21 - ❝Kök salmış şüphe.❞

2.4K 209 102
                                    

EYLÜL 1976

Şüphe.

Şüphe duyguların muhakkak en kötüsü benim için. Nefret, öfke, hüzün... Bu duygular bir şekilde sizi terk edebilir, hayatınızdan çıkabilir. 

Ama şüphe içinize bir kere düştü mü bunun geri dönüşü yoktur.

Şüphe düştüğü noktaya öyle bir kök salar ki onu yüreğinizden söküp atana kadar epey emek harcamanız gerekir. Aksi gibi siz o emeği harcayıp şüpheden kurtulmaya çalışırken şüphe denen o illet kök saldığı yerleri zehirlemeye, sizi çürütmeye başlar son hızla.

İşte tam olarak bu zehrin kurbanı olduğumdan devamlı James'in gözünün içine bakıyordum. Kök salmış şüphemi sökmek için hiçbir hamlede bulunmayan James sayesinde günden güne çürürken endişelerim ve kuruntularım beni devamlı avlıyordu.

İlk başlarda bana beni sevdiğini söylemesi önemli değil, önemli olan göstermesi diye düşünüyordum. Yanlış düşünüyormuşum. Söylemesi de gerekiyordu. Onun ağzından duymalı, hissetmeliydim. 

Aramızdaki adı konmamış bu ilişki hoşuma gidiyordu ancak aradan iki buçuk hafta geçmişti ve artık bir şeylerin daha farklı olmasını istiyordum. Mesela Gryffindor evinin yanında da baş başayken davrandığımız gibi davranabilmek istiyordum.

Ama olmuyordu. James arkadaşlarına düşkün birisi olduğu için bana davranışları uzaktan arkadaşça gözüküyordu. Kimsenin ilişkimizden haberi yoktu. Gerçi, ilişkimiz neydi ki? Arkadaş değildik, sevgili hiç değildik. Flört mü ediyorduk? 

Aslında en büyük sorun James'in bu durumu gizlice idare etmeye çalışıyormuş gibi hissetmemdi. Benimle olan ilişkisini herkese göstermeye hazır değilmiş gibi hissediyordum ve bu ister istemez gururumu kırıyordu.

Belki hala Lily'den kopamamıştı ve beni sadece test aracı olarak görüyordu? Of, Lily'nin bilmesini istiyordum ve James'in bunu kendisinin göstermesini istiyordum. Hayır, Lily'nin umursayacağından değildi sadece James'in onu tamamen aştığını bana göstermesini istiyordum.

Böyle gizli saklı geçirdiğimiz vakitlerde anlayamıyordum onu aşıp aşmadığını. Eğer Lily'nin bilmesine izin verirse onu artık umursamadığını, hayatına benimle devam etmek istediğini anlayacaktım.

"Val!" Lily'nin bana seslenmesiyle irkilip yanıma döndüm. En yakın arkadaşım bana sorarcasına bakıyordu. "Sana seslenip duruyorum, niye tepki vermiyorsun?"

James'in içime attığı zehirde boğulmamaya çalışıyordum.

"Duymamışım, düşünüyordum." dedim dudak bükerek. "Ne oldu?"

Lily benim dalgınlığıma göz devirerek "Haftaya Hogsmeade gezisi var, birlikte gidiyoruz değil mi diye sormak için seslenmiştim." diye açıklama yaptı.

Gözlerim karşı çaprazımızda oturan James'e döndü. Acaba birlikte gider miydik? Fazlasıyla ütopik düşünüyordum, kimseye göstermediği ilişkimizi Hogsmeade'de randevuya çıkarak gösterecek değildi.

"Tabii ki, başka olasılık mı var?" dedim gülümseyerek. Gülümsemem sahici olmasa da o kadar anlaşılmazdı ki Lily fark bile etmemişti.

Kahvaltı masasından bu konuyu çözümlemiş bir şekilde kalktığımızda ilk dersimiz olan Karanlık Sanatlara Karşı Savunma için dersliğe yürürken arkamdan adımı seslenen kişiyle durakladım. Benim durmamla Lily de durmuştu.

Karşımda Slytherinli yedinci sınıf Thomas Millicent'ı gördüğümde kaşlarımı kaldırdım. Durduğumu görünce adımlarını yavaşlatıp ellerini cüppenin içine sokmuş ve sonunda karşımda dimdik durmuştu.

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now