57 - ❝Gerçek sen.❞

2.2K 181 174
                                    

ARALIK 1979

Zor zamanlar zor tercihleri gerektirir demişler.

"Bundan emin misin?" diye sordu James şüpheyle bana bakarak.

"Daha iyi bir fikrin var mı?"

Sessiz kaldığında iç çektim. Tabii ki başka fikri yoktu. Başka ülkelere kaçma fikrini tekrar öne sürmüştü ama artık bunu yapamazdım, yapamazdık. Rahmimde bir bebek büyüyordu ve ben ona kendi hayatımı yaşatmak istemiyordum.

Geçmişte annem de kaçmıştı ve sonu ölüm olmuştu. Aynısını çocuğumun da yaşamasına izin vermeyecektim.

Sabit bir hayatı, etrafında onu koruyan ve seven kişiler olsun istiyordum. Benim bir tek annem vardı ama bu bebeğin daha fazla kişisi olmalıydı. 

Bu yüzden İngiltere'de saklanmak gibi bir riski almak zorundaydım.

James kapıyı çaldığında derin bir nefes aldım. Gözlerim tekrar karanlık sokağı taradı, tek bir ışık bile yanmıyordu ama biliyordum ki saklanmak için en güzel yer karanlıktı.

Bir tek kapısında durduğumuz evin ışığı yanıyordu. Birazdan kapının açıldığı ev.

Bize doğrultulmuş asayı gördüğümde şaşırmadım. Gülümseyerek "Soruyu sor." dedim.

"Kolumu kırdığımda kaç yaşındaydım?" 

"Sen kolunu hiç kırmadın Siri." dediğimde asasını indirdi ve ikimizi de kolumuzdan tutarak içeri çekti. Kapı arkamızdan hızla kapanmıştı. 

Sirius beni kendine çekip sımsıkı sarıldığında gözlerimi yumdum. Tanıdık kolları beni evimdeymişim gibi hissettiriyordu. Ağabeyimin korunaklı kollarındaydım. Beline sımsıkı sarıldım. 

"Aptal kız." dedi boğuk bir sesle. "Bir buçuk yıl..."

Ondan uzaklaştığımda dolu gözlerini hızlıca silerek "Sakın bunu Aylak'a söylemeyin, karizmam çizilir." dediğinde gülerek saçlarını hafifçe okşadım.

"Hadi, içeri geçin. Hepimiz sizi bekliyoruz."

Salona girdiğimizde ilk gördüğüm kişi ayaktaki Lily oldu. Kızıl saçlarını arkasında topuz yapmıştı. Sonra koltukta oturan Peter ve Remus'u gördüm.

"Valeria!" Lily koşarak kollarıma atıldığında onu sımsıkı sardım. "Tanrım, seni o kadar özledim ki!" 

"Ben de Lils." dedim ona sarılmaya devam ederken. 

Birbirimizden ayrıldığımızda kocaman gülümsedi. Arkasındaki Peter'ı görünce ona da sarıldım. "İyi olmana sevindim Val, bizi çok korkuttun." 

"Özür dilerim Pete." 

Remus, James'ten ayrılıp beni kollarına aldığında James'in de Peter'a sarıldığını gördüm. 

Selamlaşma ve hasret giderme faslı bittikten sonra James'le ikili koltuğa yan yana oturduk, karşımızdaki üçlü koltuğa da Lily, Remus ve Peter oturmuştu. Remus'un yanındaki kolçağa da Sirius oturuyordu.

"Konuşun bakalım sizi küçük kaçaklar." dedi Sirius gözlerini üzerimize dikerek.

James abartılı bir nefes vererek "Nereden başlasak ki?" diye sordu bana. 

James ile yaptığım konuşmanın bir benzerini onlarla da yapmak istemiyordum. Sıkıntıyla onlara baktığımda parmaklarıma dolanan sıcak parmakları hissettim ve bakışlarım o yöne kaydı. James elimi sımsıkı tutmuştu.

"Biz evlendik." dedi.

"NE?" Sirius'un tiz çığlığıyla irkilmiştik. "BENSİZ Mİ?"

Lily bize mutlulukla bakarak "Çok sevindim!" dedi. "Ama keşke yanınızda olsaydık, düğün falan." 

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now