4 - ❝Sıradan hissediyordum.❞

3.4K 272 192
                                    

HAZİRAN 1976

"Yeteri kadar odaklanmıyorsun."

James söylenerek kendini çimlere attığında hala ayaktaydım ve tepeden bir bakışla ona bakıyordum. Ellerimi belime yerleştirip iç çektim. "Denemiyorsun bile James." dedim. Hala çimlerde oturan çocuğa baktım bir kez daha. "Ayağa kalk."

"Yoruldum." James alttan alta bana baktığında güldüm dayanamayıp. Çok masum ve sevimli gözüküyordu ancak bu sevimliliği bilerek yaptığını bilecek kadar uzun süredir tanıyordum onu.

"James, yasak saatin içindeyiz ve ben sana büyü çalıştırıyorum, şu an sıcak yatağımda olabilirdim mesela. Kalk ayağa!"

James dudak büküp ayağa kalktı söylenerek ve karşıma geçti, asasını bana doğrultmuştu. Ben de asamı kaldırıp James'e doğrulttum. "Bu sefer seni yeneceğim Val, hissediyorum." dedi James kendinden emin bir gülümsemeyle.

Ben de alayla sırıttım. "Bir beş yıl sonra, belki James." dedikten sonra ilk hamlemi yaptım.

Sadece üç dakika. Oysa James'e yavaş da davranmıştım ama düellomuz üç dakika sürmüştü ve üçüncü dakikada James sersemletilmiş bir şekilde çimlerde yatıyordu.

Elimi uzatıp onu ayağa kaldıracakken James beni bileğimden tutup yanına oturttu. Dengemi sağlayamayıp yere çöktüğümde yeşil gözlerimi ona çevirdim kızgınca. "Biraz mola, ne olur Val."

Yorgun gözüktüğünü görünce nefesimi verip "Tamam." dedim. Birlikte karşıdaki manzaraya bakarak sessizce otururken James "Yeteneklisin." dedi ve dikkatimi çekti. Ela gözleri benim üzerimdeydi. "Yetenekli bir cadısın."

"O kadar da değil." dedim gülümseyerek. "Sadece çalışıyorum."

"Niye?" James merakla bakıyordu. "Yani bilmediğimiz büyüler söyledin az önce. Bu kadar şeyi ne yapacaksın?"

Yeşil gözlerim bir an James'in omzunun gerisindeki ağaca kaydı ve bir süre o yöne baktım. Yutkundum sonra. İçimden geçen elektrik akımları beni titretirken "Maksat bilgi olsun." dedim. "İlgimi çekiyor, öğreniyorum."

James hala sorgularcasına bana baktığından konuyu kapatmak için "Ha ama Biçim Değiştirme konusunu sor, hiçbir şey bilmem bak." dedim esprili bir sesle. En kötü olduğum dersi bildiğinden James hafifçe güldü ve onun içindeki şüpheyi dağıtmanın rahatlığıyla ben de ona gülümsedim.

İkimiz de çimlere yatıp gökyüzüne bakarken ilk konuşan tekrar James oldu. "Sen bir Black'sin."

Değilim. "Vay canına James, beş yılda bu gerçeği kavradın ha?"

Alay eden sesime göz devirdi. "Ama adın Valeria." Şimdi başını bana çevirmiş, yüzüme bakıyordu. Gözlerimiz buluştuğunda "Sirius bana Black ailesindeki yıldız geleneğini söylemişti. Senin adın niye yıldızlardan gelmiyor Valeria?" diye sordu.

İç çektim ve gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. Hayatım yalanlar üzerine kuruluydu. Sevdiğim, değer verdiğim herkes benim yalanlarımla zehirlenmişti. Aslında bu yalanların kaynağı ben değildim, yalnızca devamını getirmiştim. Ve şimdi yine çok değer verdiğim bir insana yalan söyleyecektim.

"Çünkü ben özelim." dedim dalga geçercesine. Evet, yalan söylemektense şakaya vurmayı tercih etmiştim.

"Öylesin." James'in yumuşak sesini duyunca afallayıp ona baktım. Dudaklarında küçük bir gülümseme vardı. "Ama nedenin bu olduğunu sanmıyorum. Sirius da özel ama adı bir yıldızdan geliyor."

"Annem." dedim sonunda, James bilse de bir şey olmazdı. Anlatacağım hikaye güzel bir hikayeydi. "Adımın anlamı güçlü ve cesur, biliyor muydun? Neyse işte, annem de bunu hatırlamaya ihtiyacım olacağını düşünmüş olacak ki aptalca bir yıldız ismi vermektense güç alacağım bu ismi koymuş."

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now