24. BÖLÜM

2.1K 116 7
                                    

Küçük bir çocukken babam bana şunu demişti: Nerede olursan ol, başına ne gelirse gelsin Allah'tan ümidini kesmeyenler zafere ulaşanlardır. Bu ince düşünüş arasında gidip gelmiştim. Ümit kesmek değildi aslında fakat umudum kırılacak kadar yorulmuştum. Bu yorgunluk geçmiş yerini tatlı bir mutluluğa dönüştürmüştü.

Dünyamdaki dar çemberden çıkmıştım artık. Adına koyduğum belirsiz histe çok fazla kararlar vermiş, hepsinden bir bir dönmüştüm. Ne yaptığımı bilmiyordum aslında. Yiğit'e verdiğim şans, kendime verdiğim sözden ötedeydi şimdi. Yiğit'in her düşündüğümün dışında olmasıydı belki de bu kararlarım, lakin eksikliğin uhrevi bir sorunu olduğunu biliyordum sadece. Yiğit'in geçmişini bilsem de bilmediklerimde vardı.

Bu gece Büşra'nın kınası vardı, yarında düğün olacaktı. Resmi nikâhı önceden kıydıkları için düğünde nikâh telaşı olmayacaktı. Hazırlanma işim tamamlandığında gerekli eşyalarımı çantaya koyup aşağıya indim. Saat 18:00 civarıydı, kınada saat 22:00 gibi yakılacaktı. Kapı zilini duymamla mutfağa yönlenen adımlarım kapıya yöneldi. Kapıyı açtığımda Ezgi'yle göz göze geldim.

"Hoş geldin, beklersen hemen geliyorum." Köşeden ayakkabılarımı alıp çıktım. Ezgi Beyza'yla sohbeti bırakıp arabaya geçti. Arabaya bindikten sonra çok geçmeden hareket ettik. Ezgi telefonla ilgileniyordu, geçip giden yolu bitirip eve geçtik. Annemler hummalı bir koşuşturmanın arasındaydı. Şu birkaç günü bitirirsek rahatlayacaktık.

Salona yöneldiğimde gördüğüm amcam ve dayımla sevinç naralarım dilimden döküldü. Yanlarına hızla gidip, "Ya ne zaman geldiniz?" diyerek sarıldım. Hakan dayım yanaklarımdan kocaman öpüp, "Biz buradayız da seni sormalı hayırsız," demesiyle gülüştük. Ardından Turgay amcamla Fuat amcama sarıldım. Kadir enişteme başımla selam verip ona da sevecenle, "Hoş geldin enişte," dedim. Hakan dayımla Fuat amcam beni aralarına sokup, "Senin anlatacağın konuyu sonra mı hesaba çekelim yoksa sen anlatacak mısın?" demesi yüzümdeki gülüşü soldurdu. Çok ciddi durmasalar da şu an için bunu konuşmak istemiyordum.

"Fuat, daha sonra." Turgay amcamın araya girmesi ile Fuat amcam Turgay amcama göz devirip, "Şurada yeğenimle konuşuyoruz abi, niye ciddiye alıyorsunuz," deyip gülerek göz kırptı. Gülüşüm genişlerken hızla aralarından kalkıp, "Ben yengemlere bakayım," dedim. Yoksa Fuat amcam bana daha fazla soru sorabilirdi. Kapıdan koşar adım çıkarak yengemlerle teyzemi arayışa girdim. İlerideki odada seslerini duyunca oraya yöneldim. Kapıdan girmemle şaşkınlıkla kaşlarım havalandı. Ezgi'nin çoktan onlarla kaynaşması şaşırtmıştı, lakin mutlu olmuştum.

"Maşallah maşallah, muhabbetiniz daim olsun hanımlar." Beni yeni fark edecekler ki gülüşmeleri son buldu. "Hoş geldiniz yenge." Hepsiyle tek tek sarılsam da teyzemin boğazına atladım. Teyzemi çok severdim, bu yüzden diğerleri bu samimiyetime gerçekçi olmayan ifade ile söylendiler.

"Hiç bakmayın öyle." Söylenmem ile gülüşüp önlerindeki işe giriştiler. Melek yengem, kına işini hallederken ben de mutfağa geçip ufak ikramlıkları sepete koydum. Misafirler Canan ablaya geçiyorlardı, biz de kına yakılmaya yakın geçecektik.

"Tuğçe'ler nerede teyze." Teyzem elindeki tepsiyi masanın üzerine koyup, "Onlar dayanamadı, erkenden geçtiler," demesiyle güldüm. "Eee eğlence var, beklerler mi hiç!" Teyzemde bana katılıp güldü. Yanıma gelip önce etrafı inceledi. Elimdeki çerez paketini alarak kendine dönmemi sağladı. Önceden teyzemle çok dertleşirdim ama şu birkaç ay neredeyse hiç konuşmamıştık. Annemle beraberken aradığında konuşurduk.

"Asıl sen anlat güzel gözlüm. Senin yaşadıklarına aklım takılıyor." Bakışlarımı kaçırıp önüme döndüğümde engel olup, "Bana her şey anlatırdın sen, telefon görüşmelerimizde bile doğru dürüst konuşamadık. Anlat da dinleyeyim seni," dedi. Gülümsedim, bu tavrımda kaçış yoktu bu sefer. Teyzem gözlerimin içine bakmaya devam ederken söze atıldım.

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin