8 - ❝Kazanan olman.❞

2.9K 249 226
                                    

HAZİRAN 1976

Hogwarts'ın son günleri hep en güzel günleridir öğrenciler için. Benim için ise Hogwarts'ın her anı çok güzel. Hep kalmak istediğim bu şatodan dışarıya adım attığım an korkunç gerçeklik benim üzerime çullandığından güvenli kapılar arkasında kalmayı tercih ederdim.

Yine son günlerin içerisindeydik ama bu sefer bu şatoyu terk etmek konusunda biraz daha rahattım. Dumbledore'a güveniyordum, daha doğrusu güvenmek istiyordum ve bana yardımcı olacağına inanıyordum.

"Günaydınlar güzel hanımefendi!" Peter'ın neşeli sesini duyunca gülümsedim kocaman ve çok açık sarı saçlı çocuğa baktım. Yanında bu sefer kimse yoktu, Çapulcuları iki kişi bile olsun bir arada görmeye çok alıştığımdan buna şaşırmadan edemedim.

"Günaydın Pete. Ne haber?" diye sorduğumda Peter çimlerde yanıma oturuyordu. Bağdaş kurup "İyidir, senden?" dedi.

"Eh." Etrafa bakındım. Sımsıcak güneşi kapayan ağacın gölgesinin altında oturuyorduk ve etrafta dolaşan öğrencileri görebiliyordum. "İyiyim galiba."

Aramıza çökmek üzere olan sessizliği engellemek için "Diğerleri nerede?" diye sordum. Peter gözlerini kaçırdığında zihnimde tehlike çanları çalmıştı. "Ah, hayır. Yine ne yapıyorsunuz?"

"Veda hediyesi." Peter hınzırca sırıttığında gözlerimi devirdim. Bir şeyler yapmadan bu yılı bitirmeyeceklerini tahmin etmeliydim. "Tüm ortak salonlara tezekbombası koyduk. Bombalar patlayınca dehşet bir koku yayılacak."

"Bu kadar mı?" diye sordum merakla. Genelde daha büyük şeyler yaptıklarını bildiğimden bu gözüme az gelmişti.

Zihnimi okuduğundan şüphelendiğim Peter "Tabii ki hayır." dedi sırıtarak. "Ortak salonların çıkışına da çamur göletlerinden koyduk. Kokudan kaçmak isterken çamura bassınlar diye."

Başımı onaylamazca iki yana salladım. "Aklınız hep bunlara çalışıyor değil mi?"

Çapulcular zeki gençlerdi. James, Sirius, Remus hatta Peter bile gerçekten çok zekiydi. Yetenekliydiler, başarılıydılar. Tüm profesörler onları parlak olarak nitelendirirdi ve ben de bu tanımlamaya katılıyordum.

Her biri parlıyordu.

"Biz de böyleyiz ne yaparsın?" Peter gülümsedi. "Bu tatilde ne yapıyorsun? James bizi evine çağırıyor, gelebilecek misin?"

James'in çağrısından haberdardım, bana bir haftadır yalvarıyordu gelmem için ama gelebileceğimi sanmıyordum. Dumbledore benim için onca şey yaparken kendimi açık edip her şeyi rezil etmek hoş olmazdı.

Dumbledore'un beni nereye yerleştireceği hakkında bir fikrim olsa iyi olurdu ama henüz o konu tamamen boşluktu.

"Bilmiyorum, bakacağım duruma göre." 

"Sirius ile gelirsiniz işte!" diye ısrarcı olan Peter'a az kalsın bu yaz onların yanına gitmeyeceğim diyordum ancak kendimi tuttum. Elimi havaya sallayıp yanımdaki sarışını susturmak için "Dediğim gibi, duruma göre bakarım." dedim.

Sözümü ikiletmeden sessizleşen Peter ile aklıma gelen farklı bir şey kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Sen beni oyalıyor musun bana mı öyle geliyor?"

"Gereksiz zekisin Val." Peter başını iki yana salladı. Sanki gözlem yeteneklerime inanamıyormuş gibi bir tavır içindeydi. "Sirius içeri girmeni istemedi, şakadan nasibini almanı istemiyor."

Kıkırdayarak "Ah canım kuzenim, ne kadar da düşünceli." dediğimde bu sözlerde alaycılık yoktu. Sirius bana şaka yapılmasından hoşlanmazdı. Hiçbir zaman nedenini anlayamamış olsam da şakalar konusunda dokunulmazdım adeta. En azından onun dışında kimse bana şaka yapamıyordu.

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now