28. BÖLÜM

1.3K 86 14
                                    

Selamun aleyküm, hayırlı akşamlar çiçeklerim.

Erken bir bölümle geldim ama bu bölüm sizi geçmişe götürecek olan bir bölüm olacak.

Eski halinde çok üstünkörü yazmıştım şimdi ise hem bölüm bölüm hem de uzun olsun istiyorum.

Geçmiş zamanın devamı yine gelecek.

Okuduğunuzda ne hissettiklerinizi merak ediyor olacağım.

Lütfen ufakta olsa yorumlarınızı eksik etmeyin.

Keyifli okumalar.

İnstagram adresimizi takip etmeyi unutmayalım: rumeysadoganm

rumeysa.dogan.kitaplari

...

10.01.1990

Evdeki soğuk duvarların arasından sızan bir sesle bozuldu sessizlik. Ufak bir bebeğin ağlama sesiydi bütün kasveti yok eden. Evdeki korku dolu anı bozan sesti bir bebeğin ağlama sesi. O ses koridordaki hızlı adımları son bulduran, o ses bir annenin feryadına son veren... Ve o ses yıllarca beklenen mucize, o ses Allah tarafından bahşedilmiş en güzel hediye... Kapıya döndü genç adam, safir mavisi irisleri parlayarak kapının açılmasını bekledi. Yüzünde endişeden yana tek bir sonuca ulaşma gayreti vardı titreyen ellerinde. Ve kapı açıldı, genç adam mıh gibi saplandığı zeminde kendisine gelmesini beklediği doktoru bekledi. Belli etmek istemiyordu ama doktora dolu gözlerle baktı. Dudaklarının arasından çıkacak sözlere iyi haber sığdırmak istiyordu. İhtiyacı olan tek bir söz ve içini rahatlatacak tek bir haber... Boğazında asılı duran yutkunmayla yüzünü buruşturdu, konuşmak belki de genç adama göre oldukça zordu. Saatlerce süren endişe, kastığı bedenini yorgun hissettiriyordu. Saatlerce uyumadığından ötürü görüş alanı bulanıktı. Belki 12 saat, belki de 24 saat, saymamıştı genç adam. Ne ondan öncesini ne ondan sonrasını. İstediği tek şey, saatlerce süren endişesine su serpmekti.

Doktor gülümseyerek, "Gözünüz aydın, oğlunuz da karınızda gayet iyiler," dedi. Genç adam gözlerini hafiften kapatıp, "Çok şükür," dedi soluduğu nefesiyle beraber. Zihnini kasıp kavuran kötü düşüncelerden arınmaydı bu sözler. Saatlerce ettiği duanın karşılığıydı gözünden akan yaşlar. Doktora minnetle başını sallayıp, "Teşekkür ederiz Asiye Hanım, girebilir miyim içeriye?" deyip Asiye Hanım'ın onayıyla tek bir adımı ileriye yöneltti. Aniden durmasıyla kendine gelmeye çalışarak dağılmış saçını başını düzeltti. Yavaşça içeriye girdiğinde hemşireler odadan çıktı. Bakışları yatakta yatan karısına yöneldi. Yorgunluktan uyuyan karısı ve hemen yanı başındaki beşikte yatan oğlu gözlerinin dolmasına neden oldu. Gülümsedi ardından yatağın ucuna oturdu. Sanki saatlerdi özlemi pekiştiren. Parmakları karısının saçlarına ulaştı, yavaşça sevdi her bir telini. Kıyamadığı canının yandığını hissettikçe yandı canı. Ona sunduğu şu anın acısını yüreğinde bizzat hissediyordu. Suretini izlediği karısının gözleri usulca açıldı. Dudaklarında asılı duran hüznü yok ederek karısına gülüşünü bahşetti. Sevdi karısını, bir çiçeğe dokunur gibi okşadı narin tenini.

Genç kadın kıpırdayarak genç adama yanında yer açtı. Yanına gelen kocasının göğsünün üzerine başını koydu. Yorgun bedenine söz geçiremediği özlemle sarıldı. Sanki bir an bütün korku bütün bedenini bu yorgunluğa itmişti. Şimdi ise dinlendiği yer sevdiği adamın kollarıydı.

"Sinan," dedi korkarak. Sinan Bey karısının alnından öpüp, "Korkma Aysun'um, bak iyisin, buradayız çok şükür," diyerek kendi içini kemiren düşünceleri belli etmek istemedi. Fakat anlıyordu Aysun Hanım. Başının altındaki beden gergindi. Yine de sessiz kaldı, bir şey dese sevdiği adam tarafından düşünceleri yok sayılacaktı.

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin