vermek istiyordu. Bir adam vardı, o adam beni kafesine saklamak istiyordu. O adam katildi, beni öldürmek istiyordu. Ben o adamın kafesine kendimi hapsetmeyecektim.

Karşımdaki adama baktım. Hiçbir şeyi umursamıyor oluşu beni çileden çıkarmaya yetiyordu. Dediklerini düşünüp söylemiş olmasını istiyordum. Kararlı gözüküyordu ve ben kararının en ufak garantisi gibi duruyordum.

Evleneceksin demişti emreder gibi, evlenecek onun esareti altında kalacaktım zannınca. Bunu kabul edecek değildim elbette. Bunu duymak bile iğrençti. Bunu duymak saçmalıktı. O saçmalamaktan bir adım öteye gidemiyordu.

"Bunu sana düşündürtecek hakkı kim verdi?" Yiğit dediklerime karşın kaşlarını çatıp, "Bunun için senden hak talep etmiyorum," deyince sinirle güldüm. Sinirlerime hâkim olamıyordum artık. Parmağımı kaldırıp tehditkâr bir ifade ile ona uzattım. Önce parmağıma sonra bana baktı. "Ne evlenmesi ya! Anlamıyor musun sen, kafan basmıyor mu? Tahammülüm kalmadı artık seni görmeye, benden uzak dur anlıyor musun? Benim sınırlarımı geçme, bana dokunma, beni çizgilerimden öteye çekersen bu senin için iyi olmaz." Ona daha fazla bakmadan yanından geçtim. Peşimden gelerek kolumu tutup kendine çevirdi. Kolumu hızla elinden çekip, "Sana bana dokunma dedim!" diyerek bağırdım. Sesim oldukça fazla çıkmıştı. Mahremiyetim yok sayılırsa şayet öfkem arşı titretirdi. Birilerinin duyması ya da duymaması umurumda değildi. Bir yandan etrafa bakıyordum.

"Senden uzak durmak en son yapacağım bir hamle." Bana kaçacak bir alan bile bırakmamıştı. Bana son kez bakıp, "Sana birkaç gün mühlet veriyorum, kabullenip beni uğraştırmayacağını düşünüyorum," demesi ciddiyetini bir kez daha ortaya koydu. Ama neden? Neden benimle evlenmek istesindi ki? İşin içinde başka bir şeyler vardı? Arkasını döndüğü an, "Neden?" diye sordum. Bunun cevabını gerçekten merak ediyordum. Bana döndü. Ciddi ifadesi yüzümde dolandı.

"Bunu sana baban söylesin mavi? O cevabı biliyor." Babam mı? Babam ne alakaydı? Hâlâ idrak edemiyordum bazı şeyleri. Sertçe yutkundum. Boğazımdaki düğüm daha da artıyor ve nefesimi kesiyordu. Başka bir şey demeden adamlarıyla beraber okul bahçesinden uzaklaştı. Olduğum yerde kalakalmıştım. Ona cevabının hesabını soramıyordum. Ona neden diye soramıyordum. Babam ne alaka diyemiyordum. Omzuma dokunan elle kendime geldiğinde vücuduma alan titreme bacaklarımı benden bağımsızlaştırdı. Hatice beni tutmasa olduğum yere düşebilirdim. Yaşadığım zamanda olduğum yere sığamıyordum. Köşeye oturduğumda Hatice elindeki su şişesini uzattı. Kuruyan boğazıma değen suyun hiçbir tesiri yoktu. Kendimi iyi hissetmiyordum. Kafamı yorgana sokup günlerce uyumak istiyordum. Zihnimi dinlendirecek bir tesire ihtiyacım vardı. Oturduğum yerden kalktım. Hatice'nin sorularını umursamadım, okuldan kaçıp uzaklaşmak istedim. Hatice peşimden geliyor, sorular soruyor ama ben cevap vermiyordum. Artık hafife alınacak bir durum yoktu ortada. Mesele aileme kadar inmişti.

"Dursana Zeynep." Kolumdan tutması ile durup Hatice'ye baktım. Eliyle ıslanan kirpiklerimi silip, "Ne dedi de bu kadar öfkelisin?" deyince Hatice'nin kolları arasına girerek hıçkıra hıçkıra ağladım. Kaç gündür tuttuğum gözyaşlarım artık durmadı gözlerimde. "Çok kötüyüm Hatice. Onunla evlenecekmişim." Hatice o günden sonra onun burada olma sebeplerini öğrenmişti. Dehşetle gözlerini açıp, "Bu adam neyin peşinde Zeynep?" deyince omuz silkip, "Bilmiyorum," dedim. Bilmiyordum, anlamıyordum. Bu adamın beni sevdiğinden değildi dediği teklif, bu teklifte başka niyetleri vardı bunu anlayabiliyordum. Onun için kendimi sakındırmak için elimden geleni yapacaktım. Belki ondan uzak duracaktım. Okul işini askıya alacak, buralardan uzaklaşacaktım. Buna mecburdum, buna mecbur bırakılmıştım.

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin