14 - ❝Seni suçlamıyoruz.❞

2.3K 221 163
                                    

HAZİRAN 1996

Sirius kapıdan içeri girdiği an yüzünü asmış, homurdanmaya başlamıştı. O kadar yüksek sesle şikayet ediyordu ki Remus en sonunda göz devirip omzuna vurmak zorunda kalmıştı. En ufak sese bile tepki veren o aptal tablonun çığlıklarıyla uğraşmak hiç içinden gelmiyordu.

"Ne olur şu toplantılara beni getirmeseniz? Ben bilgileri senden alırım zaten." diye söylendi Sirius Remus'a. 

"Evinizi sen vermedin mi Dumbledore'a?" 

"Öncelikle, burası benim evim değil." dedi Sirius. "İkinci olarak, evi vermiş olmam bu eve ayak basmaktan zevk aldığım anlamına gelmiyor."

"Zorunlusun sevgilim." diyerek mutfaktan içeri girdiklerinde oturmuş, onları bekleyen kişilere selam verdi Remus. James ve Valeria'nın karşısına oturduğunda ikisinin de bir parça gergin olduğunu gördü ama şaşırmadı.

James kolunu Valeria'nın sandalyesine atmış, karısını kendine çekmişti. Güzel kadının başı James'in omzundaydı ve bayık bakıyordu etrafa. Gece uyumadığı kızarmış gözlerinden belliydi. James ise masada oturanlarla sohbet ederken arada burnunu karısının saçlarına bastırıyor, onun kokusunu içine çekiyordu.

"Bir an hiç gelmeyeceksiniz sanmıştım." dedi James, Siriuslara ithafen. Sirius sırıtıp en yakın arkadaşının karşısına otururken "Bilirsin, görkemli girişleri severim." dedi.

Kingsley'in girişiyle Valeria başını koyduğu omuzdan kalkıp dikleşti. Toplantı başlamak üzereydi. Dumbledore'un yokluğu fazlasıyla göze çarpıyor olsa da tek devam etmeleri gerekiyorsa, edeceklerdi. 

"Snape nerede?" diye sordu Moody. "O da gelecekti."

Çapulcular ve Valeria anında yüzlerini ekşittiler. Aralarından bir tek Remus tepkisiz kalmıştı. "O da gelir birazdan, biz başlayalım." dedi Valeria.

"Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in kehaneti ele geçirmek için hala çabaladığını biliyoruz. En son Esrar Dairesi'nden birini Imperiuslayıp kehanete erişmeye çalıştı ancak başarısız oldu." dedi Kingsley önündeki notlara bakarken.

"Bakanlığa elini kolunu sallayarak girmiş olamaz, mutlaka bir Ölüm Yiyen'i vardır orada." dedi Valeria. "Kim bilir kim ve uzun süre etrafta dolanmaya devam edecek biz bulamadığımız sürece." 

"Bir şey soracağım." dedi Valeria'nın adını anımsamadığı bir kişi. "Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen bu kehaneti öğrense ne olur? Yani... Artık yapabileceği bir şey yok değil mi?"

"Öyle değil." dedi James. "Kendi düşmanını kendisinin yarattığını öğrenir ve ona özel güçler verdiğini keşfederse iyi olmaz." 

Valeria kollarında tuttuğu bebeğin alnındaki şimşek izini ilk görüşünü hatırladığında yutkundu. Daha taze olan yarası hafiften kanıyor ve Harry'nin yeşil gözlerinden iri iri yaşlar akıyordu. O yara izinin verdiği güçleri hiçbir zaman öğrenememiş, tam olarak anlayamamışlardı.

Şu anki tek ipuçları Harry ve Voldemort'un zihinleri arasında bir bağ olduğuydu. Bu durum James'i de Valeria'yı da ürkütüyordu ama bağı koparmanın bir yolunu bulamamışlardı. 

"Diğer durumlar nasıl?" diye soran Moody'ye döndü Valeria. "Hala konu hakkında bilgisizler, değil mi?"

"Biliyorlardı." dedi kadın. "Susturuldular." 

Moody ona dik dik baktı, kadının ne demek istediğini anlamamıştı. "Ölüm Yiyenlerin fazlasıyla kayıp verdiği bir dönem vardı, hatırlıyor musunuz?" diye sordu Valeria. "Peş peşe öldürülüyorlardı."

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Donde viven las historias. Descúbrelo ahora